bugün

entry'ler (416)

mevlana

mevla kelimesinin bir tek allah için kullanılması gerektiğinden, bir insanın, mevlana yani "sen bizin mevlamızsın" diye çağırılması ne kadar hoştur düşündürücüdür.

ayetlerde geçen "ente mevlana" ifadesi allah'a hastır. allah da bu kelimeyi kendine has kılmıştır.

cübbeli ahmet hoca

kendisi yarı çıplak koca göbeğini göstere göstere denize girerken, karısını yanında çarşaflı oturtan insan. hayır anlamadığım bir şey var. kadınlar ile ilgili hükümleri neden hep erkekler veriyor?

kendisi yazın sıcağında denizde yüzerken, "el ve yüzünüz dışında hiçbir yerinizi açmayacaksınız. yoksaa yanarsınız." deme hakkını nasıl kendinde buluyor?

günlerini gün eden ve asla kadın psikolojisinden anlamayan, kadınları yönetilmeye mahkum, akılsız varlıklar olarak gören, onlara hükmetmeye çalışan üç beş göbeklinin masa etrafında toplanıp da benim nasıl giyineceğim hakkında yorum yapmalarını kabul etmiyorum arkadaş.

neden kadınlar kendi hükümlerini kur'an'dan çıkarmaya uğraşmasın.

mecbur muyum on yüz bin milyon sene öncesinde yazılan tefsir kitaplarındaki hükümleri uygulamaya. böyle denilmiş. böyle söylenmiş. banane bundan!

sonra çıkıp bir de güzel ictihad kapısını da kapatmaya çalışacak kadar aptallar!

herkes kendinin müçtehididir arkadaş. herkesin beyni var. kimse kimsenin dediğini yapmak zorunda değil

balayında olmayacak ayrılalım diyen karı

balayında normal karşılanması gereken sözlerdir. zira evliliğin ilk ayları epey problemli geçmektedir.

evlilik

mizacına uygun olan herkesin yapması gereken, hayatın en güzel, en anlamlı eylemidir.
hayatımda verdiğim en güzel ve en doğru karardı. sanki hayatımda ilk kez aşık olmuş, ilk kez birini sevmişim gibi hissediyorum. ne öncesi ne sonrası... hiçbir şey yok. sadece "şu an" ve "o" var. ve umarım yakında yeni biri daha eklenir çekirdek ailemize... :)

ne olacak bu sol frame in hali

altı ay sonra sözlüğe girdiğimde kendi kendime sorduğum sorudur. altı ay olmuş ben girmeyeli ve hiçbir şey değişmemiş arkadaş. gecenin şu saati olmuş hala siyasi görüş ayrılıkları, dini görüş ayrılıkları. ayrılık olacak elbet ama saygısızlık olmamalı. nedir bu sinir, bu buhran hali anlamadım ki arkadaş.

kutsal şemsiye

ya yazarında ya da çevireninde hata olduğunu düşündüğüm kitaptır. yoksa bu kadar birbirinden bağımsız kelime bir araya gelip de böyle anlamsız cümle oluşturamaz.
yıllardır kitap okuyan ben, zekamdan bile şüphe etmeye başladım. allah kahretmesin bu kitabı da sosyolojiyi de bu dünyayı da.

of allahım of. alt başlığında meymenet yoktu zaten: (bkz: dinin sosyolojik teorisinin ana unsurları) *

öyle bir cümle kur tüm kenti bırakıp sana geleyim

"gelesin varsa ben sussam da gelirsin" şeklinde cevaplanabilecek istektir.

zira ben gitmek istemesem, var olan tüm kelimelerle kurulabilecek tüm cümleleri kursa da kişi gitmem.

sözlük yazarlarının son zamanlarda fark ettikleri

bizim hayır bildiklerimizde şer, şer bildiklerimizde hayır varmış...

kadınların çok konuştuğu gerçeği

daha bebekken ortaya çıkan gerçektir. bir dişi ilk kelimelerini öğrendiği andan itibaren durmadan konuşur.

konuşacak yeni bir şeyi olmasa da aynı şeyleri tekrar etmek suretiyle yine konuşur. hep konuşur.

aynı ortamda bulunan 20 kadın aynı anda konuşur. kim kimi dinler orası bilinmez ama hepsi mutlaka konuşur.

örnekleri için:

http://www.youtube.com/watch?v=i-sDGCUp5Qk

http://www.youtube.com/watch?v=i2LJes9OisQ&feature=related

http://www.youtube.com/watch?v=g_kLxK9G3dM&feature=related

şarkı söyleyemeyen kız

benzeri için:

http://www.youtube.com/wa...R=1&feature=endscreen

düğünde koca dayağı yiyen gelin

henüz üzerinde gelinlik varken, herkesin huzurunda dayak yiyen gelindir. acı bir tablodur.

http://www.youtube.com/watch?v=lE7EPiYAE-0&NR=1&feature=endscreen

şarkı söyleyemeyen kız

büyük bir hevesle bu şahane kızın videosunu paylaşmak için girmiştim ama ne yazık ki birileri benden önce keşfetmiş bu kızı.

anıtkabir de türban istemiyoruz

daha da iyisi için mezarda türbanlı istemiyoruz.

o ne be öyle gömmeden önce her yeri örtüyorlar. kadınlar için göğüs örtüsü bile var ayrıca.

en dekoltelisinden bi kefen olsun isteyene *

ağlayarak makale yazmak

depresyona girip kendini derse veren kişinin eylemidir.

kız arkadaşın bazen çocuk taklidi yapması

daha da vahim olanı tam tersi olan durumdur. erkek arkadaşın çocuk taklidi yapması hiç ama hiç çekilmiyor... *

sözlük yazarlarının itirafları

ösym sınavlarına durmadan başvuru yapıyorum ve sınav sabahı çok uykum olduğunda sınavlara gitmiyorum.

bu şekilde tam dört sınav kaçırdım. ve süresi dolan ales sınavı için bugün yapılan sınava girmem gerekiyordu.

sırf giriş belgemi çıkaramadım diye (tabi uykum da vardı o ayrı) sınava giremedim.

bugün gittim kendime bi yazıcı aldım. birdahaki sınava gireceğim inşallah. ve başvurmam gereken ne kadar yer bulursam hepsine başvuracağım.

sınav bağımlısı oldun sanırım...

edit: bunu eksileyenin psikolojik durumunu merak ediyorum cidden.

öğretmenlerin çok fazla maaş alıyor olması

okuldaki hizmetliden daha az maaş aldıkları düşünülürse, başlıktaki öğretmenler kısmı çıkarılıp hizmetliler eklense daha iyi olur.

otobuslerdeki menopoz teyzeler

kendileri ile yolculuk yapmanın keyifli olduğunu düşündüğüm teyzelerdir. menopozdan mıdır nedir bunlar pek bi sosyaldir. gelene geçene laf atarlar. bi soru sorarlar, ters olmayan bir tavırla cevap verirseniz tüm yol boyunca sizinle sohbet ederler. otobüste başka menopozlu teyze varsa onlar da katılır bu sohbete.

zira bugün otobüs olmasa da dolmuşta toplu bir sohbet havası vardı. ineceği yeri soran teyzeye cevap vermedikten sonra tüm hayatını öğrendim. çok değil 15 dakikada çocuklarından, torunlarına, izmirdeki ikinci evine, oğlunun reddettiği iş tekliflerinden, kendisi de dahil olmak üzere ilişki kurdukları tüm öğretim kurumlarına kadar her şeyi öğrendim.

bizi dinleyen başka bir grup da önden konuşmaya dahil oldular. dolmuşta bir kadın günü havası oluştu ki sormayın. en son dolmuştan inmek için kalktığımda elimdeki poşette ne olduğunu dahi sordu birisi. dolmuştan inerken hala laf yetiştiriyorlardı bana.

tanrım. son zamanlarda kendimi hep teyzelerle sohbet ederken buluyorum. bi yerlerde gariplik ama henüz keşfedemedim.

bugün ne giysem

gençliğin zihnini bulandıran yarışma programı. zira bugün iki deliyi esparkta bu yarışmayı canlandırırken buldum.

akılsızın biri elinde cep telefonuyla deli gibi koşuşturan mağaza mağaza gezen arkadaşını çekiyor, çekilen deli de: "bir şey bulamadım hadi öbür mağazaya bakalım, zamanım da azaldı." diye höykürüyordu.

rastladığım bir programda ise babaros kızın birine, "çok güzel boynun var, güneş görmemiş süt gibi tenin var, bebeğin poposuna benzeyen ayrık göğüslerin var." diyordu. nasıl moda pprogramı anlamadım. ipin ucunu kaçırmışlar gibi geldi bana. ya da ben yanlış bi yerlerdeyim. bilemedim.

boy aynası

mağazalarda süslü püslü olanlarından almak isterseniz epey para bayılmanız gereken, evin olmazsa olmaz eşyasıdır. ama eğer aynacı camcılardan * kestirip kenarına çerçeve geçirtmek suretiyle alırsanız işte o zaman belki ucuz olabilir. * *
yalnız ayna siparişi verirken ismine aldanıp siparişinizi boyunuzun uzunluğunda verirseniz taşımanız biraz zor olabilirmiş. *