bugün

bakara suresi ve kuranın çelişkileri

“andolsun ki, mutlaka sizi, birazcık korkuyla, açlıkla, mal ve meyve noksanıyla sınayacağız...” (bakara suresi, ayet 155; ayrıca bkz. bakara suresi, ayet 153, 156).

görülüyor ki, tanrı, kendine özgü bir mantıkla, insanlardan bir kısmına az, bir kısmına da bol rızık verdiğini bildirmekte. bildirirken de bu farklılığı, “alemin düzen bulması” ve “yeryüzüne azgınlık çıkmaması”, “kullarını sınamak” için yarattığını söylemektedir. fakat, bunları söyleyen tanrı, bol rızık dağıttığı kimseleri,’fakirlere sadaka ve zekat vermekle sorumlu tutmak üzere şu buyrukta bulunuyor:

“allah (vermiş olduğunuz sadakaları) günahlarınızdan bir kısınma karşılık tutar (günahlarınızı yok sayar)... sarf ettiğinizin (verdiğiniz sadaka ve zekatın) sevabı size aittir: sarf ettiğiniz.. şeyin karşılığı... size verilir” (bakara suresi, ayet 271,272).

dikkat edileceği gibi, burada tanrı, bol rızık verdiği kimseleri fakirlere sadaka vermeye çağırırken, verdikleri sadakaya karşılık onların günahlarını (suçlarını) affedeceğini ve üstelik kendilerine sarf ettikleri şeyin karşılığını vereceğini bildirmekte! evet, ama bunu yapmakla hem çelişki yaratmış hem de adalet fikrine ters düşmüş olmuyor mu tanrı? çünkü, bir kere, az rızık verenin kendisi olduğunu ve bunu belli bir amaçla yaptığını söylerken (örneğin, şura suresi, ayet 27; enam suresi, ayet 165; bakara suresi, ayet 153, 155,156) diğer yandan fakir kıldığı bu kişilerin geçimini başkalarının sırtına yüklemesi (örneğin, bakara suresi, ayet 271,272) çelişki değil midir? ve sonra az rızık verdiklerine, sadaka yoluyla ayrıca kazanç sağlayacak idiyse, onlara az rızık vermiş olmanın, onları yoksul kılmanın anlamı var mı? öte yandan sadaka verenlere, sarf ettiklerinin karşılığını verecek yerde, bunu kendisi yapsa, yani fakirlere kendisi rızık dağıtsa daha uygun olmaz mı? ve nihayet sadaka verenleri, sarf ettiklerinin karşılığı olarak, günahlardan kurtarmakla, adalet ve ahlakilik duygusunu zedelemiş olmuyor mu?

Başka bir ayetle ilgili bir soruna gelelim:
(bakara suresi,ayet 178)
"178. ey iman edenler! öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı. hüre karşı hür, köleye karşı köle, kadına karşı kadın kısas edilir. ancak öldüren kimse, kardeşi (öldürülenin vârisi, velisi) tarafından affedilirse, aklın ve dinin gereklerine uygun yol izlemek ve güzellikle diyet ödemek gerekir. bu, rabbinizden bir hafifletme ve rahmettir. bundan sonra tecavüzde bulunana elem dolu bir azap vardır"

Burada 2 tane çelişki mevcuttur.

1- islamın köleliği ortadan kaldırmadığını kuran yazmıştır. Fakat bize hürriyeti iyiliği ve güzelliği anlattığı iddia edilen bu kitaptır.
2- Örnek verecek olursak benim bir kölem var ve başkasının kölesini öldürdüm, o kölenin sahibi gelip beni değil de benim kölemi öldürüyor? Arkadaşlar elinizi vicdanınıza koyun bu kadar saçma bir düşünce yapısı olabilir mi? Bu ne demektir. Aklı olan kimse varsa eğer bunu savunmaz.

Bambaşka bir konuya değinen surede adı geçen kadınlarla ilgili inanılmaz düşünceler vardır. Kadının hak ve özgürlükleri kısıtlanmış erkekler için böyle bir kısıtlama gelmemiştir.(Bakara suresi, ayet 228,240,282)

"228. boşanmış kadınlar kendi kendilerine üç ay hâli (hayız veya temizlik müddeti) beklerler. eğer allah’a ve ahiret gününe inanıyorlarsa, allah’ın kendi rahimlerinde yarattığını gizlemeleri onlara helâl olmaz. kocaları bu süre içinde barışmak isterlerse, onları geri almağa daha çok hak sahibidirler. kadınların, yükümlülükleri kadar meşru hakları vardır. yalnız erkeklerin kadınlar üzerinde bir derece farkı vardır. allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir."
"240. içinizden ölüp geriye dul eşler bırakan erkekler, eşleri için, evden çıkarılmaksızın bir yıla kadar geçimlerinin sağlanmasını vasiyet etsinler. ama onlar (kendiliklerinden) çıkarlarsa, artık onların meşru biçimde kendileri ile ilgili olarak işlediklerinden dolayı size bir günah yoktur. allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir."
"282. ey iman edenler! belli bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman bunu yazın. aranızda bir yazıcı adaletle yazsın. yazıcı, allah’ın kendisine öğrettiği şekilde yazmaktan kaçınmasın, (her şeyi olduğu gibi dosdoğru) yazsın. üzerinde hak olan (borçlu) da yazdırsın ve rabbi olan allah’tan korkup sakınsın da borçtan hiçbir şeyi eksik etmesin (hepsini tam yazdırsın). eğer borçlu, aklı ermeyen, veya zayıf bir kimse ise, ya da yazdıramıyorsa, velisi adaletle yazdırsın. (bu işleme) şahitliklerine güvendiğiniz iki erkeği; eğer iki erkek olmazsa, bir erkek ve iki kadını şahit tutun. bu, onlardan biri unutacak olursa, diğerinin ona hatırlatması içindir. şahitler çağırıldıkları zaman (gelmekten) kaçınmasınlar. az olsun, çok olsun, borcu süresine kadar yazmaktan usanmayın. bu, allah katında adalete daha uygun, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha elverişlidir. yalnız, aranızda hemen alıp verdiğiniz peşin ticaret olursa, onu yazmamanızdan ötürü üzerinize bir günah yoktur. alışveriş yaptığınız zaman da şahit tutun. yazana da, şahide de bir zarar verilmesin. eğer aksini yaparsanız, bu sizin için günahkârca bir davranış olur. allah’a karşı gelmekten sakının. allah, size öğretiyor. allah, her şeyi hakkıyla bilendir."

Görünüşe göre 228. ayette erkeklerin, kadınlar tarafından daha üstün yaratıldığına kuran el atmıştır ve saçmalıktır. 240. ayette Kadın hiç bir şekilde erkeği öldükten sonra 1 yıl dışarı çıkarılmıyor hak ve özgürlüğün kısıtlandığı bir kez daha yineleniyor. 282. ayette 1 erkeğin 2 kadına bedel olduğu açıkca söylenmiştir. Kuranın kadınları erkeklerden daha güçsüz gördüğü aşikardır. Halbuki cennet hani anaların ayaklarının altındaydı? Dinin bir siyasi görüş olduğu apaçık bellidir.

Başka bir çelişkide dinde hiçbir zorlamanın olmadığıdır.

256. "dinde zorlama yoktur. çünkü doğruluk sapıklıktan iyice ayrılmıştır. o hâlde, kim tâğûtu tanımayıp allah’a inanırsa, kopmak bilmeyen sapasağlam bir kulpa yapışmıştır. allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir. "

Peki din adına katliama çağrılan insanlar yani mücahitler bir diğer deyişle cihat ne demek oluyor? Savaşarak zorlama değil midir? Bugün türkler katledilerek müslüman olmamışlar mıdır?

Artık dünya değişiyor 600 lü yıllarda yazılan bir kitap o günün kurallarını içeriyordu kimse sorgulamıyordu. Bugünse her şey apaçık ortada ama at gözlüğü ile bakmak isteyenler için bu yazılanlar yine saçma gelecektir.

Dip not: Yazalı 1 dakika bile olmadı, fakat direk - veren bir toplumuz, hangi ara okudun gerizekalı?. annenizden babanızdan gördüğünüze inanmayın. Sizler şunu ima etmeye çalısıyorsunuz. Hristiyan bir toplumda doğarsam hristiyan olurum. Benim hiç bir görüşüm yok okumam etmem.
güncel Önemli Başlıklar