bugün
- platonik aşkın kalp kıran davranışları11
- anneler günü15
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- en dindar özelliğiniz25
- serdar ortaç renault megane benzerliği9
- zall beceremiyorsan bırak git12
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu11
- ali koç9
- yorgun mermi10
- doğum gününde hatırlanmamak8
- insan olmaya ceyrek kala'yı eloande den kapmak18
- sözlükte artık kızlar teklif edecek11
- kızların mesajlara geç cevap vermesi12
- şizofreni11
- düşün ki o bunu okuyor9
- anın görüntüsü18
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek11
- bacağa kramp girmesi10
- 2024 eurovision şarkı yarışması13
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz10
- erkeklerin sadakatsiz olması20
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim12
- türkiye den soğuma sebepleri17
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar21
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl15
- beni özlediniz mi doğru söyleyin15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak19
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması24
- karşı cinse giyim önerileri14
- ismet gurbuz 202411
- sözlüğe kız getirmek10
- okul müdürü nasıl korunabilirdi9
- bir erkeği cezbeden şeyler11
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- niyetin ciddi mi klişesi13
- uludağ sözlük kapatılacak11
- icardi1905'in sözlüğü bozması21
- karşı cinsi tavlamak için ne yaparsınız15
- libido düşmesi13
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- kızların yedek listesi9
- cami tuvaletinin paralı olması14
- evlilik yaşı kaç olmalıdır12
- dünya bandırmalılar günü14
YENiLGi GÜNLÜĞÜ
şimdi yorgunum
ve birazdan gitmem gerek
şiirler söyleyemeyeceğim sana bugün
pencereni kapatmayı unutma
yağmur yağıyor
üşürsün...
beni bir yağmura koştular
sözlerimden arta kalan bir yoldu bu
suların serinliğinden
gözlerimin derinliğinden arta kalan bir yol...
kelimelerim vardı
sana bir akşam anlatacaktım
taa Kurtuba’dan
Mağrip’ten
kızılı hüzne bulanmış gamlı bir akşam
güneşe bir akşam
yolların sonuna bir akşam anlatacaktım
yalnızca yürünmek için gidilen yollar
yalnızca serinlemek için içilen su
ve yalnız kendi yalımıyla alevlenen ateş
ve ne varsa kendi uğultusuyla var olan
kendisi olan
kendisi yürüyen
kanayan gözlerimdeki rüzgarın korkusu
dinleyeceklerdi beni...
şimdi yorgunum
ve birazdan gitmem gerek
ne söylediğim şiirler kaldı hatırımda
ne yıllarca peşinden koştuğum kitaplar
ne kahramanlar
ne dostlar
ve ne düzenine başkaldırdığım görkemli erkler
ve ey kapımda sabrını taşlara vuran cinnet
ey kaldırımda attığım adım
ben şimdi yenilmiş bir soruysam
ben şimdi sorulmuş bir yenilgiysem
ben şimdi yağmurları mı çağırayım?
kızgın güneşler alacaktı beni
kuzgunlar başımda bekleyecekti
ben düşersem
kendim düşecektim
ben inersem kendim inecektim kalbime
ölürsem
kendim ölecektim
ne yağmurun kokusunu sorumlu tutabilirim bundan
ne tırmandığım merdiveni
hayır
en çok hayallerim ele verdi beni...
şimdi yenildim
kaybetmedim fakat
fakat hangi buz dağı alabilir alnımdan bu ateşi
hangi cevap
hangi soruyu örtebilir
ve hangi çocuğun çaldığı ıslık
gecenin sesini ürkütebilir
ve sonra
saçımın renklerinden akıp giden
hayatın
anlamını...
şimdi yorgunum
ve birazdan gitmem gerek
zaman
silinmiş bir yağmur gibi serpiliyor üzerime
bir toz bulutu gibi
gece karanlık ve derin
gözlerinden deniyorum sabaha varmayı
bulunmaz denizlerde bir sahil gözlerin
gözlerin dağlanmış yaralarda şiir
gecenin hangi ucu güneştir
gitmem gerek
hayatın anlamını
bir çocuğun ıslığından çalan hırsız kadar bile
cesur değilim üstelik
çünkü hiçbir güneşin
hiçbir gece için doğduğunu görmedim ben hiç
gece yansın
gece yansın
bu yağmur, bu deniz
bu onsuz olunmaz gökyüzü
ve gözlerin ışıldasın
gece yansın
gece yansın
gün uyansın...
götüremez beni hiçbir yol
kendi göğümden başka bir yere
gün düşer
gölgeler üşür
ve yüzün düşer serviliklere
eskir günlerin göğe vuran mavisi
gölgem, ufkumdan bağırır:
çelebi, unutma bizi!
ama ölü bir sesin adı değildir sessizlik
sazlıklardan çekilince gün ışığı kuytuluklara
bunu unutma
ve yağmur
hıncını güneşten alır kara bir bulutla
şimdi yorgunum, şimdi sessiz, şimdi içli
ve birazdan gitmem gerek
denizden yeni çıkmış rüzgarlar göndereceğim sana
dalgaların sırtından yeni gelmiş rüzgarlar
biliyorum birazdan gitmem gerek
gitmem gerek
döneceğim
ama bekle beni
kıpırtısız uykularımda bir düş ol
göveren gözlerimde bir beyaz gülüş ol
öylece orda hiç kıpırdama bekle beni
senin yağmurun olacağım
söylediğim şiirler mi diyorsun
kitaplar mı
kahramanlar
dostlar
başkaldırmalar mı
ya da gurur
bilmem
ben
şimdi gidiyorum işte
kimbilir
belki yağmur
belki yeniden
belki öbür gelişte...
yorgunum
ve şimdi gidiyorum
şiirler söyleyemeyeceğim sana bugün
pencereni kapatmayı unutma
yağmur yağıyor
üşürsün...
Vaner Kuzu
şimdi yorgunum
ve birazdan gitmem gerek
şiirler söyleyemeyeceğim sana bugün
pencereni kapatmayı unutma
yağmur yağıyor
üşürsün...
beni bir yağmura koştular
sözlerimden arta kalan bir yoldu bu
suların serinliğinden
gözlerimin derinliğinden arta kalan bir yol...
kelimelerim vardı
sana bir akşam anlatacaktım
taa Kurtuba’dan
Mağrip’ten
kızılı hüzne bulanmış gamlı bir akşam
güneşe bir akşam
yolların sonuna bir akşam anlatacaktım
yalnızca yürünmek için gidilen yollar
yalnızca serinlemek için içilen su
ve yalnız kendi yalımıyla alevlenen ateş
ve ne varsa kendi uğultusuyla var olan
kendisi olan
kendisi yürüyen
kanayan gözlerimdeki rüzgarın korkusu
dinleyeceklerdi beni...
şimdi yorgunum
ve birazdan gitmem gerek
ne söylediğim şiirler kaldı hatırımda
ne yıllarca peşinden koştuğum kitaplar
ne kahramanlar
ne dostlar
ve ne düzenine başkaldırdığım görkemli erkler
ve ey kapımda sabrını taşlara vuran cinnet
ey kaldırımda attığım adım
ben şimdi yenilmiş bir soruysam
ben şimdi sorulmuş bir yenilgiysem
ben şimdi yağmurları mı çağırayım?
kızgın güneşler alacaktı beni
kuzgunlar başımda bekleyecekti
ben düşersem
kendim düşecektim
ben inersem kendim inecektim kalbime
ölürsem
kendim ölecektim
ne yağmurun kokusunu sorumlu tutabilirim bundan
ne tırmandığım merdiveni
hayır
en çok hayallerim ele verdi beni...
şimdi yenildim
kaybetmedim fakat
fakat hangi buz dağı alabilir alnımdan bu ateşi
hangi cevap
hangi soruyu örtebilir
ve hangi çocuğun çaldığı ıslık
gecenin sesini ürkütebilir
ve sonra
saçımın renklerinden akıp giden
hayatın
anlamını...
şimdi yorgunum
ve birazdan gitmem gerek
zaman
silinmiş bir yağmur gibi serpiliyor üzerime
bir toz bulutu gibi
gece karanlık ve derin
gözlerinden deniyorum sabaha varmayı
bulunmaz denizlerde bir sahil gözlerin
gözlerin dağlanmış yaralarda şiir
gecenin hangi ucu güneştir
gitmem gerek
hayatın anlamını
bir çocuğun ıslığından çalan hırsız kadar bile
cesur değilim üstelik
çünkü hiçbir güneşin
hiçbir gece için doğduğunu görmedim ben hiç
gece yansın
gece yansın
bu yağmur, bu deniz
bu onsuz olunmaz gökyüzü
ve gözlerin ışıldasın
gece yansın
gece yansın
gün uyansın...
götüremez beni hiçbir yol
kendi göğümden başka bir yere
gün düşer
gölgeler üşür
ve yüzün düşer serviliklere
eskir günlerin göğe vuran mavisi
gölgem, ufkumdan bağırır:
çelebi, unutma bizi!
ama ölü bir sesin adı değildir sessizlik
sazlıklardan çekilince gün ışığı kuytuluklara
bunu unutma
ve yağmur
hıncını güneşten alır kara bir bulutla
şimdi yorgunum, şimdi sessiz, şimdi içli
ve birazdan gitmem gerek
denizden yeni çıkmış rüzgarlar göndereceğim sana
dalgaların sırtından yeni gelmiş rüzgarlar
biliyorum birazdan gitmem gerek
gitmem gerek
döneceğim
ama bekle beni
kıpırtısız uykularımda bir düş ol
göveren gözlerimde bir beyaz gülüş ol
öylece orda hiç kıpırdama bekle beni
senin yağmurun olacağım
söylediğim şiirler mi diyorsun
kitaplar mı
kahramanlar
dostlar
başkaldırmalar mı
ya da gurur
bilmem
ben
şimdi gidiyorum işte
kimbilir
belki yağmur
belki yeniden
belki öbür gelişte...
yorgunum
ve şimdi gidiyorum
şiirler söyleyemeyeceğim sana bugün
pencereni kapatmayı unutma
yağmur yağıyor
üşürsün...
Vaner Kuzu
güncel Önemli Başlıklar