bugün
- bik bik'in balona binmesi16
- icardi190517
- icardi1905 silik olsun kampanyası28
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- futbolcu ismiyle nick almak9
- yol bitimindeki kuytu mekan8
- anın görüntüsü20
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı16
- kanınıza rengini verir misiniz16
- abır nerede sorunsalı8
- arkadaşlar biri var23
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- erkeğe ne hediye alınır32
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri14
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- nickli başlık açanlar çaylak yapılacaktır8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması12
- uzağı göremeyen insan18
- türkiyede çok abartılan arabalar15
- alınan en güzel iltifat8
- vatandaşlık farkı alan otel10
- bir sözlük kızı ile yakınlaşmak19
- evlilik9
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım28
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi12
- ideal duş alma sıklığı12
- integralin müfredettan kaldırılması15
- patiswiss9
- artificialintelligence11
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı16
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı51
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz14
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olsun19
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- istanbul suriyenin başkentidir12
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- cumaya gidenlerin çok azalması13
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım13
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş13
- aristoteles'in orta yolu10
entry'ler (889)
Kimse kimseyi sevmek zorunda değil ama keşke sözlüğün de sonu gelmeseymiş.
Biraz üzerine düşünüldüğünde Nefes alıp ümit etmek ten geriye yalnızca nefes almak kaldığını görerek bizleri üzen cümledir .
Doğuştan gelen tek bir yanılgı vardır. O da mutlu olmak için burada olduğumuzu sandığımızdır.
Yukarıdaki sözüyle bence en büyük derdimizi yüzümüze şamar gibi vurmuş yazardır.
Yukarıdaki sözüyle bence en büyük derdimizi yüzümüze şamar gibi vurmuş yazardır.
Gerek orjinal aerosmith Versiyonu gerekse ronnie james dio Coverı yani her türlüsünü sevsem de bence morgan james isimli şarkıcının postmodern jukebox Taki şu performansıyla artık kusursuzluğa ulaşmış efsane şarkıdır.
https://youtu.be/Yq4KA0mUnC8.
“Lived and learned” kesinlikle öyle.
https://youtu.be/Yq4KA0mUnC8.
“Lived and learned” kesinlikle öyle.
ilahi komedyada cehennemin girişinde yazan sözdür ve Anlamı “Tüm umutlarınızı bırakın siz içeri girenler”dir. Ayrıca, viktor hugo’nun notre dame de paris Kitabında Yalnızca lasciate ogni sperenza kısmı geçer . Tüm umutlarınızı bırakın ya da siz hala ümit etmeyi bırakmadınız mı ? Anlamıyla verilir. Sahi niye bırakmadık mal mıyız biz ?
Son bir kaç yıldır ya makineyle sıfır numara yada jiletle yaparım. Modelle filan uğraşmayınca kolay ve hızlı oluyor.
Skrillex şarkısıyla milletin tarlasını yaktığımız bölüm oyun tarihinin en kral bölümüdür.
Ebru Şancı ne zaman kanaat önderi oldu amk dedirtir.
Liyakata uygun değildir. Ahbap çavuş ilişkisidir.
Erkekleri itici veya çekici yapan detaylar diye bir şey yoktur. Ama ilginçtir, Hatun milleti hoşuna gitmeyen adamların her türlü özelliğini bu başlıkla sıralar. Aynı özellikler hoşuna giden bir erkekte olduğunda ise yine aynı maddeleri erkekleri çekici yapan detaylar başlığında sıralar. Anlaması pek mümkün görünmeyen bu çelişkiyi idrak etmeye çalışırken ömrü geçer erkek milletinin.
Ancak ve ancak hiç ölümle yüzleşmemiş birinin kuracağı bir cümledir bu. Ayrıca;
Raskolnikov yürürken... "Nerede okumuştum, hani bir idam mahkumu ölümünden biraz önce şöyle söylemiş ya da düşünmüştü: Yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek bir fırtınayla sarılmış durumda yaşamak zorunda olsam ve bütün ömrümce, bin yıl boyunca, hatta sonsuza kadar o bir karış toprakta durmam da gerekse o şekilde yaşamak, şu anda bir yarım saat içinde ölecek olmaktan çok daha iyidir. Yeterki yaşasındı, sırf yaşasın! Nasıl olursa olsun, ama yeter ki yaşasın!
Dostoyevski - suç ve ceza
Raskolnikov yürürken... "Nerede okumuştum, hani bir idam mahkumu ölümünden biraz önce şöyle söylemiş ya da düşünmüştü: Yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek bir fırtınayla sarılmış durumda yaşamak zorunda olsam ve bütün ömrümce, bin yıl boyunca, hatta sonsuza kadar o bir karış toprakta durmam da gerekse o şekilde yaşamak, şu anda bir yarım saat içinde ölecek olmaktan çok daha iyidir. Yeterki yaşasındı, sırf yaşasın! Nasıl olursa olsun, ama yeter ki yaşasın!
Dostoyevski - suç ve ceza
ikisini de tavsiye etmiyorum. Bir kez içince insanın çok hoşuna gidiyor. Habire habire icesi geliyor.
Aşırı miktarda empatidir.
Doğa acımasız filan değil sadece çok nettir. islanırsan ya da rüzgar yersen üşürsün. Kayalar serttir üzerine düşersen kemiklerini kırar. Senden güçlü bir yırtıcıya yakalanırsan yem olursun. Yani doğada iki kere iki hep dört eder. Bizim sosyal iliskilerimizde olduğu gibi aynı anda birden fazla doğru yada yanlış olmaz. Kurallara uyarsan canın yanmaz. oysa biz öyle miyiz.
Sad-i Şirazi demiş;
Bir gece sevdiğim içeri girdi.Yerimden öyle bir fırlamışım ki elbisemin eteği odayı aydınlatan mumu söndürdü. Güzelliği ile karanlığı dağıtan sevgilim sordu;
Ben gelince neden ışığı söndürdün?..
Dedim ki; Güneş doğdu zannettim...
Bir gece sevdiğim içeri girdi.Yerimden öyle bir fırlamışım ki elbisemin eteği odayı aydınlatan mumu söndürdü. Güzelliği ile karanlığı dağıtan sevgilim sordu;
Ben gelince neden ışığı söndürdün?..
Dedim ki; Güneş doğdu zannettim...
Depresyon denilen şey grip gibi kısa süren bir şey değil. Yıllarca çürüyen bir duvarın yavaşça üzerinize devrilmesi gibi metaforlayabiliriz bunu. Ama o enkazın altından çıkması devrilmesinden daha uzun süren bir şey. Önce o ağırlığın altında da yaşayabileceğimizi düşünürüz, sonra baskı artar nefes alışımız zorlaşır. Yok bu böyle olmaz deriz. Tabi hepimiz tipik birer Ortadoğulu olduğumuzdan bizi içinde bulunduğumuz durumdan kurtaracak bir mucize yada bir kurtarıcı bekleriz. Bir el alsın elimi, bir bilge ki ben yapsın beni deriz. Tabi, beyhudedir tüm bunlar ne o muzice gerçekleşir ne de o beklenen bilge tutar elimizi. Kendimiz çıkarız yine o enkazın altından. Yavaş yavaş, önce molozları atarız üstümüzden, sonra tozları çırparız. Ayağa kalkarız dönüp arkaya bakar düşünürüz ben burada ne kadar yattım. Neden bu kadar uzun sürdü kalkmam deriz. Bir daha böyle bir duruma kendimi sokmayacağım diye söz veririz kendimize. Ayrıca, dibin de dibi vardır. Kimine göre enkaz olan diğerine göre bir kurtuluş, bir idealdir. Basit bir şükür anlayışı ile karıştırılabilir kavram tabi bu ama öyle değil. Herkes kendi gücünün yetmediği yerde düşer. Neyse çok uzattım güzel başlayıp kötü bitirmek gibi bir huyum olduğundan, özetle herkesin bir popisi vardır diyorum.
Kendim için bir mucize yaratırdım.
Çünkü, buna gerçekten çok ihtiyacım var.
Çünkü, buna gerçekten çok ihtiyacım var.
insan her yere kendi düşünceleri, sorunları, zevkleri ile beraber gidiyor. Nereye giderse gitsin yine kendisi oluyor. Eski yaşadığı yerde nasıl yaşıyorsa yeni yerinde de aynı yaşantıyı hemencecik kuruyor. Mutsuzsa yine mutsuz, neseliyse yine neşeli sadece biraz zaman alıyor. Kafa degismedikten sonra aynı kişinin farklı mekandaki versiyonu oluyor.