bugün

artı değer

daha önce belirttiğim gibi artı değer ile emek gücü-emek arasındaki organik bağa dikkat çekmiştim. şimdi bazı noktaları irdelemeye yönelirsek şu sonuç çıkıyor karşımıza; emek fazlalığı artı değerin ana noktasıdır.

eleştirilere değinmek gerekir mi, bilmiyorum fakat şüphesiz bilimsel sosyalizmin yapması gereken şeyi ona karşı yöneltilen suçlamaları dikkate almaktır.

serbest piyasa ekonomisinin kapalılığına dikkate alırsak, termodinamik yasalarının genel yansıması olarak bir sistemin sahip olduğu enerjinin üstüne çıkamayacağı sonucuna varırız. (ki aslında termodinamik buna benzer bir şey söylemez ama böyle ifade edilebilir) işte bağın izinden yola çıkarak ekonomik ilişkileri toplumun kendisinden ayrı tutarız. ekonomi son derece soyut bir kavrammış gibi görülebilir. fakat bunu hayata bakarak yalanlamak sanırım doğru bir davranış olacak. ekeonomik ilişkiler toplumun kendisinden soyutlanamacağı gibi tek bir değere dayandırılamaz. eğer öyle olsaydı toplumların evrimleşmesi mümkün olmaz ve biz sonsuza kadar feodal bir toplumda yaşardık. halbuki sıçrama gene toplum içinden gerçekleşir ve ekonomik ilişkilere yansır. o halde termodinamik yasasının ekonomiye uyarlanması doğru bir tutum değildir.

termodinamik yasalarının ekonomiye gerçek halde uyarladığımızı düşündüğümüzü varsayalım. o halde bu serbest piyasa ekonomisinin ana kaynağı gene emek gücü olurdu. çünkü ekonomik bir ilişki hammade ile değil metanın üretimi ile gerçekleşir. hammadeye sahip olmak demek metanın üretilmiş olması anlamına gelmez. çünkü o hammadenin dahi işlenme sürecinden ortaya bir emek gücü ortaya koyulur, ki buradan ana değerimizin gene emek olduğu sonucuna varırız.

"işçi sıınıfı mı, robot mu?" tartışması toplumun belli bir kesminin göz ardo edilmesi anlamına gelir. diyelim kapitalist üretim süreci tamamen robotsal bir sürece geçti. bunu ancak üretim sektöründe yapabilir, kaldıki üretim sürecindeki robotlaşma kısmi bir robotlaşmadır ve çok yavaş bir şekilde artmaktadır. hizmet sektöründe artı-değer kuralnın işlemeyeceğini düşünmek ise şüphesiz kör olmaya eşdeğerdir. yani kafa emeğinin sömürüsü gene vardır. kapitalizm sömürüyü gene devam ettirir. bir sosis fabrikasında üretici bir işçi yerine özel okulda öğretmeni düşünecek olursak bu süreci daha iyi göreceğizdir. ayrıca bu robotlaşma bir süre sonra yedek işçiler ordusu olan işsizliği besleyecektir.(kapitalist bir toplumda herkesin üretim sürecine dahil olması zorunlu değildir, çok az kişi yeteneğine göre eğitilmiştir çünkü) bir süre sonra bu kişilerin elinde sermaye azalacağından para piyasada dolaşamacayak, daha kötüsü tüketimin azalması üretim fazlasına neden olacak ve derin bir kriz yaşanacak. işte bu sebeple sermayedarlar tam bir robotlaşmaya geçmek istemez. fakat toplumun tüketimin üstüne kurulmadığı ve eğitimin yeteneğe göre( en yeteneksizi dahi olsa) olduğu bir toplumda robotlaşma keskin bir süreçtir ve kafa emeği ile kol emeği arasındaki farklılaşmayı sağlayacak yegane çözümdür.