bugün

entry'ler (485)

back to black

kitleniyorsun bu şarkıda. her seferinde. resmen basiretin bağlanıyor, tuş basmıyor, geçemiyorsun.
ve hep eve dönüş yolunda oluyor. hep.

"he left no time to regret".
emin değilsin bundan.
pişmanlığın öfkeyi de kırgınlığı da bastırmasını dilediğin zamanlar oldu.
başaramadın.
demek ki doğru.
sana seni rahatlatacak bir pişmanlık bile bırakmadı.

"you went back to what you knew".
aha işte bu. burası. yok hayır ağlayamazsın olmaz, bak makyajın... makyaj diyorum olum bak, o rimel akarsa neye dönersin biliyor musun?

"we only said goodbye with words, i died a hundred times".
mesela son bir kez sarılabilsen bu kadar acımazdı sanıyorsun değil mi?
bok acımazdı.
kandırma artık kendini.
sevişmek yok...kusmak yok...
kusmak yok...sevişmek yok...
ağlamak yok...ağlamak hiç yok...

"you go back to her and i go back to..."
yok artık kadın, bu kadarını da demesen iyiydi.
bu ölümcül oldu, oluyor bak.
in çabuk, koş, kızaran gözlerine dönüp baktı birkaç kişi.
şarkı markı ayağına sıçtın yine kendi ağzına.

ay, ben bu şarkının müsait bir yerinde inebilir miyim?

muhtemel kılıçdaroğlu vaatleri

kimsenin sabah ereksiyonu mundar olmayacak.

bir kadına yazılabilecek en güzel şiir

"kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
bir kaza olsa adı aşk oluyor artık
aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık
seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada
kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak
yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin
sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen

hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun
adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada
esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum.
çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil "

leyla ile mecnun

fuzuli'nin beğenmediği çift.

"mende mecnundan füzun aşıklık istidadı var,
aşık-ı sadık menem, mecnun'un ancak adı var".

ne diyeceksiniz buna mecnun bey?

kenan doğulu

o kadar gülecek ne buluyor, merak ediyoruz, bize de söylesin.

adamın ağzına sıçan şarkılar

(bkz: adamı iki ters bir düz siken şarkılar)

bu ne arkadaş?

iett de kendini bi bok sanan kız

boktur belki de.
bilemeyiz.

bugün pazar ve ben seni çok özledim

bu şiirin iki tarafa aynı şekilde dokunmadığı ilk pazar çok ağır geçer.
tüm neşenizle anlattığınız hikayeyi bölüp " ben seni çok özledim, onu napıcaz?" diyen ses artık çıkmıyorsa, kendini sakınıyorsa, milyonuncu pazar da ağır geçecektir işte. çok hem de.

kürk mantolu madonna

raif kadar güzel bir aşık mı yoksa maria puder kadar güzel bir maşuk mu olsa bilemiyor insan bu kitabı bitirince.
sadece o kadar güzel olmak istiyor. o kadar.

sözlük yazarlarının itirafları

çükü doğrultusunda ilerleyen eski sevgilime ben de öfkemi kaldırdım, onunla aynı doğrultuda ilerliyorum.
vardığımız yer çok tuhaf, eskiden bulunduğum hiçbir yere benzemiyor.

bir gün öleceğini bile bile yaşamak

"kaybedeceğini bile bile neden mücadele ediyorsun dedi, öleceğini bile bile yaşadığını unutmuştu o an... bozmadım..."
*

hayatta geri gelmeyecek tek şey

hayatta geri gelmeyecek tek şey hayattır.
o kadar.

erkekler ağlamaz

"çok özlemek ve sevmediğini bilmek"

tam burada çok özlediği ve sevdiği günlerde döktüğü gözyaşlarıyla o adamı hatırlarsın, ağlarsın ama yaşın yaşına karışmaz.
işte tam da bu noktada erkeğin ağlayıp ağlamaması anlamsız kalır.

göze karnıyarık gibi gözüken sevgili

(bkz: göze hıyar gibi gözüken sevgili)

vajina sözcüğü yerine am diyen lügat yoksunu insan

kesinlikle amcık ağızlının önde gideni.

esirinim

koyuyor.
en çok da "alışamadım sensiz uyumaya yar" kısmı.
onsuz uykuya bile kaçılmıyor, dostum biz bitmişiz.

beni hiç bırakma diyen sevgilinin terk etmesi

baştan aşağı bir yalanı yaşadığınıza işaret.
hele, yalan olduğunu bile bile, gözün göre göre acı çekmeye devam etmek ve aksine kendini ikna edememek yok mu, işte o çok ağır.

tuvaletlere eski sevgilisinin telefonunu yazmak

(bkz: bel fıtığı)

behzat ç

bir ege aydan, bir erdal beşikçioğlu koymuş arkadan da pilli bebeği yollamışlar ya, muazzam olmuş.

"olsun demek de zor artık,
çocuk düşlerimiz, yok artık".

süper lig de 3 değil 2 büyük vardır

(bkz: senden büyük allah var)