bugün

melih cevdet anday

Melih Cevdet Şiiri

Melih Cevdet Anday şiirinde iki ayrı dönem vardır. Biri Orhan Veli ve Oktay Rifat ile birlikte başlattıkları, Türk şiirinde Birinci Yeni diye de adlandırılan Garip akımı dönemi; diğeri ise Kolları Bağlı Odysseus ile başlamış olan yeni dönem.

Melih Cevdet in Garip akımı ekseninde yazdığı şiirleri Rahatı Kaçan Ağaç (1946), Telgrafhane (1952) ve Yanyana (1956) adlı kitaplarında toplanır. Melih Cevdet Anday ın başlangıçtaki birkaç şiiri hece ölçüsüyle yazılmıştır. Melih Cevdet şiiri öznel, az yerel, evrensel temalar içerir. Savaş yıllarının yoksulluğunu küçük insanın dünyasına taşırken öfkelidir, suçlayıcı bir tavır takınır. Rahatı kaçan dünyada, rahatı kaçmış insanın bazen ironik, bazen yergi dolu dili, Anday ın şiirinde de etkisini hissettirir. Bu şiirleri yüksek sesle okunmaya elverişli değildir. Telgrafhane ile başlayan şiirlerinde yeni benzetmelere, yeni temalara, düşünceyle duyguyu kaynaştırmaya yöneldiği görülür. Doğayı imgeye dönüştürmeye başlar, özyaşamsal deneylerini şiir diline dönüştürür; barış, doğa, çağ, doğanın çeşitli varlıkları, doğa-insan diyalektiği öne çıkmaya başlar. ironinin yerini zaman zaman coşku, tepki ve düşünce alır. Ama Anday ın poetiğinde duygu da, düşünce de, bilgi de şiirin kendi değildir; sadece bahaneleridir. Bu konuda şöyle düşünür: Hiçbir konu, hiçbir tema gerçekte şiiri yaratmaz. Ortaya çıkarmaz. Onla birer bahanedir. Şiir asıl yazılırken ortaya çıkar.

Kolları Bağlı Odysseus ile başlayan şiirlerinin merkezine doğa-zaman-insan diyalektiği yerleşir. Yeryüzü, gökyüzü, güneş, gece, şafak, öğle, ikindi, kısaca evren ve zaman, oluş içinde şiirle kuşatılmak istenir. Çiçekler, tohumlar, aylar, zamanın parçalanışı, parçalanmanın ruhu ve biçimi, kaotik her şey, özgün imgelerde varlık bulur.

Bir dünya şiiri mirasçısı olduğunu düşünerek, Batı nın, Doğu nun, ülkesinin şiir evreninde yeni yollar aradı: Homeros tan Eliot a, Ezra Pound a, Japonların haikularından Karacaoğlan koşmalarına kadar geniş bir şiir şiir birikiminden beslenen bir şiir yolcusu olduğunu hissettirdi. Şiirinde evrensel temaları derin bir bilinçle ele aldı, özgün şiirsel yaratıcılıkla ortaya koydu. Ona göre şiir bilinen sözcüklerle bilinmeyen sözler yaratmak demekti; şiir hiçbir düşüncenin, duygunun taşıyıcısı değildi, bunlar olsa olsa şiir için bahaneler olabilirdi.

Mahmut Temizyürek TL cilt 6 146-147

Tanzimattan Bugüne Edebiyatçılar Ansiklopedisi YKY Cilt 1 110