bugün

dostluk

bazen bir an gelir kimse anlamaz sizi. anlasında istemezsiniz zaten. hani hiç konuşulmasın soru falan sormasın ama yanınızda otursun istersiniz ya. sanırım ben hayatımda sadece iki kişide yakalayabildim bunu. diğerleri dost sandıklarım yani yakın olucaz sandıklarım hep bi saçmalık yaptılar. küçük nüanslar ama ben asıl onlara bakarım. dostluk her türlü kabul etmek değil midir yanındakini? bende bu kavramı tam anlamıyla yeni öğrendim. ama kazıklar yiye yiye insan anlıyo.
kendimce dostluğu betimlemek isterim size okursanız eğer: bence dostluk en çok yanında susabilmektir. benim için birinin yanında susabilmek zordur. hep bir konuşalım saçma boşluklar olmasın kaygısı vardır ya dostlukta yoktur işte. susabilmek candır yani.yanında rol yapmamaktır. rol hepimiz yaparız bence karşındakiyle bi bağ ortak bi nokta bulmak için yaparsın rol. ama dostuna ben böyleyim bile demezsin o seni öyle kabul etmiştir zaten. dostluk bi lafı söylerken sonra yüzüne çarpmasından korkmadığın kişiden gelir. hatta onunla heryere gidersin. götürdüğün yerde korkmazsın saçma sapan bişey yapar diye.
o değilde hepimiz biliriz dostluğu bide dost gözüken asıl düşmanlar vardır ki anlamazsınız ne olduklarını. anlayınca aldatılmış kullanılmış hissedersiniz ya. hani o an ona değil kendinize kızarsınız ya ben neden bu kadar değer verdim diye. öğrendim ki değer verilirmiş ama bu sizin insanlığınızdan gelirmiş. o karşınızdakinin KÖTÜLÜĞÜ onun yeni dostu olurmuş artık.artık değer verdiklerim ve boşa çıkanlar için üzülmeme kararı aldım artık değer verdiğim ve o değeri alamayanlar için, onlar için, onların yalnızlığına üzülücem. hatta vazgeçtim düşünmeye bile değmezken ne diye üzüleyim ki.