bugün

entry'ler (293)

eski sevgiliyi unutamama nedenleri

herşeyin sadece o'nda olduğunu düşünmek...

sıcaklığı...
Kokusu...
Bakışı...
Dokunuşu...
Öpüşü...
Yürüyüşü...

Herşeyi...

O samimiyet, o saflık duruluk, o güven, o merhamet...

Sadece onda var, ve başkası asla onun yaşattıklarını yaşatamayacak''' düşüncesi..

kar yağarken hissedilenler

çocuksu duyguların gün yüzüne çıkaran en güzel ve mükemmel etkenlerdendir.
yaş kaç olursa olsun; hissedilen budur.

insanlara güvenmemeyi öğrenmek

YENiLEN KAZIKLARIn farkına varmaktır.

boga burcu kadini ariyorum

''arayan bulur belasını da boğasını da...'' demeyi istediğim yazar.

dedim;
oldu.

salavat

Abdullâh bin Amr -radıyallâhu anh-'dan gelen bir rivâyette Rasûlullâh -sallallâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

"Kim bana bir defa salât ü selâm getirirse, bu sebeple Allâh Teâlâ da ona on misli merhamet eder." (Müslim)

"Gerçekten (c.c.) ve melekleri Peygambere (s.a.v) salat ederler.Onu (s.a.v) överler.Ey iman edenler sizde Onu (s.a.v) övün ve Ona (s.a.v) salat ve selam edin.Ona (s.a.v) gönülden teslim olun."(AhzabSuresi -56)

"Andolsun, size kendi içinizden öyle bir Peygamber gelmistir ki, sizin sikintiya düsmeniz ona çok agir gelir. O size çok düskün, müminlere karsi da çok sefkatli ve merhametlidir. "(Tevbe Suresi -128)

erkeklerin ağlama sebepleri

''vazgeçmek zorunda kalmaları''

kadınlar kadar olmasada erkekleride ağlatır..

(bkz: insan olan anlar)
(bkz: insan olan ağlar)

sözlük yazarlarının hayalleri

küçücük bi köyde yaşamak isterdim;
evler küçük, arabalar küçük, insanların egoları küçük...
Tertemiz...

anne

saçlarıma yağan karlar erimiyor artık...
kır oluyor,
ağarıyor,
çoğalıyor,
kor oluyor;
yakıyor...
benden vazgeçmiyor anne..!

gecenin şiiri

Anladım ki ayrılığa yazılanlar yalan değil, eksikmiş.
Her ayrılık kendine kış kıyametmiş.
Birinin gerçeği, bilmeyene masalmış.
En çok en yakınındakinin uzaklığı acıtırmış.
Hayat kendine tahammül edebilmeyi öğrenmekmiş.
Ve şairin dediği gibi,hayat yarımlarla tanışmak, o yarımlara alışmakmış.
Gecenin yarısı, bir kitabın orta yerinden başlamak gibiydi;
Seninle birlikte olmak...
"Başını anlamadan sona yaklaşmak...
Sonunu okuyamadan uyuyakalmak"...
Ve uyandığında kaldığın sayfayı karıştırmak"...
"işte böyle birşeydi seni yaşamak,
Yarım yamalak"...

damlalarin damlasi

Sustum..
Düşündüm..
Durgunlaştım...
En çok ''Hüzün''dü adım.
Ama;
Elhamdülillah hiç Yalnız kalmadım...
Yöneldim sesimiz işiten'e (c.c) ve bir Ayet düştü dilime;

Bismillahirrahmanirrahim

''Ben kederimi ve hüznümü yalnızca (Allah c.c)'a arz ederim...

(Yusuf/86)

sözlük yazarlarının cevabını merak ettiği sorular

neden ben ?
!

mevlana

SARıLMAYI bilir misin? SAHIPLENMEYI ?
Sahiplendiğinde SADıK kalmayı,
Sen bilir misin AŞıK olmayı, SADAKATi, kör olmayı, tek olmayı ?
Bölünebilir misin ikilere üçlere gerekirse binlere ?
Yapabilir misin ?
gerçekten sevebilirmisin ?
Sevmenin ''Denemesi " olmaz unutma.
Ya çok SEVERSIN bir kere ,
ya da
hic SEVMEZSIN kalırsın kendi kendine..

sözlük yazarlarının yaşam felsefeleri

''eğer rabbim seni * bana yazmışsa benden kaçışın yok;

lakin kader seni benden almışsa ağlamaya lüzum yok''...

yoruldum

Evet..
Biraz değiştim,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar...
Değiştim,
Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum,
Bir yanım kendimi kolluyor bir yanım seni
Ben benimle savaşıyorum,
Seninle değil!
Sonucu kılıcı kuşananından belli olan bir savaşın
Ne kazanabileni ne de kaybedeniyim,
Sorun değil!

Elbet alışırım,
Biraz alıştım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Alıştım,
Varlığını istemediğim tüm eksik yanlarıma,
Ve çokluğunu da yokluğunu da istemediğim bu iki arada bir derede duyguya alışıyorum,
Bir yanım bırak diyor bir yanım ama,
Kesin değil!

Henüz tanıştım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Tanıdığımı sandığım bana daha da yakınım artık,
Duvarlara anlatırken öğrendiklerim kendi hakkımda,
Ve aynalara ağlarken gördüklerim kendi tarafımda,
Bir yanım memnun oldum diyor, bir yanım tanıyamadım daha,
Samimi değil!

Bir hayli kırıldım,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Canıma batan her halin felç gibi indi bedenime,
Gözlerimden tut da ciğerime kadar kırgınım!
Aslında ne sana, ne olanlara...;
Kendime kırgınım...
Maziye hiç değil, an'a kırgınım.
Anlatamadığım, anlayamadığım masalların bana yaptıklarına,
Dinlediğim şarkılarda bana seni anlatan şarkıcılara,
Beni anlamadığın kelimelerin bana her şeyi anlatıyor gibi geliyor oluşlarına...
Bir hayli kırgınım...
Beni ben kırdım oysa,
iyi değil!

Galiba yoruldum,
Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar,
Kendime kalbimi kanıtlamaktan,
Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan,
Ve dahası kocaman bir boşlukta tek başına koşmaktan yoruldum.

sevgiliden ayrıldıktan sonra yapılanlar

bünyede alışkanlık haline gelmişse bu; yani ''sevgiliden ayrılmak'' deyince +aman yenisi gelir.. diyilebiliyorsa sözüm yok...

ama gerçek anlamda sevgiliden ayrılmışsanız durmayın!
hüzünlenin!
ağlayın!
bağırın!
çağırın!
kendinizi kaybedin!

lakin gerçekse; boşluğunu dolduramayacak başka hiç bişer şey yoktur çünkü...

ilk buluşmadan sonra yapılmaması gerekenler

saçma sapan hayallere kapılmayın hemen ilk buluşmadan ve eğer niyetiniz varsa ikinci bulaşma tarihini çok geçe bırakmayın...

bir damla gözyaşı

uğrunda akıtılan her mesele , yürekte oluşan zelzelenin usulca dışarı yansımasıdır...

akar gider...
ama ardı sıra alıp götürmez acıyı, hüznü...

bazen rahatlatır;
sanki o gözyaşı içindeki ateşini söndürür;
ama çoğu acıtır;
çünkü ne gideni geri getirir, ne de *** unutturur...

ben bu yazıyı sana yazdım

***SEN iÇiMDE HEP BiR UHTE OLARAK KALACAKSIN...

ney sesinin hikayesi

birgün, peygamber efendimiz (s.a.v) hz. ali'ye bir sır verir... öyle derin bir sırdır ki bu, kor gibi yüreğine çöker hz. ali'nin. ama ondan da kötüsü bu sırrı kimseyle paylaşamaz. Öyle büyük ve derin bir sırdır ki; yüreği daha fazla taşıyamaz bunu. hz. ali bu sırra tahammül edemeyerek nihayet içi boş bir kuyuya varıp sırrını ona söylemek mecburiyetinde kalır. nefesi yettiğince kuyunun içine ''huuuu'' diye haykırır. kuyu bu sırra dayanamayıp , su çıkarmaya başlar...
sular taşar...
kuyunun etrafında sazlıklar fışkırır..
derken.. günün birinde aşığın biri bu sazlıktan bir kamış koparır... ona şekil verir.. ve aşkla üfler...
kamıştan yani ney'den ''huuuu'' diye bir ses çıkar... ses... hz. ali'nin sırrıdır. ney sesini duyan hz. peygamber ' ya ali niçin sırrımı ifşa ettin?' diye sorar. hz. ali'de ya resulallah, halktan hiç kimseye ağzımı açmadım' cevabını verir. resulallah ' ya bu dır nedir, o sır değil mi?' buyurur. hz. ali dinler, görür ki o sırdır. hemen özür dileyip ' ya resulallah daha fazla tahammül edemediğim için kırda boş bir kuyuya söylemiştim' der. bunun üzerine allah resulü; 'işte bu ney bu sırları kıyamete kadar söyle.' buyurur..

işte böyle...
bu sırrıda sadece aşıklar anlar...
sadece aşıklar...
(aşkın gözyaşları2 / sinan yağmur)

***ney'in sesini duyan her kimse muhakkak hüzünlenir...
muhakkak hüzünlenir...

gitmek istenen şehirler

(bkz: KOCAELi),
VE
(bkz: VAN).