bugün

Çekimlerinin bir bölümünü istanbul bilgi üniversitesi'nde yapılmış olan film.
son yıllardaki en başarılı yerli yapım..
Böyle Türkiye'de ilk defa işlenen bi konunun ancak içine bu kadar güzel sıçılırdı. Psikolojiyi o kadar kötü vermişler. Ulan shameless' da 1 bölümde gösterdiler monicanın halini o bile daha etkileyiciydi.
bir film çıktığı anda izlemem. spoilerını bile dinlemek istemem aradan bir müddet zaman geçince izlerim. bu film de öyle oldu veya canım istemedi.

her önüne gelen 'sen hâlâ delibalı izlemedin mi??' , ' son sahnesine ağlaya ağlaya öldüüm'. dedi meraklandım tabi.
az önce bir izleyeyim dedim.
cidden hiçbir mantık bulamadım aşırı klasik romantik-dram karışımı bir filmdi.

hayatımda binlerce film izlememiş birisi olabilirim ama klişelerden biraz da olsa anlarım.
filme vasat demiyorum emek var mı var ancak abartıldığı kadar iyi olmadığını düşünüyorum.
uzun zaman sonra entry yazmama sebep olan film.
söylediğim gibi usta bi film yorumcusu olarak uzun zamandır yorum yapmamı gerektirecek başka bir film çıkmamıştı karşıma.
uyarlama filmler sıkça karşımıza çıkıyor ülkemizde ve delibal filmi de bunlardan birisi.
ancak bi film özellikle çokta kaliteli filmlere sahip olmayan türk sinemasi filmi için bile en fazla bu kadar kötü olabilir.

--spoiler--

çağatayın mutluyken veya mutsuzken büründüğü yapmacik kişilik.
kültürümüze zerre kadar uyarlanamamış zengin aile tablosu. yani ordaki diyaloglar türkiyede asla ve asla geçmez.
bir kizini ezerken diğer kizini amerikaya okumaya göndermeye çalışan entellektuel mi medeni mi cahil mi kro mu olduğu anlaşılamayan orta düzey aile babası. yani madem kızını okumaya amerikalara göndermeye zorluyacak kadar medenisin diğer kızını niye bu kadar eziyosun kro cahil babalar gibi. o kadar dandik ve bağdaşmaz ki. filmdeki bütün oyuncular bipolar teşhisli galiba. o derece tutarsızlık. özel üniversitelerin en şaşalılarında okuyan arkadaşların bile bildiği üzere öğrenci - hoca diyalogları olabildiğince cıvık saçma ve yapmacık.

--spoiler--

iğrendim. utandım. Guy Ritchie den, Quentin Jerome Tarantino dan, Çağan Irmak tan, hatta Alper Ulusoy dan utanıyorum. nasıl oldu da bu filme vakit ayırdım diye.
en berbat uyarlama.
ve ömürden çalınmış 1 saat 52 dakika 30 saniye. Allahtan sinemada izlememişim yoksa kendimi yerdim bitirirdim.
he eğer film kültürü zayıf olan ve 17 yaş altı biriyseniz izleyin.
onun dışında binlerce film ve yüzlerce bölüm dizi izlemiş birisi olarak en azından "izlediğin en kötü film hangisi?" sorusuna cevap verebiliyorum artık.
teşekkürler delibal.
Bu kadar muhteşem bir konuyu ancak bu kadar kötü işleyebilirlerdi. Ki öyle de yapmışlar.
Bi bok anlamadığım halde bu senaryoyu bana verseydiler yemin ediyorum o oscarı ülkemize getirirdim. Getirebilirdim demiyorum bak. Getirirdim.

--spoiler--
Öncelikle filmin müzik seçimleri güzel.
Sonda ki sezen aksu şarkısı efsane.
Ama müzik seçimleri daha iyi olabilirdi.
Çocuğun ismi haydar olsun diye eminim ki fazla düşünmemişlerdir.
Fakir bi karakter var ama ismini bulamadık hocam ya.
Düşündüğünüz şeye bak haydar olsun.
Aaa çok iyi fikir.
Film kesinlikle türk kültürüne aykırı.
Rastgele bir tekneye gecenin bir vakti gelip kaptanı uyandırıcaksın. Bizi adaya atıver diyeceksin. Oda atlayın diyecek. Hastahanelik eder yeminle seni.
Kızın babası tam türk babası.
Anne neden durup dururken öldü anlayabilmiş değilim.
Şu rakı muhabbetlerinden yemin ediyorum gına geldi artık. Tamam dağ1 filminde tuttu. Ki bence onun üzerine kimse çıkamaz. Yapmayın abicim.
Mesela o kuş öldüğünde ki tepki ne bilader ?
Tamam üzülebilirsin. Ağlaman da çok normaldir.
Ama eşin ölmüş gibi etrafa saldırmak da nesi?
Neyse fazla uzattım.
He birde unutmadan babası ile konuşmaya gittiği sahne filmde en çok sevdiğim sahne oldu.
Hani bulaşık yıkadığı.
Ben bu filme versem versem 10 üzerinden 5 veririm.
Oda bahsettiğim o sahneden ötürü.
--spoiler--

Tanım: abartıldığı kadar olmayan liseli aşıkların tercih edebileceği bir film.
bu kadar iyi bir konuyu bu kadar ergence anlatarak nasıl içine sıçılır merak ediyorsanız izleyin.
beni tek etkileyen sahne kızın annesi öldüğünde kızın ablasıyla babasının sarılarak ağladığı sahneydi. onun dışındaki sahneler o kadar klişe o kadar yapay o kadar yapmacıktı ki anlatamam.
galiba wattpad hikayeleri okuyan 16 yaşındaki bir kıza yazdırmışlar senaryoyu. çünkü filmin akışının wattpad hikayelerinden bir farkı yoktu. normalde de aşk filmlerini çok saçma bulan biriyim ama bu izlediğim en kötü aşk filmiydi.
2-3 senedir bateri çalıyorum.O adamın çalarken ki zıplama şeyini bir ben yapamadım galiba. Sırıtamazsın abi. hi hat mi açıp kapaacaksın ritim mi sayacaksın kick mi basıcaksın snare'a mı vuracaksın.yalan dolan işler.
Konusu ve filmin içindeki müzikler çok iyi gittiğim güzel filmlerden birii.
Sonunda yutkunamazsiniz...
Önyargılı olmama rağmen bi arkadaşımın ısrarlarıyla izlediğim film.ben beğendim.kaliteli.
deli bal mı olmaz ki. çam balı olur çicek balı olur ama deli bal olmaz.
Sonda çalan müziği efsanedir, sigara yaktırmalıktır. Şu an netim çok yavaş, link veremiyorum. youtube'a "delibal son sahne müzik" yazınca ilk çıkan şarkı.
Aşkı konu edinen filmleri sevmem ama bu bir başka geldi. kaliteli ve izlemeye değer bir film.
Yanı başında kalamayacağım. Ama beni affedeceğini biliyorum. Çünkü sen sevdiğini affetmeyi bilirsin. Seni dünyadan çok seviyorum. Hani birlikte okumuştuk küçük prensi. Ben sana ordaki tilkiyim diyince sen kızmıştın. Evet, ben o tilkiyim. Beni sevginle evcilleştirdin. Ben kaçamaz oldum. Bana beklemeyi öğrettin. Bana aşkın yolunu yordamını öğrettin. Füsun, sen beni yeniden yarattın. Seni dünyadan çok seviyorum, hayattan çok seviyorum seni. Ama ben yaralıyım birtanem. Gücüm kendime yetmiyor. Gücüm seni kendimden korumaya yetmiyor. Dün seni mutlu etmek için çıktım yola. Ben uçarken senin kanatlarını kırdım. Ben mutluluğu bilmiyorum Füsun. Korkuyu senin gözlerinde gördüğümde anladım. Kendimi gül'e deli gibi aşık olup yapraklarını yiyen kurt'çuk gibi hissediyorum. Ben uzağa gidiyorum birtanem. Seni incitmeden sevebileceğim bir yere. Bana delibal diyorsun ya “Delibalın fazlası zehir Füsun“ Delibal zehir. Bana uzun mu uzun bir aşk yaşattın. Çok mutluyum illaki. Sende mutlu ol. Bir de beni affet. Şimdi değilse bile bir gün affet. Sayamayacağın kadar öpücük. Yıldızlar kadar öpücük birtanem.
Tansiyonu yukseltir. Az yiyin.
izlediğim en boktan film .
böyle klişe romantik filmleri sevmiyorum. ama şu var; filmin müziği efsane;

http://www.youtube.com/watch?v=8LUN-GO27cg
Klasik türk filmi iste. Bi hastalık bul ve uzerine filmde olayi dramatize et. Bana bi etkisi varsa bu filmin bipolar bozukluk (manik depresif hastalık) hakkinda bilgi sahibi olmami sağladı.
boş film. izlemedim ve huzurluyum açık ve net.
Geçen gece 2 senelik önyargımı kırıp izledim. Beklediğimden daha iyi çıktı. Diğerlerinden farklıydı diyemeyeceğim çünkü filmlerdeki romantizm benim için ana konu değilde ana konuya bağlı olarak işlenen bir olgudur. Neyse etkilendim falan ancak o etki sadece film süresince oluyor. Ardından birileriyle tartışacak konusacak bir şey bırakmıyor. Hani olur ya komik bir şey okursunuz sonra onu başkasına anlatırken komik olmadığını fark edersiniz. heh bu delibal filmini çok güzel tanımlar. 5/10luk o da Delibal karakterini pozitifliği size bulaşıyor film sırasında.
suan star tvde gösteriliyor. sonunu baştan göstermesi bana saçma gelsede, güzel film.
Sonu mutsuz biten her film akılda kalır. Bipolar hastalığını filmle tanıdım. Sosyal bi mesaj aslında. Beğendiğim bi filmdir.
25-30 yaşında ergen tiplerine giren ve tipler ve bu tiplerin karizmatik olduğuna bizi inandırmaya çalıştığı yapım.
Bipolar konusunda ise iyi bir sosyal mesaj içeriğine sahip.
Aşk filmi izlemeyen biri olarak, birkaç ay önce sırf ağlamak için izlediğim film. izlememekte haklıymışım. The notebooktan sonra ikinci aşk filmim olarak az biraz psikolojimi bozmuştu kendileri. Neyse ki geride kaldı.