bugün

devrim sonrasi kurulacak halk mahkemeleri

devrim kuşkusuz yeni bir adalet sistemini de beraberinde getirecektir. mülk sahibi sınıfların tasfiye edildiği ve halk kitlelerin yıllardır mülk sahibi-sömürücü sınıflara karşı olan kinlerini kusacaktır. yani tüm toplumsal-siyasal devrimler bu yön doğrultusunda gitmiştir. eskinin egemen sınıfı bertaraf eden sınıf, onun tüm kalıntılarını silene kadar iktidarı ona karşı kullanır. bunun aksini iddia edenleri tarihe havale ediyoruz zaten. 1648'lerin, 1774'lerin, 1789'ların ve ya kendi adımıza konuşacaksak 1923'lerin nasıl geldiğini ve hangi koşullar altında ilerlediğini dikkatli bakmalarını, bakarken gözlüklerini takmalarını tavsiye ediyoruz.

o zaman bu yeni kurulacak adalet sisteminin nasıl işleyeceğinde mi? hayır, elbette değil. fakat türkiye özneline geldiğimizde daha ikili iktidarın ortaya çıkmadığı anlardan itibaren devrimciler kendi halk mahkemelerini kurmuşlardır. bunun bir anlamaı var mmı? hayır, yok. iktidarı ele alamayan hareket için fazlasıyla cüretli bir hareket bu. peki iktidarı ele alan bir hareket illa halk mahkemelerini kurmak zorunda mı? hayır değil.

devrim şüphesiz kitlelerin eseridir ve devrimin kurulları ona bağlı olan halk kitlelerinin hareketine göre tayin edilecektir. artık mülk sahibi sınıfların nasıl tasfiyece edileceği bir noktadan sonra tartışmak anlamsız; çünkü bu biraz da pratik bir sorundur ve pratiğe bırakılacak bir iştir.

devrim sonrası yapılacak çok basit. hem hukuki anlamda, hem de kitlesel anlamda mülk sahibi-sömürücü sınıfları tasfiye etmek. işledikleri suçları ve onlara karşı olan kini ise kitleler kendileri belirleyecek. ama bizim bahsettiğimiz halk mahkemeleri sınıfları bertaraf ettikten sonra, sınıfların yok olacağı nihai hedefe doğru ilerlerken adalet mekanizmasının bir sınıf yararına değilde, herkes için çalışması manasını taşıyorsa buna bir söz söylemek oldukça zor.