bugün

sobasever yazarlar zirvesi

soba candır, soba sevilir, lakiiinnn;

soğuk kış aylarında sadece salonda soba yanıyorsa, "tüm aileyi bir arada tutar ne güzel" fantezisini de bir köşeye bırakırsak, salondan başka herhangi bir yere gitmen gerekirse yandın. misal?

Misal: Mutfağa gitmen gerekti, hele işin de uzunsa... ben gecekonduda büyüdüm, musluğa sıcak ve soğuk suyu aynı zamanda akıtabilen bataryanın takılmayacağı bir dönemde inşa edilmişti ev, musluktan yaz kış soğuk akardı su. kışın sert olduğu zamanlarda mutfak taşının buzdan ışıl ışıl olduğunu görmüşlüğüm var. işte öyle bir durumda, bulaşığı yıkaman gerekirse? tamam sobanın üzerindeki güğümden sıcak su götürürsün eyvallah onunla yıkarsın da ya durularken? o plastik eldiven bile kar etmez için donar yeminle.

sobanın üzerine attığın mandalina kabuğunun buram buram evi sarması güzel lakin, o mandalina kabukta durduğu gibi durmaz, tahliye zamanı gelirse yandın. misal?

buz gibi alaturka tuvalet, dua et de işin uzun sürmesin gerçi, vücut ısının el verdiği kadar uzun tutabilirsin işini, sonra "yarısını da içimize atalım lan" der koşar gidersin içeri.

çıtır çıtır kestane piştiğinde sayıyla pay edersin kelle başına, "hak geçmesin" bir yana, serde yoksulluk var lan anca sayıyla alıyorsun zaten... Kendi tabağındaki bittiğinde "ben yemeyeceğim" diyerek annen tabağına sana uzattığında, baban da kendine bile çaktırmayacağı bir hamleyle, elinin tersiyle annene doğru itekler kendi tabağını; "biz buradan bölüşürüz" dercesine... yekten yapmaz ama bunu baba lan adam sonuçta, mağrur durur. bunlar iyi, güzel, hoş, sıcak aile ortamı ama gece yatma vakti geldiğinde... Misal?

Misal elektrikli battaniye yoksa, sıçtın. it gibi titreyerek girersin çarşafın üstüne ve yorganın altına birer tane battaniye serili olan yatağa. vücut ısısını alıncaya kadar yatak, sen buz kütlesi şeklini alırsın. bir zaman beklersin, kasların çözülünce anca dalarsın uykuya...

gürül gürül sesini dinleyip, kemiklerinin ısındığını hissettiğin o ilk yanış anı vardır. o güzel ama insansın, kirleniyorsun, hani güzel ya kirlenmek... Pazarları banyo da soba yanar lakin insansın lan işte hele hele çocuksun, yıkanman gerekirse pazar hariç, pis gezmeyi tercih edersin...

eğer karbonmonoksitten gitmeyeyim diye geceden söndürmediysen o sabaha kadar kendi kendine sönmüş olur zaten, diyelim ki sen de daha sıcak diye salondaki çekyatta yatmışsın. sabah olur, okula gideceksin, yatak sıcacık, ev buz gibi... nasıl çıkacaksın o yataktan?

şimdi her şey kolay, doğal gazlı, kombili evler, sıcak sular, eşit sıcaklıkta odalar... Fakat ortada kara kışı nasıl geçireceğim diye düşünen binlerce yoksul var. aynı bu anlattığımı yaşayan yoksul gece kondu sakinleri... Sobaları var evde, velev ki kömürleri de var... Ama tek sıcak odayla da bir yere kadar... ailenin televizyon izlediği salonda ödev yapmak zorunda kalırsan hayatın boyu matematikten çakarsın arkadaş.

tadı damağında kalır sobanın, hele "sobanın ateşi sönünce, arabana binip, sıcak evine gideceksen" fantazisi de pek tatlı olur. ama sobayla bir kış geçirecek "isiyle, pisiyle, kovasıyla, odunuyla, kömürüyle" uğraşmaktan yılmış, lanet gelsin diyeceksen geçmiş olsun... tiksinirsin sobadan... ben şimdi güzel bir anı olarak anıp geçiyorum ama hala bunu yaşayan insanlar var ne yazık... umarım herkes, sobanın fantazisini yapacak, keyfini çıkartacak kadar "insani yaşam koşullarına" ulaşır. işte o zaman soba, büsbütün güzel olacak...