bugün

Bir ülkede fiyatlar genel seviyesinin sürekli yükselmesi, paranın satınalma gücünün sürekli azalması durumudur. Sürekli enflasyon ülkenin ekonomik, toplumsal olmak üzere bütün kesimini etkileyebilir.
bir ülkenin gelişmişliğini ya da gerilemişliğini gösteren rakamsal değerler.
(bkz: enflasyon canavarı),kaçılması gereken öcü.
fiyatlar genel seviyesindeki değişimdir. Toptan Eşya Fiyat Endeksleri, Tüketici Fiyat Endeksleri ve imalat Sanayii Fiyat Endeksleri gibi çeşitli endeksler aracılığı ile ölçülmektedir.
talep fazlası bulunan durum.bir nevi bolluktan kaynaklanan dengesizlik.denge bozulması anlamında bile kullanılabilir.
türkiye nin 5-6 yılda % 60 lardan % 7 lere düşürdüğü fiat artış oranları.

son sene bu uzun düşüşün düzeltmesini yapmış ve %10 a yakın seviyelerle yılı kapatmıştır.
(bkz: üfe)
(bkz: tüfe)
çok düşük oranlarda olmasınında iyiye işaret olmadığı, türküyede kronikleşen oran.
(bkz: halkın enflasyonu)
(bkz: some kind of monster)
(bkz: 2006 enflasyonu)
(bkz: ocak 2007 enflasyon rakamları)
dolaşımdaki paranın dolaşımdaki mal hacmine oranla artmasıdır.
2007 hedefi yüzde 4 olan alet, edevat. çok zor evet ama kriz çıktığında yüzde 0 olsa neye yarar? portföy yatırımı ve imf'ye bu kadar bel bağlanacağına yatırımlar desteklense, kendiliğinden düşer zaten, kurcalamaya gerek yok.
(bkz: o değil de bir canavar vardı ne oldu ona)
fiyatlar genel seviyesindeki atışa tekabül eder. bir de tam tersi durumu vardır;

(bkz: deflasyon)

hem deflasyon hem de enflasyon ekonomi için iyi bir durum değildir ki en makbul olanı fiyatlar genel seviyesinin sabit kalması durumudur.

talep enflasyonu ve maliyet enflasyonu olmak üzere ikiye ayrılır.

2007 sonunda %10 ya da %11 olması tahmin edilmektedir.

(bkz: türkiye ekonomisi ve analizi dersi)
bu yılki enflasyon oranını tahmin edebilmek için iç ve dış piyasalara bakmamız gerekecektir. şöyle ki;

iç piyasada yatırım hareketlerindeki durgunluğun sebebi, siyaset arenasında yaşanan kaosun gelecekle ilgili belirsizlikleri artırmasındandır.

dış piyasalarda ise uluslararası piyasalardaki petrol fiyatlarında olası bir artış, kuraklık beklentisi (üretim yetersizliğinin gerçekleşemesi anlamında) gibi beklentilerin gerçekleşmesi ve ismini koyamadığımız diğer olası hareketlerdeki devinimin, fiyatlar genel seviyesinde ortaya çıkacak harekete artış yönünde ivme vereceği ve bunların gerçekleşme olasılığının güçlü olması itibarıyla, ağustos ayından itibaren fiyatlar genel seviyesinin artış trendine gireceği ve bu trendin hızlanacağıdır.

türk siyaset ortamının seçim dönemine girmesiyle piyasalarda yaşanan belirsizlik artmakta ve bireylerin gelecekle ilgili kaygılarını artırmaktadır. bu eğilimin devamlılığı sürdükçe fiyatlar genel seviyesindeki hareket, beklenenin altında gerçekleşecektir. çünkü ortada büyük çaplı yatırımlar mevcut değildir. 22 temmuz 2007 sonrası fiyat hareketlerindeki bu yavaşlama yerini hareketlenmeye bırakacaktır.

bu hareketlenmeye göre 2007 yılının muhtemel enflasyon oranının %10-11 dolaylarında seyretmesi muhtemeldir.

kaynak: ilgili makaleler, gazetelerin ekonomi sayfaları... ve ödevim : )
genelde faiz oranlari ile pozitif bir korelasyona sahiptir. ornegin ekonomi dusun bir seyir icinde ise enflasyon ve faiz oranlari dusuktur.

bir ulkede enflasyon yuksek ise merkez bankasi faiz oranlarini yuklseterek ekonominiyi serinletmeye calisir.
bunun sonucunda issizlik artacak, tuketiciler ve sirketlerin para talebini azaltacak, bunun sonucunda faiz oranlari dusmeye ticari aktiviteler duser. yani ticari aktiviter ile faiz oranlari da ayni sekilde pozitif iliski icindedir.
puding, klima, radyatör, ultrason ücreti, mp3 çalar, ADSL modem, şans oyunu iddia, özel üniversite ücreti, bitki çayı, doğalgaz abone ücreti, yatak bazası, bornoz, sakız, krem peynir, emar ücreti, PVC pencere, DVD player, kontak lens, tansiyon aletleri, LPG araba tüpü gibi ürünlerden hesaplanan durum.

(bkz: ya yaa)
(bkz: philips eğrisi)
üretimin tüketimden fazla olması sonuçu enflasyona sebebiyet verir.
birinci olarak tek bir fiyat ya da fiyat grubu değil, fiyatlar genel seviyesi gösterge alınmaktadır.

ikinci olarak artışın bir kereye ya da birkaç defaya mahsus olmadığı, sürekli olduğu vurgulanmaktadır.
fakirden alıp zengine veren gerçek bir canavar.
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=%2311158
piyasadaki para miktarının artması sonucu o para birimiminin değerinin düşmesidir.
geri gelmekte olan şeydir. *
Zimbabwe'de sürekli artan ultra-hiper enflasyonla baş edebilmek için piyasaya 100 bin dolarlık banknot sürüldü. Ancak bu yüz bin dolarlık banknotla sadece bir ekmek alınabiliyor. Bu tabi ki de ABD Doları değil, Zimbabwe Doları.

ilk duyulduğunda çok tuhaf geliyor ama aslında bu haberin Türk halkını çok şaşırtmaması gerekiyor. Zira daha bir yıl evvel paramızdan 6 sıfır atılmadan önce 500 bin türk lirasına 1 ekmek alıyorduk. Para birimimizin Türk Lirası değil de Türk Doları olduğunu düşünün. Oradaki durumdan farkımız ne? Ekmeği onlardan 5 kat pahalıya almamızı saymazsak.

Tabi Zimbabwelilerin durumu bizden çok çok daha iyi görünüyor çünkü onların en son basılan en büyük banknotları 100 bin dolar. Bizim ise daha 1 yıl öncesine kadar 20 milyon Türk Liramız vardı. Şöyle yeşil yeşil üzerinde 7 sıfırlı. (Ulan dünyanın en tembel öğrencisinin karnesinde yok o kadar sıfır, bizim banknotlarımızın üzeri sıfırdan geçilmiyor.)Düşünebiliyor musunuz Amerika'da elinizde 20 milyon dolarlık banknotunuz olsa neler yapabileceğinizi.. Şöyle bir hayal edelim, bu paranın 5 milyon dolarıyla Beverly Hills'de güzel bir malikane alsak, 3 milyon dolara mobilya falan dünyanın en kaliteli ürünleriyle doldursak, özel yapım bir Bentley alsak, (ki fiyatı 900 bin dolar falandır, bizde para kum ya 100 bin dolar da getiren çocuğa bahşiş verelim) etti mi sana 8 milyon dolar. Angelina Jolie film başına 5 milyon dolar alıyormuş, hadi onu da alalım, atalım 5 milyon dolarlık malikanemizin içine, (nasıl olsa biz de malikanemizde Angelina'yla film çevirmeyecek miyiz canım).. 1 milyon doları Beverly Hills Camii'nin yapımında kullansak, 1 milyon dolar da kiliseye bağışlasak (hak geçmesin:)) Eveeet altına bir çizgi çekelim, ne etti? 15 milyon dolar.. Yahu bu gavurun parası ne bereketliymiş ("gavur"-"bereket" hayırdır inşallah:)) harca harca bitmiyor. Cebimizde hala 5 milyon dolar var n'apsak bilmiyorum ki, oldu olacak bir de Fenerbahçe'ye transfer yapalım da tam olsun.. Dur şimdi kafam karıştı, Fener'e bir yıldız mı alalım yoksa bu 5 milyoncuğumuzu hakemleri sübvanse etmek için mi saklayalım? Ya da Aziz Yıldırım'ı geri döndürmek için helikopter kiralayıp villasının üzerine 1907 tane gül mü attıralım..

Bak sen yahu, keferenin 20 milyon dolarını harcarken yoruluyoruz, bizim 20 milyon türk liramızla bir vupır menü ancak alabiliyoruz. Yabancı turistlerin bize kıçlarıyla gülmelerine pek şaşmamak lazım. Haklı olarak millet üzerinde bu kadar bol sıfırı olan bir kağıt parçası görünce, onun para mı yoksa başka bir şey mi olduğunu düşünmeden edemiyor. Ne yaptık? 6 sıfır atarak paramıza dünya gözünde (sözde) itibar kazandırdık. Hayırlı uğurlu olsun da, ben bu memleketi şu kadar tanıyorsam, paralardaki sıfırların geri dönüşü fazla sürmez. Daha önce 50 yıl geçmesi gerekmişti, paranın bu hale gelmesi için, bakalım bu sefer kaç yılda bu işi halledebileceğiz. Neyse en azından paradan sıfırların atıldığı bir döneme şahit olan bir kişi olarak, 20 sene sonra çocuklarımıza anlatabileceğimiz bir geyik mevzuu elde etmiş olduk.. 20 yıl sonraki halimi şimdiden görebiliyorum: " -Baba 100 bin lira versene sakız alıcam.

-Ah ah bizim gençliğimizde 100 bin liraya Ataköy'de daire alınırdı."
güncel Önemli Başlıklar