bugün

sözlük yazarlarının itirafları

bilmeden henry james'in üstüne kafa yorduğu yöntemleri kullanmışım.
amerika'yı yeniden keşfetmeye çalışmayayım diye, roman sanatı üstüne kitap okuyunca anladım bunu.
yani çeşitli yazarları çocukluktan beri okuyup, ilhama kapıları açınca; şu akaşik kayıtlar denilen yerle titreşime geçtikçe aynı öze ulaşılabiliyormuş.
ama dostoyevski, hesse ve woolf üçünüz de bambaşkasınız.

psikoloji ve gizeme olan düşkünlük öyle işlemiş ki ruha; şimdi anlıyorum ki; izlenimci ressamlara olan büyük tutkum da bundan bağımsız değilmiş. hele ki fotoğrafçılık günlerinde en çok porte fotoğrafı çekmekten hoşlanmanın da bununla direk ilgisi varmış. insanın kendisini derinden anlamaya başlaması da güzelmiş.
bakalım hayat, kendim hakkında başka neler keşfetmemi sağlayacak...