bugün

geç kalmışlar

ilk olan hep en zorudur. bebek gözleri ile göz bebekleri aynı şey değildir. ilk kez oluyormuş gibi şaşırıyorum, çünkü alışmak insanı öldürendir. yokluğa, kısıtlamalara alışamadım. bir dünya yaratılmıştı benden evvel bir türlü ayak uyduramadım. bir numara büyüktü her şey. yine de dar geldi bana ankara. bir küçüğüyle değişemezdim, yokmuş, böyle yaşanırmış burada. standart üretilmiş buralar hep. tek bedenmiş, ama herkese "o başkadır" denmiş. kanuna veyahut daha acımasızı, ahlaka aykırı sayılan hor görülmüş, örselenmiş.

ormancı kurt sanıp büyük anneyi deşmiş. içinden hiçbir şey çıkmamış. insanlığını bile sindirmiş yaşlı kadın, ormandki evinde yalnızlıktan. çok mu şey istemiş kurt. sepetten bir kurabiye de kurda çıkmamış. kaptanlar korkarmış isyandan, fırtınadan bile fazla. iki çay biri açık. biri kapalı, biri terli, biri pasaklı, biri uykucu, biri bilge, biri öfkeli. yedi cüceler pamuk prensesi. aç kalanı hani bana hani bana dedi. o da yenildi. mutlu mesut yaşadılar. onlar erdi muradına, biz yavaştan kalkalım. son bir çay, son otobüsü kaçırmadan.

karacadoğan derki;
"kahpe feleğin çemberine
atladım da geçemedim
gonca güldün elimde
suladım da ekemedim

güneş açtı gülüşünle
gölgelerden kaçamadım
sen bahardın bense güz
yeşerdim de açamadım."

yeni kalemler, yeni defterler aldım kendime
dün bir uyandım uyanış o uyanış daha uyuyamadım
bir ses çalındı kulağıma mutfaktan
aradım aradım da seni bulamadım

bulaşık yığılmış iyice dağ gibi
çamaşırları içeri almalıyım yağmur başladı
yanaklarım kurusun da gülelim diye serdiydim
kokuştu içimiz, çürüdü karardı

beni yıkarsa bu şiirler yıkar
sana son bir kez okuyamamaktan
muzdaribim şu aralar

2018