bugün

watership down

sanırım bu kitabın kaderi bu; uzunca bir süre kitaplıkta sırasının gelmesini beklemesi. kitabı okumuş olan kiminle konuşsam hepsi bir kenara fırlatmışlar, belli bir süre sonra kitaplıkta karşılaştıklarında(orada olduğu bile unutulmuş) okumaya başlamışlar ve ellerinden düşmemiş. tabi "lost" dizisi sayesinde ülkemizde bu kadar popüler olan kitap bu sayede girmiştir bir çok kitaplığa. lost' u izlememiş birisi olarak bu kitabı iki yıl önce almamın sebebini bile hatırlamıyorum. muhtemelen bir makalede filan rastlamışımdır ismine, o şekilde çok kitap almışlığım vardır çünkü. birisi yazısında bir kitaba gönderme yaptığı an o kitabı alıp okuyasım geliyor, yoksa yazıyı okumamın bir anlamı kalmıyormuş gibi hissediyorum.

kısaca bir grup tavşanın yeni bir hayat kurma mücadelesi amacıyla çıktıkları yolculuğu anlatıyor kitap. tabi bu süreçte yıllarca içinde yaşadıkları toplum düzeninin sorgulamasını yapıp kendi doğruları ile yeni bir sosyal hayat kurma çabaları kitabın esas meselesi. neredeyse her tavşanın kendine has özellikleri/yetenekleri var. lider-savaşçı-zeki-cesur-asker-atletik vb. vasıfları olan tavşanlar içinde beni en çok etkileyen ise; fiziksel olarak tüm tavşanlardan zayıf olmasına rağmen olacakları önceden hissedebildiği için tüm koloniyi tek bir cümlesiyle hurra oradan oraya sürükleyebilen, bir nevi kahin diyebileceğimiz "fiver" karakteri. kitabın henüz ilk bölümünde karşımıza çıkan fiver' ın rüyası üzerinden şekillenmeye başlar hikaye. tabi beni bu karaktere henüz kitabın ilk sayfalarında bağlayan şey, donnie darko filminde, donnie darko' ya "bak ölecez" , "şu kadar vaktin kaldı oğlum" diye kehanetlerde bulunan "frank" isimli yetişkin bir insan boyutlarındaki tavşanı aklıma getirmesidir(frank tavşan kıyafetli bir insan olarak görülse de kendisinin tavşan kıyafeti giymediğini, bizlerin insan kıyafeti giydiğini söyler bir sahnede). fiver' ın konuştuğu kısımları okurken frank' in silueti canlandı hep zihnimde.

dışarıdan naif bir hikaye gibi görünse de o kadar acımasız savaşlar yaşanıyor ki, şöyle söyleyeyim o sevimli görünüşlü tavşanlara olan sempatiniz azalabilir. gerektiğinde ne kadar vahşi hayvanlar olabildiklerini şaşkınlıkla okudum ben. koloni halinde birlikte yaşayan tavşanların öleceklerini anladıkları zaman kimseye haber vermeden koloniden uzaklaşıp tek başına ölmeleri ise hayatımda gördüğüm en asil davranışlardan biri. "beraber yaşa, yalnız öl" diye bir felsefeye sahip bu hayvanlar.