bugün

ağlamak istemeyip ağlamak

mutlusundur.

en azından öyle bilirler seni.

aslında senin kendi seçimindir bu maskeyi takmak; belki kırılmamak belki kırmamak için...

ama yüreğin ağlar işte. gözlerinin ta içi...

gören olmaz.

dedik ya senin isteğindir zaten bu ama tuttuğun tüm o damlalar gözlerinde ağırlık yapar bir süre sonra.

dudaklarını ısırır, gözlerini farklı yerlere kaydırırsın.

için hıçkırır, usulca silersin gözlerini dişlerini daha bir geçirerek yanağına.

istemezsin işte. görmesinlerdir seni.

güçsüzsündür diye değil ya da öyle düşüneceklerinden;

sadece istemezsin işte.

"anlat" diyeceklerdir "açılırsın".

oysa söyleyemezsin ki.

çünkü bazıları senin bile dile getirmekten kaçtığın gerçeklerdir.

hem üzülürler onlar da...

iflas edersin.

öylece süzülürler yanaklarından.

kafandan türlü türlü filmler, farklı farklı replikler geçer.

düşüncelerin farklı pişmanlıklarına, farklı hüzünlerine uçar.

düşündükçe daha da dolarsın.

koyverirsin sonra;

"başlarım acizliğine"

sicim misal gözlerinden kayan damlalara iç çekmelerin karışır.

burun akıntın arttıkça sakinleşirsin.

damarlarındaki pis kanın dışarıya akması gibi...

yeniden nefes almaya başlarsın.

rahatlarsın...

bir sonraki patlama anına kadar

gene aynı süslü maskeni takarsın. . . .
*