bugün

delibal

uzun zaman sonra entry yazmama sebep olan film.
söylediğim gibi usta bi film yorumcusu olarak uzun zamandır yorum yapmamı gerektirecek başka bir film çıkmamıştı karşıma.
uyarlama filmler sıkça karşımıza çıkıyor ülkemizde ve delibal filmi de bunlardan birisi.
ancak bi film özellikle çokta kaliteli filmlere sahip olmayan türk sinemasi filmi için bile en fazla bu kadar kötü olabilir.

--spoiler--

çağatayın mutluyken veya mutsuzken büründüğü yapmacik kişilik.
kültürümüze zerre kadar uyarlanamamış zengin aile tablosu. yani ordaki diyaloglar türkiyede asla ve asla geçmez.
bir kizini ezerken diğer kizini amerikaya okumaya göndermeye çalışan entellektuel mi medeni mi cahil mi kro mu olduğu anlaşılamayan orta düzey aile babası. yani madem kızını okumaya amerikalara göndermeye zorluyacak kadar medenisin diğer kızını niye bu kadar eziyosun kro cahil babalar gibi. o kadar dandik ve bağdaşmaz ki. filmdeki bütün oyuncular bipolar teşhisli galiba. o derece tutarsızlık. özel üniversitelerin en şaşalılarında okuyan arkadaşların bile bildiği üzere öğrenci - hoca diyalogları olabildiğince cıvık saçma ve yapmacık.

--spoiler--

iğrendim. utandım. Guy Ritchie den, Quentin Jerome Tarantino dan, Çağan Irmak tan, hatta Alper Ulusoy dan utanıyorum. nasıl oldu da bu filme vakit ayırdım diye.
en berbat uyarlama.
ve ömürden çalınmış 1 saat 52 dakika 30 saniye. Allahtan sinemada izlememişim yoksa kendimi yerdim bitirirdim.
he eğer film kültürü zayıf olan ve 17 yaş altı biriyseniz izleyin.
onun dışında binlerce film ve yüzlerce bölüm dizi izlemiş birisi olarak en azından "izlediğin en kötü film hangisi?" sorusuna cevap verebiliyorum artık.
teşekkürler delibal.