bugün

beat generation

nasıl dahil olunur, nasıl aşağılık bir serseri olunur anlatayım.

önce saçlar uzatılır, sakal bırakılır. kılık kıyafet biraz salaş olur, özen gösterilmeyen doğal giyim gibi oturur üstüne tüm pastel renkli kaliteli kumaşlar. ayakta bot ya da çizme. serde hipsterlik de var biraz, özen göstermiyorsun, az giysin var ama öz giysiler bunlar. küpe, piercing duruma bağlı. dövme şart değil. ağza yerleşen küfürlü ve okkalı cümleler, biz bunları aşalı çok oldu gülüm imajı yeterli.

ikinci iş kadıköy'den moda'dan bir ev bakmak. ev kesinlikle temiz olmalı, özenli bir kütüphanen olmalı. köpek yuvası gibi olmamalı, biraz ferah mümkünse teraslı. yerleştikten sonra doğal dekora dikkat etmek lazım. ikea iyi bir çözüm olabilir. kedi, köpek sonraki işler.

üçüncü iş barlar sokağında bir iş bulmak veya çalışan kankanın yancısı olmak. kim kimdir, ne nedir ne değildir kısa sürede öğrenilmeli ki yabancılık hissi verilmesin. kızlara mesafe almak çok önemli. ilk aylarda kendini rezil edersen artık orada tutunamazsın. her kuşun da eti yenmez. doğru zamanı beklersen avın kendi ayağıyla sana gelir. esnaf ile aranı tut her zaman işin düşebilir.

dördüncü iş civardaki yayınevlerinden, william burroughs, jack kerouac, allen ginsberg gibi adamların külliyatlarını bir çırpıda bitirip farkı kapatmak ve bu esnada tüm jazz ve hard rock gruplarını da kulaktan eksik etmemiş olmak gerekiyor. beatçilerin az konuşanı çok küfür edeni makbul. her şeye ama her şeye küfür etmek, her türlü düşünceye karşı hazır bir eleştirin ve cevabın olduğu anlamını taşır ve karşı tarafa güçlü olduğunu zeki olduğunu ve bu işin üstesinden gelebileceğin mesajını verir. seni aykırı kılar sürekli küfür etmek. ama kimlere biliyor musun nobelli adamlara bile. aklına hayaline gelmeyecek adamlara giydir "kapitalist, kıç yalayıcı, aşağılık, sürüngen, sömürücü, gerici" sıfatlarını tek vuruşta nakavt.

sinemaya dair de birkaç etkili yönetmenin tüm filmlerini bileceksin. bir kere sürrealizmi bilmezsen dayak yersin, o allah'ın emri gibidir oralarda. kıyıda köşede kalmış bir iki kişilik hiç tanınmayan tüm underground ve alternatif grupları bil tanı, elemanları ile dostluk kur acaip ekmek yersin.

barlarda tek başına, bunalımlı takıl. toplu gezme. kankan sana yeter. kadınlara aptal muamelesi yap, çok hoşlarına gider, üzerine gelirler. meraklarını celb edersin. sonra sus ve onların konuşmasını dinle sadece, akıllıca sokratik sorular sor. bırak o konuşsun, o içsin, sen az iç. hiçbir şey yapmana gerek kalmayacak. sonra gecenin bitiminde "çok sarhoşsun evim yakın istersen bana gidelim, içmeye orada devam ederiz, sabah da bırakırım ya da moda'da kahvaltı ederiz" gibisinden bir iki laf, zaten kız hazır ve razı çoktan. evinin o muhitte senin de oralı olduğunu biliyor olması güven verecektir.

alkolün arkasına bir de ot sardınız ve geceyi sende geçirdi mi işlem tamam. bir daha arama sorma. zaten kadıköy yol üstü, ayak üstü, mutlaka gelecektir sürekli. o sana arasıra gelirse sever yolcu edersin. kimseye bağlanma ki kısmetin kapanmasın.

tüm bunları yaparken çok ama çok dertli ol. hayatın, varoluşun, evrenin, tanrının tüm dertleri senin omuzlarına binmiş gibi davran. sen hayatın tokatını yemiş bir junkie'sin dostum. sen tek başına sisteme karşı direnen postmodern bir robin hood'sun unutma.

ara sıra al sprey boyayı eline duvarlara çiziktir, sanat camiasında da parmağın olsun. şeklin olur.

hadi kolay gelsin...