bugün

kağıt

Bürokrasiyi eleştireyim derken, kavramları karıştırıp sıçıp sıvayan Sinan Çetin filmi... Yine de izlenmesi gereken, en azından kafanızda oluşacak sorularla birlikte, nasıl bir düzen olması gerektiği hakkında düşünmenizi sağlayacak olan filmdir.

--spoiler--
Kanunsuzluğu bireysel özgürlüğün temeline oturtan ve asıl özgürlüğün kanunların olmadığı bir toplum düzeninde yakalanabileceğini savunan bir film gibi görünmesinin yanı sıra, bu sırada da bürokrasiyi eleştiren bir film niteliği taşıyor. Bürokrasiden yakınırken, filmin sonunda bir anda istiklal Mahkemeleri'ni, Deniz Gezmiş'leri görüyoruz. Peki eleştirilen ne? Toplumun yozlaşmış kısımları mı, yoksa anarşizmin hakim olduğu bir sistem mi ya da ikisi birden mi?

Sinan Çetin, toplumsal özgürlük ile bireysel özgürlüğü birbirine karıştırıyor. Gerçi bu iki kavramın sorgulanması film ile sağlanıyor, burası ayrı bir konu, ancak Sinan Çetin'in amacı üzüm yemek değil bağcıyı dövmek. Filmin bürokrasi eleştirisi getirdiği kısımları eleştirmek söz konusu değil; ancak işin içine devlet hizmet etmek için var sorunu girince, bu hizmetin nasıl olması gerektiği sorusuna da bir cevap vermeniz gerekir. Dedik ya, niyet bağcıyı dövmek. Devlet dediğiniz kavram, asıl olarak bireysel özgürlüklere değil; toplumsal özgürlüklere yönelik girişimlerde bulunur. Asıl olan toplumsal özgürlüklerdir. Toplumsal özgürlüğün sağlandığı ölçüde, bireysel özgürlüklere yönelir. Toplumsal özgürlükler, bireysel özgürlüklerin garantisi konumundadır. Bu yüzden toplumsal özgürlükler uğruna, bireysel özgürlükler kısıtlanabilir. Buna hukuk dilinde "kamu yararı" denir. Şimdi bunu tartışmaya açabilirsiniz, bu konu hakkında iki kelam edebilir, bu durumu eleştirebilirsiniz. Ancak bu konuya giriyor ve hiçbir söyleminiz olmuyor ise burada getirdiğiniz eleştiri havada kalmaktan başka bir işe yaramaz. Sinan Çetin'in yaptığı da budur, kendince ortada bir sorun vardır ama bu sorun için bir yanıtı yoktur.

Filmin Sinan Çetin boyutunu göz ardı edecek olursak, film, en azından bazı kavramları sorgulamanızı sağlaması açısından olumlu yön taşıyor. Filmin size verip verebileceği en değerli nokta burası. Sinemasal değer açısından ise olmamış bir film. Mesaj dediğiniz kavram masada size hazır bir şekilde size sunuluyorsa bu sinema değildir. Bu şekilde, sadece fikirlerinizin propagandasını yaparak kendi egonuzu tatmin edersiniz; ancak yaptığınız şey film olmaz.
--spoiler--