bugün

sefa sirmen

kocaeli'nin son umudu olan kişi. olmadı bu sefer, olamadı.
ancak vesilesiyle küf kokan kafaları görebilmek enteresan olmuştur.
"büyüüük" denilen icraatlarını yapamadığı, akp iktidarı döneminde; belediye kan ağlamıştır. sadece belediye mi? çok kaliteli oyunlara ev sahipliği yapan, şehir tiyatroları da keza. o bile! sanat ve sanatçılar! politikadan, en azından teoride ayrı durması gereken alan ve insanlar! ancak, saklamaya gerek dahi duyulmadan, her yerde kadrolaşmaya gidilmiş; öncelikle sanat yönetmeninin kafası koparılmıştır misalen. bunlar benim bizzat bildiklerim, örneği bu sebeple özellikle bu kurumdan veriyorum.

bir iddiayı ortaya koyuyorsanız, eleştirel olmaya/görünmeye çalışıyorsanız; altını doldurmayı da bilin. tıpkı takım tutar gibi, "partilerden x'i tutuyorum" dediğimde annemin arkadaşları çok gülmüşlerdi. çünkü:
-çocuktum,
-rol modelim olan annemi taklit ediyordum,
-"seçim"in zeka ve deneyim gerektirdiğinden bihaberdim.

ama insanlar aynı hoşgörüyü size, kazık kadar adam olduğunuzda göstermezler: altını dolduramadıysanız.

konu "siyaset" olunca; "yaani baaance ööle" sığlığından uzaklaşıp, kanıt gösterebilmek gerekir. sefa sirmen, yuvacık barajı'na ilişkin olarak suçlanmış, iftiraya ve hakaretlere uğramış; "hakkımda soruşturma açın o halde" sözüne atlayan yetkililer, soruşturma neticesinde babayı almışlardır.

sefa sirmen, aklanmıştır.

bu "aklanma"nın vurgusu çok farklıdır gençler!

hüseyin üzmez aklanması ile karıştırmayınız.