bugün

a clockwork orange

şiddete ultre meyilli alex'in devlet eliyle "ehlileştirilmesi"nin hikayesi. çetesiyle birlikte insanlara hayatı zindan eden alex peşi sıra icra ettiği tecavüz, hırsızlık, kafa göz patlatma ve terör estirmelerden sonra hırsızlık için gittiği bir evde yaşlı bir kadını öldürdüğü için hapse atılır. elbette bunda kendisine ihanet eden diğer arkadaşlarının da payı çok büyüktür. hapiste bir rahibin yardımıyla nispeten yumuşasa da tek derdi özgürlüğüne kavuşmak olduğundan devletin mahkumlar üzerinde yapmayı planladığı bir sistemin klinik çalışmaları için kobay olmayı kabul eder. bu programı bitirdiğinde özgürlüğüne kavuşacaktır çünkü. fakat alex bu kabulün, hayatının hatası olacağını tahmin edemez. aylarca kendisine zorla aşırı şiddet içeren görüntüler seyrettirilir. bu şekilde şartlandırılarak şiddet içerikli bir şey düşündüğünde ve uygulamak istediğinde vücudu onu engelleyerek aciz düşürecektir. amaç tüm "suçlu"ları "zararsız" ve "hayırlı" birer vatandaşa dönüştürmektir.

alex özgürlüğüne kavuşmuş fakat savunmasız kalmıştır. kendisini koruyamamaktadır. eski arkadaşları ve zarar verdiği herkes onun bu halinden faydalanarak intikamlarını alırlar. daha fazla dayanamayan alex intihar eder ve devletin uyguladığı bu sistem çöker.
çünkü asıl mesele dışarıdadır.
devlet, suçlu gördüğü kişiyi eğitip bilinçlendirmek ve asayişi sağlamak yerine, onları birer makineye dönüştürmek istemiş fakat bu tam anlamıyla ters tepmiştir.

filmde alex tüm bu şiddet olaylarını beethoven'in dokuzuncu senfonisi eşliğinde icra etmektedir. yönetmen burada nazi almanyasına bir gönderme yapıyor. kullandığı görüntüler de bu yorumu destekliyor. yönetmenin bir sanat eseri fonunda şiddeti estetize etmesi elbette bazılarını zamanında fazlasıyla rahatsız etmiştir. film tarih ve yer belirtilmese de geleceğin ingiltere'sinde geçtiği tahmin ediliyor. ve dünyanın bugünkü haline baktığımızda yönetmenin ve tabi yazarın ileri görüşlülüğü net bir şekilde ortaya çıkıyor.

film 1993'e kadar türkiye'de yasaklı kalmıştır. hatta yönetmenin kendi isteğiyle ingiltere'de bile yasaklanmıştır. çünkü filmden sonra benzeri çeteler peydahlanmıştır ingiltere'de.

oyunculuklardan elbette bahsedeceğiz. başta malcolm mcdowell olmak üzere tüm performanslar neredeyse kusursuz. filmi buz gibi yapan ve insanla arasına mesafe koyduran da vahşi oyunculuklardır.

ayrıca yazar için de bir şeyler yazmadan olmaz. burgess'e doktorlar bu kitabı yazmadan önce 5.5 aylık ömrü kaldığını söylemiş. o da karısını geçindirebilmek için aklında sakladığı bu düşünceyi yazıya dökmüş ve romanı beş ayda bitirmiş. daha sonra yanlış teşhis olduğu anlaşılmış ama artık burgess edebiyatı sarsan bir yazar olarak çoktan yerini almış.

son olarak; her türlü sosyal çözümlemeye açık, görsel bir şölendir otomatik portakal. bir kılavuzdur. yeni dünyanın kasvetli geleceğinin alex'in kalın kirpikli o insanı korkutan bakışlarından yansımasıdır. ve hala güncelliğini sanki dün çekilmiş gibi korumaktadır.