bugün

evlilik

Evlilik, hakikaten üzerinde düşünülmesi gereken bir kavram. kimileri için yalnızca yasal bir zorunlulukken kimileri için hayatın anlamı olabiliyor çünkü. ben kendi evlilik tanımımın da karşımdaki insana göre şekillendiğini fark ettim. o halde kimse için tek bir evlilik tanımı yapılamaz. çünkü evliliği evlilik yapan kadın ve erkektir. şu halde evlilik denilen şey size ve partnerinize bakan bir durumdur.

bir kere sağlıklı bir evlilik için karar verilmesi gereken ilk şey hudutlardır. bu hudutların nerelerde olacağı, partnerlerin insyatifinde olmalıdır, aile veya diğer dış etkenleri bunun içine katmak yapılacak en büyük yanlışlardan biridir.

bir keresinde çok sevdiğim bir büyüğüm bana bir ilişki tanımı yapmıştı:" ilişki demek, iki taraf da kendi hayatını normal bir şekilde sürdürürken herkesten izole edilmiş üçüncü bir ortam yaşam kurmalarıdır. birbirlerinin hayatlarına girmeye çalışmamalıdır insanlar, her insanla ortak ve yeni bir hayat kurulur.". beni çok düşündürmüştü bu söz. gerçekten hiçbir baskı ve müdahale olmadan bir ilişkinin yürütülebileceği fikri... üstelik her şeye rağmen tarafların hem tutkularını hem duygularını hem de mantıklarını muhafaza edebilmeleri... bir nevi denge hali. peki bu evlilik için geçerli bir hal midir? en başta söylediğim gibi, bu tamamen taraflara bakan bir durumdur. belki de evlilik sözleşmesine maddi değil de manevi bir takım maddeler konulmalıdır. misal vermek gerekirse:

"eğer evlilik sürecinde taraflardan biri/ikisi bu süreci monotonlaşma, sıkılma vs.. gibi nedenlerle bitirmek isterse nefes alma periyodu yoluna gidilecektir. nefes alma periyodu, kişilerin ortak kararınca ortaya konulacak bir süredir ve bu sürede tarafların herhangi bir şekilde görüşmeleri, haberleşmeleri yasaklanmıştır. herkes kendi payına düşen şeyleri yaşar ve özler. sürecin sonunda iki tarafın da kendi kararları vardır, uzlaşma masasına oturulur."

birbirimizin hayatları üzerinde hak iddia etmeye başlıyoruz sahip olmanın şımarıklığıyla. sanıyoruz ki elimizin altındaki hep orada olacak bizim için. ne yaparsak yapalım kaçmayacak, gitmeyecek. belki bunu garantilemek için de kullanılıyor evlilikler. bir nevi sigorta poliçesi. kadının çalışmasına gerek kalmıyor, evde oturup bütün gün saçma sapan televizyon programları karşısında zaman geçiriyor, çocukları zaten mahalleye salmış. erkek ise genelevlere para vermeden cinsellik yaşayabiliyor, etrafındakilere hanımı ve çocuklarını gösterip çok mutluymuş taklidi yapıyor. ya da belki kast edilen şey gururdur. ne de olsa penis demek bereket demek, erkeklik gururu demek!

temelde varmak istediğim nokta şu aslında. hiçbir evlilik diğer evliliklere benzemez, çünkü evlilik ilk bakışta yalnızca bir kavram gibi gelse de kulağa, iki canlı tarafından oluşturulan bir kavramdır. yani beşeri bir kavram... hal böyleyken incelemek oldukça zor oluyor. ama benim gözlemlerimden çıkarttığım sonuç şu ki insan dengeleri kurabildiği insanla evlenmelidir, eğer evlenmek istiyorsa. çünkü günümüzde evlilik biraz da toplumun bir parçası olabilmenin bir koşulu gibi gelmektedir göze. ya da değildir, bilmiyorum...

ya da bence siz benim düşüncelerime kulak asmayın, nasıl istiyorsanız öyle yapın. genellemeler anlamsızdır çünkü...