dostluk

Kimdir dost? Nedir dostluk? işte insanoğlunun üzerinde çağlar boyu kafa yorduğu iki kavram. Sözlüklere bakarsanız insanın iyiliğini isteyen, kötülüğe düşmesini engelleyen, onu koruyan, gözeten kişi. Yani düşmanın tersi anlayacağınız. Dost demişiz, arkadaş, ahbap, tanıdık kelimeleri dururken. Demek dostluk, dost, arkadaşlıktan öte, daha derin bir kavram.
Edebiyatımızda bu iki kelimeyi hep yan yana görürüz. Divan şairlerimiz, sevgiliyi anlatmış dost kelimesiyle. Hani o kendilerine hiç vefa göstermeyen sevgiliyi. Tasavvuf şairleri içinse dost, kendisine ulaşma uğrunda bin bir eziyet çektikleri Tanrıdır. Hep iyi ve yüce kavramlarla karşılamış insanoğlu dost kelimesini. Bu nedenle dost, her türlü çıkar ilişkisinin dışında yer vermiş. Öyle ya çıkarlarla dostluk hiç yan yana yürür mü? Yalansız görmüş, dolansız görmüş, anadan babadan bile yakın görmüş onu. Gün gelmiş, çekinmeden sırtını dayayabileceğine, omzunda ağlayabileceğine inanmış.
Doğduğumuzdan itibaren annemize bağımlıyızdır. Açlığımızı açıklığımızı, sevgimizi hep onunla doyururuz. Yavaş yavaş büyür, çocukluk ve gençlik devrelerine geçeriz. Gene aileye bağımlıyızdır ama artık çevre yavaş yavaş genişlemeye başlar. Komşu çocukları, akraba çocukları, okul arkadaşları, sıra arkadaşları derken ilk dostlar kendiliğinden edinilmeğe başlar, oluşmaya başlar. Oyunlarımız yanında ilk hayat deneyimlerimizi, dertlerimizi, kederlerimizi, sevgilerimizi, aşklarımızı, hayallerimizi hep onlarla paylaşmaya başlarız. Bazen küser bazen barışırız, ama onlardan asla vazgeçmeyiz. Çocuklukta temelleri atılan bu dostluklar yetişkin birer insan olduğumuzda, temelleri sağlamlaşarak devam eder. Bazıları da kendiliğinden silinir gider. Sadece anıları kalır belleğimizde.
Hayatın içinde yetişkin birer insan olduğumuzda, hayat onlarla daha güzeldir artık. Eşimiz olur, çocuklarımız olur. Ancak dostlara, dostluklara ihtiyaç duymamıza onlarla birlikte olmamıza engel değildir bunlar.
iyi günümüzde, kötü günümüzde çevremizde dostlar görmek isteriz. Yaşadığımız olayları onlarla paylaşmak isteriz. Sevinciyle, kederiyle, acısıyla, tatlısıyla… Doğumlarımızda, ölümlerimizde, düğünlerimizde yanımızda hep onlar vardır. Onlar vardır iyi günde, kötü günde. “ Dost acı günde belli olur.”derler. Doğrudur. En çok kötü günlerimizde ihtiyaç duyarız onlara. işlerimiz kötü gittiğinde, bir ihanete uğradığımızda, çevremizle ters düştüğümüzde, sevdiğimiz bir insanı kaybettiğimizde, omzumuza uzanan, bize destek bir dost eli hissetmek isteriz. Bize sarılacak, göz yaşlarımızı elleriyle silecek, bizi dinleyecek, bize destek olacak, kötü günlerimizi atlatmada bize yardımcı olacak bir dost. Dünya böylesi dostluklarla güzel kuşkusuz.
“Bir dost bulamadım gün akşam oldu.” der Anadolu’da bir halk türkümüz. Türküde istenen para değil, yemek değil, yatacak yer değil. Bir dost ister şair, yani kendisi gibi bir insan. Paylaşmak insanını doğasında olan bir ihtiyaç. Malı olmuş, mülkü olmuş, hanları hamamları olmuş, yatları, katları olmuş. iyi bir işi, iyi bir kariyeri olmuş. Ama yalnız, ama paylaşacak kimsesi yok çevresinde. işte insanın en büyük fakirliği. Zavallı fakirliği. Bundan daha acı ne olabilir ki?