bugün

tolerans

Bu kavramın özünde de şöyle bir yargı var; Ben aslında senin doğru yolda olmadığını düşünüyorum. Değişen şartlar çerçevesinde seni çok istemememe rağmen seni yok edemiyorum da. O halde kabul edeyim seni; Bu tolerans kavramından hareketle Avrupalının islam ile doğru bir ilişki kurma ihtimali yok. Özünde yanlış olduğuna inanıp ötekiyle yaşamaya devam edeceksin. Bu sürdürülebilir bir birliktelik değil. Bir yerden çatlar. Çünkü tolerans kavramının içinden çıktığı düzlem Hıristiyanlık içerisindeki farkların giderilmesi ya da bir şekilde yönetilmesi ve daha ortak bir hayat kurulmasına ilişkindi. Ama bu defa farklı bir dinden bahsediyoruz. Avrupa, Yahudiliği de aslında çok da fazla kanıksayamadı. Ancak tarihsel yük, borç gibi nedenlerle Yahudilik Avrupadaki varlığını devam ettiriyor. Ancak islamla henüz daha o yüzleşmeyi sağlayamadı. Çünkü daha yeni bir süreç bu. Bu sürecin daha da devam edeceğini düşünüyorum. Avrupada şu an yaşanan kriz islamın seküler olduğu iddia edilen devlet tarafından barışçıl bir şekilde farklı olanların biraradalığını sağlamaya çalışma meselesidir. Ben seni istemiyorum. Gönül isterdi ki, ötekinin olmadığı daha homojen bir yapıda yaşayayım. Ancak şartlar seninle birlikte yaşamamı gerektiriyor. Bu nedenle seni tanımak durumundayım. Onun için seni tolere ediyorum gibi bir düşünce gelişmiş. Tolerans kavramının olduğu yerde üstü örtülü bir şekilde intoleransı yani hoş görmemeyi kabul etmiş olursunuz. Mesela Hollanda tolerans kavramının ve çokkültürlülüğün beşiği. Bugün Hollandanın geldiği nokta intoleransın yüceltildiği bir nokta. Hoşgörü kavramı da bu anlamda problemli. Çünkü hoş görmek de karşısındaki insanın hata yaptığını baştan kabullenmek demektir. Bana sanki bunlar yerine daha sufi bir kavram olan saygı kavramının kullanılması ve bir tür saygı etiğinin geliştirilmesi daha doğru olur gibi geliyor. Ya da tanıma kavramını kabul etme kavramını önerebilir miyiz gibi bir düşünce de var.