bugün
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası14
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı19
- akrep burcu9
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı14
- birini donuzlayarak ceza vermek9
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı10
- arkadaşlar biri var18
- karınıza range rover alır mısınız25
- bik bik moderatör olsun14
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak13
- kent lokantası niye bedava değil demek22
- boşuna yaşıyorum hissi18
- anın görüntüsü15
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır19
- evlilik17
- patiswiss14
- akp seçmeni15
- ali erbaş19
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi17
- icardi1905 silik olsun kampanyası27
- türkiyede çok abartılan arabalar9
- nervio'ya aşık olmak10
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı14
- futbolcu ismiyle nick almak14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu37
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- gina carano9
- icardi19059
- türkiye işçi partisi10
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi17
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği13
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler15
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası8
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu8
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması15
http://galeri.uludagsozlu...af-makinası-ne-işe-yarar/
Fotoğraf makinesi en çok ne işe yarar ? Yola çıkarken bu sorunun cevabını küçük bir kızın vereceği aklıma gelmemişti hiç... ben bu sorunun cevabını kendi çapımda vermeye çalışırken, küçük kız, elinde ki selpakla bu sorunun doğru cevabını vereceğinden habersizdi.
Yetenekli bir fotoğrafçı değilim, biraz da teknoloji özürlüyüm galiba. Işık, kadraj, gölgeler benim için önemsizdir. Ben o fotoğrafın bana anlattığına bakarım. Bakarken bir fotoğraf karesi görmem, dondurulmuş bir "zaman" görürüm. Ya da hayatın ta kendisini... Kaderi sadece bir deklanşör sesiyle "durdurabileceğimi" keşfetmiş olmak, tarif edemeyeceğim hazlar yaşattı bana. Fotoğraf makinası emanette olsa, duygular benimdi.
Fotoğraflar duygusaldır, kimisinin renklerinden hüzün damlar, kimisi sana masal dinletir, bakarken dalarsın. Ama insanlar gibi, anlamsız bakanlarıda olur. Önemli olan fotoğrafın gözlerini görebilmek. işte o gözlerde çok şey görürsün. O gözgöze geldiğinde yaşadığın "tedirgin" sessizlik sana çok şey anlatır. Ki anlattılar da bana. Donuk zannederdim fotoğrafları.. Tam tersi! aslında her biri hayat kadar canlı...
Hepsinin ayrı bir hikayesi var. Teker teker anlatmayacağım hepsinin hikayesini. Çektiğim fotoğraflar herkese farklı bir masal dinletisi gibi gelecek büyük ihtimalle. Kimisi "ne biçim fotoğraf bunlar, ışık ayarı falan filan vs.. yapılmamış" diyebilir. olsun. onlar içinde bir masalım var. "Fuck you (canınız cehenneme:D)". Küçük kız bana iyi bir ışık ayarı yaptı zaten. Aydınlandım sayesinde...
Küçüktü.. Hayatıda öyle.. Minnacık ayakları, sığınabileceği bir merdiven basamağına sıkı sıkı sarılmıştı. Fotoğraf makinasını görüş alanıma doğru kaldırırken aslında onun da gözleriyle beni çektiğini gördüm. Yorgun ve yılgın bakıyordu gözleri. Bastım deklanşöre ve hikayesine baktım bir saniye... Aslında fotoğraf karesi "kader"inin özeti gibiydi. Her şeyi anlatmıştı bana. Yine de onun ağzından dinlemeden duramadım.
Ayşe'ydi adı. Klasik bir isim olmasına rağmen çok sıcak gelmişti bana. Mardin' den göçmüşlerdi istanbul'un sefaletine. üç kardeştiler, Ayşe ortanca. Annesi engelli, babası o daha çok küçükken kalp krizinden ölmüş. Babası öldükten sonra onların "yaşama krizi" başlamış, bitmeyecek olan... Ara sıra eğitim masraflarını karşılamak için Taksime gelip, mendil satıyormuş.
Üzüldüm. Sıkı sıkı kavradığı babası olmak istedim bir an ,elindeki selpak yerine ... Bir selpak aldım ve parasını verdim. Utancımın son damlasına kadar... Sonra diğer hikayelerimi de hafıza kartıma yükleyip oradan uzaklaştım...
Ve anladım cevabı merak etme. O hayat renkli gözlerinden çok şey anladım.
Fotoğraf makinesi en çok ne işe yarar ? Yola çıkarken bu sorunun cevabını küçük bir kızın vereceği aklıma gelmemişti hiç... ben bu sorunun cevabını kendi çapımda vermeye çalışırken, küçük kız, elinde ki selpakla bu sorunun doğru cevabını vereceğinden habersizdi.
Yetenekli bir fotoğrafçı değilim, biraz da teknoloji özürlüyüm galiba. Işık, kadraj, gölgeler benim için önemsizdir. Ben o fotoğrafın bana anlattığına bakarım. Bakarken bir fotoğraf karesi görmem, dondurulmuş bir "zaman" görürüm. Ya da hayatın ta kendisini... Kaderi sadece bir deklanşör sesiyle "durdurabileceğimi" keşfetmiş olmak, tarif edemeyeceğim hazlar yaşattı bana. Fotoğraf makinası emanette olsa, duygular benimdi.
Fotoğraflar duygusaldır, kimisinin renklerinden hüzün damlar, kimisi sana masal dinletir, bakarken dalarsın. Ama insanlar gibi, anlamsız bakanlarıda olur. Önemli olan fotoğrafın gözlerini görebilmek. işte o gözlerde çok şey görürsün. O gözgöze geldiğinde yaşadığın "tedirgin" sessizlik sana çok şey anlatır. Ki anlattılar da bana. Donuk zannederdim fotoğrafları.. Tam tersi! aslında her biri hayat kadar canlı...
Hepsinin ayrı bir hikayesi var. Teker teker anlatmayacağım hepsinin hikayesini. Çektiğim fotoğraflar herkese farklı bir masal dinletisi gibi gelecek büyük ihtimalle. Kimisi "ne biçim fotoğraf bunlar, ışık ayarı falan filan vs.. yapılmamış" diyebilir. olsun. onlar içinde bir masalım var. "Fuck you (canınız cehenneme:D)". Küçük kız bana iyi bir ışık ayarı yaptı zaten. Aydınlandım sayesinde...
Küçüktü.. Hayatıda öyle.. Minnacık ayakları, sığınabileceği bir merdiven basamağına sıkı sıkı sarılmıştı. Fotoğraf makinasını görüş alanıma doğru kaldırırken aslında onun da gözleriyle beni çektiğini gördüm. Yorgun ve yılgın bakıyordu gözleri. Bastım deklanşöre ve hikayesine baktım bir saniye... Aslında fotoğraf karesi "kader"inin özeti gibiydi. Her şeyi anlatmıştı bana. Yine de onun ağzından dinlemeden duramadım.
Ayşe'ydi adı. Klasik bir isim olmasına rağmen çok sıcak gelmişti bana. Mardin' den göçmüşlerdi istanbul'un sefaletine. üç kardeştiler, Ayşe ortanca. Annesi engelli, babası o daha çok küçükken kalp krizinden ölmüş. Babası öldükten sonra onların "yaşama krizi" başlamış, bitmeyecek olan... Ara sıra eğitim masraflarını karşılamak için Taksime gelip, mendil satıyormuş.
Üzüldüm. Sıkı sıkı kavradığı babası olmak istedim bir an ,elindeki selpak yerine ... Bir selpak aldım ve parasını verdim. Utancımın son damlasına kadar... Sonra diğer hikayelerimi de hafıza kartıma yükleyip oradan uzaklaştım...
Ve anladım cevabı merak etme. O hayat renkli gözlerinden çok şey anladım.
güncel Önemli Başlıklar