bugün

derin düşünceler

ezan sesiyle çekilir perdeler, çekilir sesler, çekilir el ayak ama biz 'bir' değiliz. siz ve biz, aynı koridorda zıt yöne giden atlılar gibiyiz. farklı kulvarlara giden tramvayların esiriyiz. kavgalara tepeden bakıp, yanından usulca geçen kentlileriz. dilimizde goethe'den yarım yamalak birkaç söz biriktiririz. statümüz yahut maaşımız yahut bağlı olduğumuz kurum yahut kredi çekmek için masasına oturduğumuz bankacı bellidir. biz ezan sesiyle annemizin kucağına düşeriz, biz istanbul'da hala kömürle ısınan semtleriz, biz vezneciler'den unkapanı'na yan yana yürüyen; ama kavgalı ama hürriyet arzusunda ama şehri yutmak hevesinde biçareleriz. mağlubiyetimiz, sesi gür insanların şemsiyesine sığınmaktan gelir biliriz. yün halıya oturan bir çocuk gibidir kalbimiz, gülen, gülen ve daima maşallah ettiğimiz o çocuklar gibidir ellerimiz ve titreyen sesimiz. göğsümüzde beyhude bir sevgi yüzünden itinayla yere serildiğimiz savaşlardan kaçıyor gibiyiz. bazen bir şehir bazen bir ülkeyiz. saatimizi ayarlayan bir enstitü olmadığı için hayata geriyiz. babamız kapitalizmden nefret ettiği zaman sosyalistiz. annemiz sosyalistlere kızdığı zaman kapitalistiz. bir öyle bir böyleyiz. ama görsen biz de sersefiliz, uzun yollar yürümekten ve hafta sonunu beklemekten bitkiniz. peki ya siz, siz kimdiniz?