bugün

gözün evriminin açıklanamamış olması

bir durumdur. doğru olmadığı söylenemez. gözün evrimi açıklanmış değildir. şu konunun asıl garip olan yanı, bilimsel yaklaşıma sarılan ve onu savunduğunu düşünen kişilerin şu ortamda geçirdikleri ilginç hezeyandır. bilimin yılmaz neferleri nedense bilimselliğin olgunluğundan ve metodolojisinden bi-haber, hakaret üstüne hakaret sallıyorlar. iyi de sen böyle yaptıktan sonra nasıl bir gelişmişlik arayışında olabilirsin ki? kendin primitifsin bir kere.

kuyruk sokumunun neye yaradığını birilerinin açıklamasını bekleyeceğine en dandik tıp öğrencisine sorsan 'oturduğunda ağırlığını ischium ve sacrumla beraber coccyx taşır' diye cevabı alırsın, artık mutlusundur çünkü yeni bir kapağın vardır. Hem kasların insertsiosu falandır buralar...

hele siz gözü bir kenara bırakın, göz kaslarına bir bakın, morfolojisini, mekaniğini, fizyolojisini, biyokimyasını, damarlanmasını, inervasyonunu vs vs.. her yönünü bir araştırın, öğrenin bakalım öğrenebiliyor musunuz, anlayabiliyor musunuz.

bana sorarsanız evrim yoktur derim, ama bilimsel gözle bak ve cevap ver derseniz 'evrim belki de vardır. evrimin olduğunu düşündürücek bazı durumlar da mevcuttur. ancak açıklanamayan kısımlar çok daha fazladır. daha alacağımız çok yol var. hem bilimsel açıdan evrimin var olması veya yok olması çok da önemli bir mesele değildir. önemli olan, olabildiğince fazla bilgi sahibi olmak ve yeni bilgilere ulaşmaya çalışmaktır. şu anki bilgi düzeyimiz ve anlama kabiliyetimizle 'evrim kesinlikle vardır' denebilecek bir kavram durumunda değildir' derim. yani, evladım ayrılın, niye kavga ediyorsunuz ki?

her hangi bir konuda en ufak bir birikimi olmayan kişiler tabii ki olayı sokak kavgasına çevirecek radikalliğe kolaylıkla gelecektir ama en azından bu ironiyi bir görmeye çalışın derim. bilimselliği savunup hafif ifadeler kullanmak, karşıdakine olabildiğince hakaret etmek müthiş bir çelişkidir.