bugün

bıkmak

bıkmak, aslında sürekli çabalamanın sonucunda elimizde hiçbir şey olmaması sonucu hissedilen duygudur. ancak bir duygudan fazladır gene de, çünkü eyleme dökülür. insanın kaçıp her şeyden uzaklaşma meyilini ortaya çıkartır ki kaçamayan insanın bile topluluklar içinde yalnız kalma stratejisine başvurduğunu gözlemlememiz mümkündür.

bıkmak bazen olan bitenin monotonluğundan kaynaklanır. her şey o kadar tekdüzedir ki bu benim hayatım olamaz dersiniz, işte o anda bıkmak devreye girer ve gene başınızı alıp gitmek istersiniz. stabilite ile monotonluk arasındaki ince çizgide yürüyebilmek, hakikaten zorlu bir durum ki bu da hemen hemen düşünen ve sorgulayan her insanı etkileyen bir süreçtir.

gözlem yapmak da aslında bıkmak için bir nedendir. etrafındaki insanları, onların ilişkilerini gözlemleyen insanda oluşan ilk fikir, her şeydeki aynılık, bayağılıktır. hal böyleyken yaşanma potansiyeli olan şeylerin de aslında ne yönde ilerleyebileceğini öngörebilen kişi, artık yaşamaktan keyif alamaz hale gelir. bir nevi düşünen adam sendromuna yakalanmıştır.

bıkmak, dünümüzle bugünümüz arasında fark olmadığını anlayıp içten içe tembelliğine sövmektir bazen. eylem adamı olamamanın acısını kendimizden çıkartmak; ama her şey bittiğinde yeni bir hayatın kapısını aralamak ve yeni kararlarla yepyeni bir sayfaya başlamak yerine önceki yerden saymaya devam ettiğimizi görüp üstümüzde hissettiğimiz ağırlıktır.

bazen de yeni kararlar alabilme arzusudur. çünkü sürekli yeni kararlar alınıyordur zaten. kısaca yeni hayatlar fikri monotona bağlamıştır, dinamizmin monotonluğu... bıkarsın...

bir gün gelir yazmaktan da, sevmekten de, özlemekten de, yaşamaktan da bıkarsın... eğer bıkmasaydık dünya ne kadar farklı olurdu halbuki...
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar