bugün

entry'ler (887)

allah

belli bir dine mensup insanlara göre gücü sınırlı bir varlık.

sözlükte yazar olan herkesin bildiği için müslümanlıktan örnek verecek olursak;

allah'ın insanlarla dalga geçmeye gücü yoktur. eğer "iyilikleri kötülüklerinden ağır basanları cennetle ödüllendireceğim" demişse mutlaka ödüllendirmek zorundadır. allah dediğin ciddi olur biraz ama değil mi, öyle şaka felan yapamaz.

allah'ın sözünde durmamaya gücü yoktur. madem bize cennet dedi o zaman koyacak bizi cennete. sözünde durmayan allah mı olurmuş yav.

her ne kadar espiri gibi gelse de müslüman insanlara baktığınızda ki buna kendiniz dahil, böyle bir sınırlama getirdiğinizi göreceksiniz.

ya allah aslında sözünde durmayan, zalim bir varlıksa?

yine de inanmaya devam edecek misin?

ya inanan inanmayan herkesi yakacaksa?

hiçbir inanan bu ihtimali kabul etmez, çünkü allah bunu yapamaz, söz vermişse sözünde durur, allah'lık ciddi bir meslektir herhangi bir dine mensup insanlara göre.

diliyle "allah sonsuz güç sahibidir" derken inandığı halde yanmayı da konduramaz kendisine ve allah'a bir sınır koyar. halbuki secde etmek kayıtsız şartsız teslim olmak demektir.

insan ancak bunu başarabildiğinde allah'a inanmış olur.

ancak secde ederse de tüm uğraşlarının bir çırpıda çöpe gitme ihtimali kuvvetlenir.

o zaman secde etmenin bir anlamı kalmaz, madem edenle etmeyenin bir farkı olmayacak nedendir tüm çaba.

buna bir cevap bulmaktansa allah'ın gücüne bir sınır koymak daha kolay gelmiştir insana.

mevcut allah insanın yarattığı allah'tır.

ve insan öyle garip bir varlıktır ki kendi yarattığına "sonsuz güç sahibi" olduğu için taparmış, ölesiye korkarmış, her şeyden çok severmiş gibi yapar.

not: gerçek allah'ı tenzih ederim ...

en güçlü iktidar partisi

hiç şüphesiz ki akp'dir.

nedenlerine gelince;

istiklal mahkemelerinden bu yana yargı hiç bu kadar iktidar uşağı olmamıştır. günümüzde en fanatik akplinin bile hukuka dair bir inancı yoktur. cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun alenen üzeri örtülmüş olmasına rağmen en küçük bir tepki yok, malum kesim dışında.
hukuk halk için hak arama mecrası değil, muhalifleri susturmak için adeta cadı arayan avcı konseyine dönmüştür.

rüşvet ve yolsuzluk artık alenen yapılmakta ve ortaya çıkan ses kayıtları başka bir ülkede olsa ülke nüfusunu değiştirebilecek çapta olmasına rağmen gayet normal karşılanmaktadır.

medya halkın haber alma mecrası olmaktan çıkmış, halka bazı yalanları yutturmak için kullanılan bir paçavraya dönmüştür. ortalık medyaya baskı ve sansür kayıtları dolu olmasına rağmen yaprak kımıldamamaktadır.

yapılan tüm merkezi sınavlarda skandallar yaşanmakta, yetmezmiş gibi her defasında ortaya çıkmakta ama yine umursanmamaktadır.

devlet memurluğu artık her vatandaşın hakkı olmaktan çıkarılıp akpye oy verenin hakkı haline getirilmiştir.

ihaleler kimsenin haberi olmadan hısım akrabaya verilmekte, hısım akraba dışında hiçbir şirket devlet adına çivi çakamamaktadır.

insanların anayasal hakkı olan protesto, gösteri ve yürüyüş hakları elinden alınmış, bu hakkını kullanmak isteyenler kameralar önünde öldürülmektedir.

devletin neredeyse bütün kuruluşları özelleştirme adı altında eşe dosta peşkeş çekilmiştir.

türk tarihinde ilk defa ki padişahlar bile bu kadarına cüret edememiştir, insanlara kiminle nerede sevişip kaç çocuk yapacağı dayatılmıştır.

ve daha birçok olay ...

özetle;

iş artık hırsızlık, rüşvet, yalan, diktatörlük, vurgun ... gibi ahlaksızlıkları geçmiş insan haysiyetiyle oynamaya dönmüştür.

günümüzde insanlar artık sadece ve sadece muhalefet ettikleri için, hakkını savunduğu için gözgöre göre öldürülmekte, acı dolu ailelerine inat katillerine ödül verilmekte, anaların-babaların, kardeşlerin haysiyetleriyle oynanmaktadır.

günümüzde insanlar sadece ve sadece hırsıza hırsız dediği için gözaltına alınıp, ahlaksızca işkence görmektedir.

ülkenin en büyük kentinin valisi insanlarla dalga geçercesine beyanatlar verip pis pis sırıtabilmektedir.

vali görünümlü bir yaratık dilediği gibi vatandaşa küfredebilmektedir.

vesaire vesaire ...

tüm bu yapılanlar ise kendisine dindar diyen ahlaksız bir kesim tarafından alkışlanmakta, destek verilmektedir.

sanki inandıkları dinin yaratıcısı kendilerine zulme karşı çıkın dememişte şakşaklayın demişcesine,

sanki inandıkları dinin yaratıcısı "bir insanı öldüren bütün bir insanlığı öldürmüş gibidir" dememişte iktidara muhaliflerin öldürülmesine sevinin demişcesine,

sanki inandıkları dinin yaratıcısı "hırsızlık günahtır" dememişte, sizden çalanı destekleyin ki daha çok çalabilsin demişcesine,

sanki inandıkları dinin yaratıcısı "kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur, üstünlük yalnızca takvadadır" dememişte, benden sonra tayyip gelir demişcesine,

sanki inandıkları dinin yaratıcısı " sana zekattan sorarlar, artanı de" dememişte, madem iktidarsınız kesenizi doldurun, kekolar da size sahip çıksın demişcesine,

sanki inandıkları dinin yaratıcısı "yalan söylemeyin" dememişte, günde 5 vakit kendini yalanlayan tayyipe biat edin demişcesine,

sanki inandıkları dinin yaratıcısı "sizi, bana kulluk edesiniz diye yarattım" dememişte, torpil bulup devlete kapağı atasınız diye yarattım demişcesine,

sanki inandıkları dinin yaratıcısı "hiç düşünmez misiniz" dememişte, düşünürseniz, sorgularsanız insan değilsiniz, atarım cehenneme demişcesine,

sanki inandıkları dinin yaratıcısı;

zulmü alkışlamayan bizden değildir,

hırsızlık yapmayan bizden değildir,

hak yemeyen bizden değildir,

düşünen, sorgulayan bizden değildir,

haklıya haklı diyen bizden değildir,

menfaati için haysiyetini satmayan bizden değildir,

rüşvet alıp vermeyen bizden değildir,

adaletli davranan bizden değildir,

sizin gibi düşünmeyeni dövmeyen ya da öldürmeyen bizden değildir,

demişcesine ...

hem bu zulmü yapanlar hem de kayıtsız şartsız destek verenler kendilerine müslüman derken utanmıyorlar da insan derkende mi utanmazlar hiç.

ayarını bozduğun kantar günü gelir seni de tartar ...

kendine müslüman diyen insanlar keşke tayyipten, devletten, mahalle baskısından, gelecek kaygısından korkutuğunun yarısı kadar allah'tan korkabilse ...

internette sansur donemi

hiç başlamayacak dönem.

gezi direnişinde açık seçik görülmüştür ki sanal ak tim yetersiz ve yeteneksizdir. basit bir foto montajı bile yapamıyorlar. bu nedenle aslında gezi direnişçileri için çıkarılan yasa en çok da ak tim ve destekçilerini vuracak. biz her halükarda bir arka bahçe buluruz da foto montaj yapmaktan aciz kesim ne yapar, onu bilemedim.

bu demek değildir ki karşı çıkmayalım, yine karşı çıkacaz elbette ancak felaket bir durum da yok ortada.

30 mart seçimleri

mevcut iktidarı yıkmasa bile en azından sallayacak seçim.

aday, vasıf, tecrübe, dürüstlük, iş bilirlik gibi kriterlerden ziyade stratejik oy kullanımı çoğunlukta olacaktır, haklı olarak.

deniz baykalı fethullah götürdü

"türkiye'de mi yoksa amerika'da mı götürmüştür" sorusunun zihinlerde canlandığı beyanat.

amerika'da götürdüyse sorun yok da türkiye'de götürdüyse durum vahim.

muhafazakar yapımıza ters çünkü ...

karma eğitime son verilsin

ilk insanın bir erkek olduğuna ve kadının o'nun kaburga kemiğinden yaratıldığına, insan denen canlı türünün bu iki insan ve birbirleriyle sevişen çocuklarından türediğine inanılan bir toplumda makul görülmesi gereken istek.

çünkü; toplumun çoğunluğunu oluşturan bu kişilere göre insanoğlu ensest ilişkiyle çoğalmaya başlamıştır ve bunu yaptıran da hem ilk insan hem de ilk eygamber olan adem'dir. dolayısıyla ensest ilişki bir peygamber emridir ve peygamberin yolundan gitmek, o'nun emirlerini yerine getirmek her müslüman için farzdır. kaldı ki islamı temsil eden en yüce kurum olan diyanet işleri'nde görevli bir imam da 2 gün önce bunu doğrular nitelikle bir eyleme imza atmıştır.

http://haber.gazetevatan....cavuz-etti/585662/7/yasam

hal böyle olunca allah'ın yolundan giden ve ikinci bir peygamber gibi olan, dokunmanın bile ibadet sayıldığı hz. recep efendimizin tüm erkeklerin kendi bacısını sikmesi için çalışmalar yapması gayet doğal.

bunun için karma eğitime son verilmesi şart. ailenin dışında karşı cins görmemek gerekiyor.

koskoca ilk insan, koskoca ilk peygamber yanlış biliyor, yanlış yapıyor olacak değil ya ...

onun çocukları birbiri ile seviştiyse bugünkü çocuklar da kendi kız kardeşleri ile sevişmeli.

çünkü akrabalık bağı olmayan kız ve erkeklerin birbirleriyle sevişmeleri muhafazakar demokrat yapıya ters. bunun için muhakkak kızlı erkekli kalınan öğrenci evleri basılmalı, karma eğitime son verilmelidir.

hatta bir sonraki adımda kız ve erkeklerin gittikleri sosyal alanlar da ayrılmalı, caddelerin ortasında perde çekilip kız ve erkekler ayrı ayrı kaldırımlarda yürütülmeli.

hz. adem babamızın yolundan gidilebilmesi için bu şart ve kimse kusura bakmasın toplumun çoğunluğu bu görüşte.

biz kendi bacısını sikmeyi insanlık dışı bulan azınlık ise saygı duymak zorundayız bacısını sikmek isteyen çoğunluğa. ne de olsa sandıktan çıkan onlar.

not: ben bunları yazarken, eminim bilal sümeyye'ye 2. postayı atıyordur.

ayrıca merak etmiyor değilim; kadınlı erkekli yapılan ve kapısını ne polisin ne de ordunun açabildiği bakanlar kurulu toplantılarında neler oluyor. muhafazakar demokrat çoğunluğa göre olanlar belli aslında, akraba olmayan kadın ve erkekler birarada ise orada kesin fuhuş vardır.

acaba suat kılıç'ın yediği tokatın sebebi de "sıra" meselesi mi?

inönü üniversitesi

öğrenci sayısının 20'de biri kapasiteye sahip kafeteryalardan en büyüğünü kapatıp öğretim görevlisi yemekhanesi yapmak, öğrenci ve öğretim görevlilerinin kimliklerini alıp yerine 20 TL karşılığı banka kartı vermek gibi süper salaklıklara Merkez kütüphanesindeki kitapların bir bölümünü ilahiyat fakültesine taşıyarak bir yenisini ekleyen üniversite.

badem bıyıklı rektörünün 4 yılda yaptığı en önemli icraatler de bunlardır zaten.

Koca kampüsün ortasındaki kütüphaneden kitapları alıp kampüsün bir ucundaki ilahiyata kitap taşımak için nasıl bir gerizekalı olmak lazım henüz çözemedim. kaldı ki kendileri de bu salaklığa bir kılıf bulamamış olacaklar ki resmi twitter hesabından bu konuyu sorup cevap alamadım.

2436 öğrencisi bulunan mühendislik fakültesindeki derslikler ders saati dışında kapalıdır ve kantini sadece 50 kişiliktir. Hal böyle olunca iki sınav arası çalışmak istediğinizde oturacak bir yer bulamazsınız.

geçtiğimiz yıl bir kişinin tepegözü söküp götürmesi üzerinde 2 yıldır derslikler kapalı. o tepegözü söken öğrenci de durumdan rahatsız olmuş olacak ki 35 gün sonra tepegözü geri getirip bırakmıştı dersliğin önüne. ama her ne hikmetse 2436 öğrencinin tamamına hırsız muamelesi yapılmaya ve derslikler kapalı tutulmaya devam ediyor.

badem bıyığından başka hiçbir vasfı olmayan, 4 yılda sadece 1 defa gördüğüm ve onda da 2 metre yanımda öğrencilere otobüs sefer sayısını arttıracağı sözünü veren ( sanki kendisi rektör değil de motaş genel müdürü) bir rektör bozuntusundan üniversitenin kalitesini arttıracak hamleler beklemek de yanlış.

kampüsü sanıldığından daha büyüktür ayrıca. üniversitenin arka kısmında bulunan dağın eteklerinde yazılı olan inönü üniversitesi yazısı kampüs sınırları içerisindedir ve o yazının hemen dibinde 20 metrelik bir kısım patlatma ile düzeltilmiştir. uygulamalı jeoloji derslerinde en az bir defa oraya gidilir, fay hattı , 25 km ileriden taşınmış koca koca kaya kütleleri, denizsel canlıların fosilleri incelenir.

öğrencilerin çoğu bilmez lakin kampüsün en güzel yeridir o dağ eteği. hazır gitmişken grafit toplayıp havasız ortamda 2800 dereceye kadar ısıtarak sentetik elmas elde edebilirsiniz.

çevresel etki değerlendirmesi yönetmeliği

çevresel etki değerlendirmesi (çed) sürecinde uyulacak idari ve teknik usül ve esasları düzenleyen (madde 1) yönetmelik.

sonuncusu 03.10.2013 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

çed'e tabi olan 3. köprü yönetmeliğe eklenen"29.05.2013 tarihinden önce faaliyetine başlanan otoyolları ve büyük projeler dahil değildir" cümlesiyle çed kapsamından çıkarılmıştır.

esasen çed yönetmeliği sadece bu nedenle değiştirilmiştir. çünkü en önemli değişiklik budur.

sadece bu madde eklense kıçı kırık 3-5 eleştiri gelecekti belki ama o kadar tahammülsüzler ki eleştiriye sırf bu yüzden yönetmelik değiştirildi, aslında değiştirilmedi, değiştirilmiş görünmesi için lüzumsuz birkaç şey eklendi, lüzümsuz birkaç rakam değiştirildi.

sperm

ilginç bir biyolojik tür.

Kabaca;

bir insanın meydana gelebilmesi için spermin içine gireceği yumurtanın koruyucu tabakasını geçip kabuğu delmesi ve girmeden önce kuyruk kısmını atması gerekir.

Yaptığım ilmi araştırmalar neticesinde 3 ihtimal olduğunu gördüm ki bunlar;

1- Sperm kuyruğunu bırakarak baş kısmını yumurtaya sokar ve insan dediğimiz canlı oluşur.

2- Sperm kuyruğuyla beraber yumurtaya girer ve Adana Valisi dediğimiz canlı oluşur.

3- Sperm kuyruğunu yumurtaya sokar, baş kısmı dışarıda kalır ve başbakan dediğimiz canlı oluşur.

2. ve 3. durumların tarihte sadece birer örneğinin bulunduğunu da hatırlatmak isterim.

sözlük yazarlarından aforizmalar

sana aklı veren allah, varlığını o verdiği akla inandıramıyorsa, korkmana, çekinmene, tapınmana gerek yok. olmasın zaten öyle allah.

az önce the psykolog'a yazmıştım, biraz iddialı bir cümle olsa da fena da değil.

üniversitemde suriyeli istemiyorum

kendi ülkelerindeki rejimi beğenmedikleri ve demokrasinin tek yolu olan sandıktan çıkamadıkları için teröre başvuran orospu çocukları ve orospu çocuğu destekçilerininden, ülke genelinde yükselen nefret duygusunun sonuçlarından birisidir.

başlığın "üniversitemde suriyeli terörist istemiyorum" olması gerekliydi.

pkk terör örgütü ile masaya oturan, terörist başını muhatap alan ve dediklerini harfiyen uygulamaktan çekinmeyen bir hükümetten de beklenen suriyeli teröristleri 2 fotoğrafla vatandaş yapması, bir dilekçeyle üniversiteli yapması.

üniversiteler biraz hareketlenince, baş edemeyecekleri gezi ve odtü'de belliyken bu hareketin tek anlamı bu terörist orospu çocuklarını üniversitelere yerleştirerek kontrol altında tutma isteğidir.

yarın en ufak olayda bu teröristlerin ellerinde keleşlerle türklere ateş açtığını görmek hiç mi hiç şaşırtmaz.

dilekçeyle üniversite kampanyasının en önemli amacı bu ülkedeki varlıklarını hükümete borçlu olan, bu uğurda hükümetin sözünden çıkmayan ve hükümet giderse kendilerinin de sike sike gideceğini bilip hükümetin paralı askerliğini yapan bu teröristler aracılığıyla üniversiteleri kontrol altına almak.

şimdilik komplo teorisi gibi gelse de gezi olaylarında 200 suriyeli teröriste polis kıyafeti giydirip sokağa salan bir hükümetten daha fazlası beklenemez.

o yüzden aklı başında hiçbir üniversite öğrencisi suriyeli terörist istemez üniversitesinde.

sınavla bile gelmesinler.

çünkü bir sınav yapılırsa bu sınavda her türlü pisliğin döneceğini, soruların verileceğini, yine de cevaplayan olmazsa puanlarının yükseltileceğini vs. sokaktaki köpekler bile biliyor artık.

alenen mod medyan skandalına imza atan, yetmeyip pişkin pişkin olayı sindirenlerden bahsediyoruz.

o yüzden sınavla bile olsa üniversitemizde terörist istemiyoruz, istemeyeceğiz.

18 ekim 2013 odtü orman katliamı

arkasında faiz ve vaiz lobisinin desteğiyle %50 oy almış, 10 yılda memlekette her alanda kadrolaşmış, kolluk kuvveti emrinde, yargı emrinde, sürü emrinde bir iktidarın götü yemediği için bir bayram gününün gece yarısında gizlice giriştiği katliamdır.

arkanda küresel güçler olacak,

arkanda cemaat denen milyonluk sürü olacak,

polis emrinde olacak,

asker emrinde olacak,

yargı emrinde olacak,

medya emrinde olacak,

emrin altına alamadığın kesimin yarısını çıkardığın yasalarla, yetiştirdiğin tetikçi hakim ve savcılarla sindirmiş olacaksın,

ülke rejimi adı konulmamış ancak fiilen diktatörlük olacak,

bütün bunlara rağmen göt korkusundan bir bayram gününde, hırsız gibi gece yarısı çitleri kırarak gireceksin.

tarihte buna benzer kepazeliklerin sayısı iki elin parmak sayısını geçmez.

koltuk sallanıyor efendi.

sen bu güçle yol yapmak için bile bayramı bekleyeceksin, yetmedi gece yarısı gideceksin ...

parkı yıkacam diyeceksin, "biz kararımızı verdik" diyeceksin, bu uğurda 6 kişiyi öldürteceksin, aylarca milleti gazlatacaksın, kurşunlatacaksın, joplatacaksın, gözaltına alacaksın, tutuklayacaksın ama o parkı dürüp götüne sokacaklar da yine de yıktırmayacaklar.

o parkı götüne sokan millet o yolu da sokmasını bilir.

unutulmasın ki bu millet padişah boğazlamış bir millet.

bir yolu mu diktatörün götüne sokamayacak ...

cahil profesor

ısrarla kuran'a ayet sokmaya çalışıp, sokmaya çalıştığı ayetlerin bilime aykırı olduğunu ve dolayısıyla kuran'ın insan sözü olduğunu iddia eden yazar.

kamer suresinde ayın ortadan ikiye bölündüğünün yazılı olduğunu iddia ediyor.

bakalım kamer suresine hemen var mı böyle bir iddia;

eğer varsa cehaletimi kabul edip kendisinden özür dilemekten ve evimdeki kuran'ı söz verdiğim gibi yırtmaktan gocunmam.

kamer suresi;

1 - Kıyamet saati yaklaştı, Ay yarıldı.

2 - Bir mucize görseler hemen yüz çevirirler ve "süregelen bir büyüdür" derler.

3 - Yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Halbuki her iş yerini bulacaktır.

4 - Andolsun ki onlara (kötülükten) vazgeçirecek nice önemli haberler gelmiştir.

5 - Bunlar üstün bir hikmettir fakat uyarılar fayda vermiyor.

6 - Sen de onlardan yüz çevir ki, o gün çağırıcı, görülmedik müthiş bir şeye çağırır.

7 - Gözleri düşkün düşkün (zelil ve hakir) kabirlerinden çıkarlar, sanki yayılan çekirgeler gibidirler.

8 - O çağırana koşarak, kâfirler: "Bu çetin bir gündür." derler.

9 - Onlardan önce Nuh'un kavmi de yalanlamıştı. Kulumuzu yalanladılar ve: "Cinlenmiştir." dediler. Ve (Nuh davetten vazgeçmeye) zorlandı.

10 - Bunun üzerine Rabbine: "Ben yenik düştüm, bana yardım et!" diyerek yalvardı.

11 - Biz de boşalan bir su ile göğün kapılarını açtık.

12 - Yeri de kaynaklar halinde fışkırttık, derken sular takdir edilmiş bir iş için birleşti.

13 - Nuh'u da tahtalardan yapılmış, çivilerle (çakılmış gemi) üzerinde taşıdık.

14 - Nankörlük edilen (kulumuz)e bir mükafat olmak üzere (gemi), gözlerimizin önünde akıp gidiyordu.

15 - Bunu bir ibret olarak bıraktık, ibret alan yok mudur?

16 - Benim azabım ve uyarılarım nasılmış (görsünler)

17 - Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

18 - Âd (kavmi) da yalanladı, azabım ve uyarılarım nasıl oldu?

19 - Biz onların üstüne, uğursuzluğu devam eden bir günde dondurucu bir rüzgar gönderdik.

20 - (O rüzgar) insanları, sökülmüş hurma kütükleri gibi yere seriyordu.

21 - Nasılmış benim azabım ve uyarım?

22 - Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

23 - Semûd da o uyarıları yalanladılar.

24 - "Bizden bir insana mı uyacağız? O takdirde biz apaçık bir sapıklık ve çılgınlık içine düşmüş oluruz." dediler.

25 - "Zikir, aramızdan ona mı bırakıldı? Hayır o, yalancı, küstahın biridir" (dediler).

26 - Yarın onlar, yalancı, küstahın kim olduğunu bilecekler.

27 - Biz onlara, kendilerini imtihan etmek için dişi deveyi göndereceğiz. Onun için sen onları gözet ve sabırlı ol.

28 - Onlara suyun aralarında paylaştırılacağını haber ver; her içene düşen miktar, hazır kılınmıştır.

29 - Bunun üzerine arkadaşlarına bağırdılar. O da (bıçağı) çekerek (deveyi) kesti.

30 - Ama azabım ve uyarılarım nasıl oldu.

31 - Biz onların üzerine tek sayha (korkunç bir ses) gönderdik; ağılcının topladığı çalı çırpı kırıntıları gibi kırılıp dökülüverdiler.

32 - Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

33 - Lût kavmi de uyarıları yalanladı.

34 - Biz de onların üzerlerine (taşlar savuran) bir fırtına gönderdik. Yalnız Lût ailesini seher vakti kurtardık,

35 - Katımızdan bir nimet olarak. Biz şükredeni böyle mükafatlandırırız.

36 - (Lût), onları bizim yakalamamıza karşı uyarmıştı. Fakat ikazlara karşı kuşku duydular,

37 - Onun konuklarından murad almaya kalkıştılar. Biz de gözlerini siliverdik. "Haydi azabımı ve uyarılarımı tadın!" (dedik).

38 - Sabah erken, onları kararlı bir azab yakaladı.

39 - "Azabımı ve uyarılarımı tadın!" (dedik).

40 - Andolsun biz Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?

41 - Şüphesiz Firavun ailesine de uyarıcı peygamberler geldi.

42 - Lakin onlar bütün âyetlerimizi yalanladılar. Biz de onları çok kuvvetli ve kudretli bir yakalayışla yakaladık. Bu kıssalardan hisseye gelince;

43 - Şimdi sizin kâfirleriniz, onlardan hayırlı mı? Yoksa kitaplarda sizin için bir beraet mi var?

44 - Yoksa "Biz birbirimize yardım eden bir topluluğuz." mu diyorlar?

45 - Her halde o topluluk bozulacak ve geriye dönüp kaçacaklardır.

46 - Bilakis kıyamet onlara vaad edilen asıl saattir. Saat cidden çok feci ve acıdır.

47 - Muhakkak ki suçlular sapıklık ve çılgınlık içindedirler.

48 - O gün yüzleri üstü ateşte sürüklenecekler, "Cehennemin dokunuşunu tadın!" (denilecek).

49 - Haberiniz olsun ki, biz her şeyi bir kadere göre yarattık.

50 - Buyruğumuz yalnız bir tekdir, göz açıp yumma gibidir.

51 - Andolsun biz, sizin benzerlerinizi hep helak ettik. Öğüt alan yok mudur?

52 - işledikleri her şey, kitaplarda mevcuttur.

53 - Küçük, büyük hepsi satır satır yazılmıştır.

54 - Takva sahipleri cennetlerde, nur içindedirler.

55 - Güçlü padişahın huzurunda doğruluk koltuklarındadırlar.

görüldüğü gibi kamer suresinde ayın yarılması hadisesi sadece ilk ayette geçer.

"Kıyamet saati yaklaştı, Ay yarıldı."

yarılma yani kelimenin orjinal haliyle "şakka" kelimesinin anlamı üzerine yapılan çalışmalar ve açıklamalar bir tarafa burada herhangi bir orta öğretim öğrencisinin de anlayacağı şekilde ayın yarılması ile kıyametin yaklaşması arasında doğrudan bir ilişki vardır.

arapça orjinal metnin latince harfleri ile yazımı şu şekildedir;

"ikterebetis sâatu ven şakkal kamer"

burada;

ikterebeti: yakınlaştı

saatu: saat (zaten belli)

kamer: ay (bulmaca çözen herkes bilir zaten)

şakka: yarılmak

ali fikri yavuz gibi dangalakların bu ayeti;

"Kıyamet yaklaştı, kamer (ay ikiye) bölündü. (Kâfirlerin, Hz. Peygamberden bir mucize istemeleri üzerine ayın ikiye bölünme hadisesi olmuştur.)"

şeklinde tercüme etmesine kanıp da kuran'la bilimin çeliştiğini iddia etmek açıkcası biraz saflık, biraz da cehalettir.

en azından merak eder insan, diğer tercümelere bakar.

4 kelimeden oluşan ve içerisinde peygamerin ismi geçmeyen bir ayetten yola çıkarak akla hayale sığmayacak şekilde "peygamber efendimiz şehadet parmağı ile ayı ortadan ikiye bölmüştür" safsatasını ortaya atanlara inanmak, hatta bazı geri zekalıların bu safsatalara inanıp ayeti çarpıtması acıdır.

burada suçun büyük kısmı, araştırmadan, sorgulamadan uzak bireyler yetiştiren eğitim siteminde, öğretim sisteminde, aile yetiştirme tarzında olsa da yine de insanların da her şeye kanmaları, meraklı olmamaları da saflıktır.

buradan yola çıkarak;

iddilarınızın kaynağının yanlış olduğunu, en azından yeni iddialar bulurken benzer hatalara düşmemeniz gerektiğini, ayrıca yeni iddialarınızı ortaya atmadan önce farklı kaynaklardan teyit etmenizi öneririm.

zaman zaman cehalet mutluluk olsa da çoğu zaman üzücüdür.

bu tartışma benim adıma da bitmiştir çünkü iddiaların bir dayanağı olmadığı gibi ısrarla dile getirmenin açıklanabilir bir tarafı yoktur.

son olarak değinmeden geçemeyeceğim bir konu da;

gılgamış destanı'ndaki göğün genişlemesi hadisesi.

burada göğün genişlediğinin söylendiğini iddia etmek ömer çelakıl'ın televizyonun ve ampulün icadının, arının ve filin kromozom sayılarının, atom bombasının atılacağı tarihin vs. kuran'da yazdığını iddia etmekle aynıdır.

hadi çok çok zorlayarak evrenin genişlediğini anladık diyelim. peki yerin genişlediği iddiası nolacak?

yerde mi sürekli genişlemektedir?

oysa kuran'da açıkca yazar, iddia edildiği gibi yoruma gerek duyulmaksızın.

evrenin genişlemesinden kastın canlı nüfusunun artması olduğunu iddia etmek için en iyi ihtimalle uyuşturucu bağımlısı olmak gerekir.

ayrıca kuran bu iddiayı ortaya attığı zaman bırakın evreni, insanoğlu henüz dünyayı tanımıyor, düz olduğunu sanıyordu.

dünyanın yuvarlak olduğu bile iddiadan 1000 yıl sonra ortaya atılmışken (ispat demiyorum bak,iddia) tutup bunun daha önceden bilindiğini iddia etmek komiktir.

ya her şeyin zıttıyla beraber yaratıldığı,

evrenin sonunun yani kıyametin bir geri dönüş yani bugün big cruch denen teori ile yaşanacağı.

hatırlatmalıyım ki big crunch 1922 yılında ortaya atılmıştır ve evrenin sonuyla ilgili 2 teoriden biridir. diğeri ise big chill.

kuran'la bilim çelişecekse işte böyle çelişir. günün birinde evrenin sonunun big crunch'la değil de big chill ile olacağı ispat edilir, o zaman deriz ki kuran yanlış bir iddia da bulunmuştur dolayısıyla hatasız olduğunu belirttiği allah'ın bir sözü olamaz ve atarız çöpe.

burada allah'a inanlar için geçerli teori big crunch'tur çünkü kuran'da böyle yazmaktadır.

açık bilgilerden bahsediyoruz burada.

öyle zorlama sözlerden değil.

yani kuran sadece evrenin genişlemesinden değil aynı zamanda sonunu getirecek teoriden de bahseder.

ha bundan bahsederken;

"Evren'in genişlemesi, kütle çekimi etkisiyle giderek yavaşlayarak, Evren'in genişleme hızı ve Evren'deki toplam kütle miktarına göre belirli bir gelecekte duracak ve daha sonra da içine çökmeye başlayarak başlangıç anındakine benzer bir tekilliğe dönecektir."

demez de;

"O gün evreni, kitabın sayfalarını katlar gibi düreriz. Ve onu yaratılışa ilk başladığımız duruma iade ederiz. Bu, üzerimizdeki bir vaattir. Elbette, gerçekleştireceğiz."

enbiya 104

der.

zorlamalarla eğip bükmeye gerek yok. onu yaratılışta ilk başladığımız duruma getiririz= big crunch

cahil profesor

kuran'da ayın ikiye bölündüğünün yazılı olduğunu iddia eden yazar.

bir üstteki entry i editleyerek cevap vermiştim ancak okumamış olması benim suçum, özür dilerim.

fakat eğer kuran'da yazılı ise ayın ortadan ikiye bölündüğü hangi surenin hangi ayeti olduğunu belirtmesi kafi.

ısrarla "ama kuran'da böyle yazıyor" deyip de sure ve ayet numarası vermemek garip.

hadislerle kuran'ı karıştırmamak lazım.

hele ki kuran'ı eleştireceksen bu ayırımı yapabilme kabiliyetine sahip olman lazım.

hadis farklıdır, kuran farklı.

cahil profesor

incil ve tevrat'ın isa ve musa peygamberlerin kitabı olduğunu, bu peygamberlerle muhammed peygamberin aralarında bir fark olmadığını kuran'ın açıkça belirttiğini öğrenmesi gereken yazar.

ayrıca tevrat ve ait olduğu yahudilik, incil ve ait olduğu hristiyanlık, kuran ve ait olduğu islam inançlarının kaynaklarının aynı olduğunu dolayısıyla alıntıların olmasının gayet doğal olduğunu da bilmesi gerek.

eğer islam son din olmasa idi, ondan sonra gelecek dinde de islamdan alıntılar olacaktı.

kökten bir değişim söz konusu değildir.

bu durum da açıkça belirtilmiştir.

hatta kuran'a yani allah'a göre; günümüz yahudi ve hristiyanları arasında doğru yolda olan ve cennete gideceği bildirilen insanlar mevcuttur.

islam inancındaki allah'ın bir vaadidir bu ve doğruluğuna şüphe yoktur inananlarca.

eğer islam, yahudilik ve hristiyanlık birbirine benzemese idi aralarında ortak noktalar olmasa idi allah'ın böyle bir vaatte bulunması da biraz mantıksızlık olurdu.

kaldı ki dünya üzerinde binlerce çeşit ibadet de söz konusu değil. belli başlı dinlerin ibadetleri arasında benzerliklerin olması gayet doğaldır çünkü kaynakları aynıdır.

ayrıca;

kuran'da "dünya güneşe 2 cm daha yakın olsa yanardık, uzak olsa donardık" yazdığını iddia etmek kıçından ayet sallamaktır.

kuran'da incil ve tevrattan alıntılar olduğunu iddia etmek ayrı bir olaydır kıçtan ayet sallamak ayrı.

zaten refere edilen entry imde kendim yazmışım benzer ibadet ve yasakların olduğunu.

eğer bir defa da anlaşılamıyorsa okunan yazı, tekrar okumak ayıp değil.

tavsiye ederim.

edit:

"ayrıca ay'ın ikiye bölünme hadisesine dair nasa'nın teyiti yok. al bakalım haydi buradan yakın. buyrun bilimsellik."

buna cevap vermeyi unutmuşum, kusuruma bakılmasın.

burada bahsedilen ayın ortadan ikiye bölünmesi hadisesi ayet değil hadistir. hadisler ise kimin kıçından türediği belli olmayan masalsı sözlerdir, genel itibariyle.

dolayısıyla kuran'da bilime aykırı bir ifade olduğu iddiasının geçerli olabilmesi için bu ifadenin kuran'da geçmesi gerekir.

kimin ne amaçla, ne zaman söylediği belli olmayan saçmalıkları alıp kuran'da yazdığını iddia etmek, kusura bakılmasın ancak yine nickin hakkını vermektir ama sadece ilk kelimesinin.

daha açık nasıl yazılır, nasıl ifade edilir bilmiyorum ancak, illa bir cevap verilecekse en azından öne sürdüğüm tek şartı karşılamalı.

yani kuran'da yazmalı.

ne dünyanın güneşten 2 cm uzak olsa donacağı, 2 cm yakın olsa yanacağı yazılıdır kuran'da ne de ayın ortadan ikiye yarıldığı.

bir sonraki "aha kuran'da yazıyor" diyeceğiniz hadis ne olacak merak ediyorum.

cahil profesor

nickinin hakkını veren yazar.

cehalet diz boyu #21653703

kuran'da yazıyormuş, güneş dünyaya 2 cm daha yakın olsa yanardık diye.

onlarca kez kuran okudum bir kez denk gelmedim böyle bir ayete.

evinde olmasına gerek bile yok, internetten bile ulaşılabilir kuran meallerine.

götünden ayet sallayacağına en azından bir google araştırması yapsa cehaletini gözler önüne sermemiş olurdu.

eğer yazıyorsa güneşin dünyaya 2 cm daha yakın olsa yanacağımızı, burada kaynak göster ben de yakayım evimde ne kadar kuran varsa.

ayrıca vasiyet edecem, kuran'ı yakarken maymuna dönüşme videomun youtube'da yayınlanmasını. bu da bonusu olsun amk.

edit: entry noya gizli bakınız verildi.

kuran ın intihal olması

intihal ve kaynak kelimesinin anlamını bilmeyen kişilerin ortaya attığı iddia.

aynı zamanda okuduğunu anlamakta da güçlük çekildiği aşikar.

intihal: bir kişinin eserinde başka kişilerin ifade, buluş veya düşüncelerini kaynak göstermeksizin kendisine aitmiş gibi kullanması

kaynak gösterme kuralları: Yararlanılan kaynakların belli bir düzen içinde belirtilmesi için farklı disiplinlerin gereksinimlerini karşılayan birçok uluslararası standart geliştirilmiştir. Bunlar arasında görünüş özellikleri açısından önemli farklılıklar vardır; ancak hepsinde temel ve ortak olan bir ilke vardır: kaynağın yazarının, başlığının, yayın bilgisinin, tarihinin ve sayfa numaralarının eksiksiz olarak belirtilmesi.

eğer bir kitapta kaynak olarak sümer mitolojisi gösteriliyorsa, o kitabın yazarı allah ise allah, insan ise insan ciddiye alınmaz.

ben kıçı kırık üniversitemde siktiri boktan deney raporlarında bile bu şekilde kaynak göstersem hem utancımdan bir daha o okula ayak basamam hem de öğretim üyeleri ıslak odunla kovalar beni.

içerisinde "nerede çokluk orada bokluk" geçen bir kitabın sonunda;

kaynak: atasözleri

diye bir saçmalık göremezsiniz. dolayısıyla bunu yazan bir yazar intihal yapmış olmaz, olamaz.

bunu iddia etmek için ya su katılmamış bir gerizekalı olmak gerekir ya da mağaradan yeni çıkmış olmak.

kaynak göstermek ile ilgili detaylı bilgi için;

http://tk.bilgi.edu.tr/?m=6

intihal nedir, kaynak nasıl gösterilir? konularından bihaber kişilerin kuran'ın intihal olduğunu iddia ettiği yetmezmiş gibi bir de kendisine verilen anlamadan, mal bulmuş mağribi gibi üzerine atlayarak cehaletle suçlaması ironik olsa gerek.

bu şuna benzer;

sordumsaricicege adlı yazar ılık, okuduğunu anlamaktan aciz, dedikoducu, çirkin, pis, ukala, fakir, tembelin tekidir.

kaynaklar;

1- mahalleli

2- uludağ sözlük anti ateist lobisi

3- okul arkadaşları

4- dedikodular

arapçayı kutsal sanan gerzek

allah kitabında "peygamberler arasında ayırım yapmayın" dediği halde kendi dinlerinin peygamberlerini diğer peygamberlerden üstün tutan okumaktan ve okuduğunu anlamaktan aciz gerzeklerce düşülen yanılgıdır.

isa peygamberin dili olan aramiceyi, musa peygamberin dili olan ibraniceyi kutsal saymaz saymadığı gibi bugün anadili ibranice olan tek topluluk olan israil'e de her fırsatta küfretmekten geri kalmaz.

bu kadar da anguttur bunlar.

allah kuran'ı arapça indirdiğine göre arapçadan başka dil bilmez mantığı güden andaval sürüsünün torunlarınca ısrarla savunulur günümüzde.

arapça kutsal bir değildir, kutsal olan kuran'ın içeriğidir.

yani ister "çoklukla övünmek sizi oyaladı" deyin

ister "elhakumut tekasur"

ister "El afan de lucro os distrae" deyin,

ister "Der Wettstreit um die Mehrung lenkt euch ab"

ister "La course aux richesses vous distrait" deyin,

ister "il rivaleggiare vi distrarrà"

ister "Rikkauksien kartuttaminen vieroittaa mielenne" deyin,

ister "The mutual rivalry for piling up diverts you"

değişmez.

çoklukla övünmeyeceksin

bu kadar basit.

günümüzde çokluğuyla övünen gerzek sürüsüne mensup koyunların işine gelmediğinden olsa gerek canhıraş bir şekilde arap sempatizanlığı yaparlar.

2002 de türkiye nin başına gönderilen peygamber

kıçımın peygamberidir ve en büyük mucizesi, kesintisiz 11 yıl bok içinde yüzebilmesidir.

kuran ın intihal olması

insanda merak uyandıran intihaldir.

tufan konusunu sümer mitinden almıştır da;

evrenin sürekli genişlediği konusu nereden alıntılanmıştır?

her şeyin bir zıttının bulunduğu konusunu nereden alıntılamıştır?

yükseklik ve basınç ilişkisi konusu nereden alıntılanmıştır?

denizlerin sınırı konusu nereden alıntılanmıştır?

güneş ve ayın yörüngeleri konusu nereden alıntılanmıştır?

geri dönüşlü gök konusu nereden alıntılanmıştır?

dağların hareket etmesi konusu nereden alıntılanmıştır?

gibi daha birçok konunun da nereden alıntılandığı açıklanırsa aklını kullanabilen müslümanlar için inançlarını sorgulama noktasında faydalı olacaktır.

allah'a ve kitabına inanan her insan için olmuş olduğundan şüphe olunmayacak bu tufan hadisesini yaşayanların veya yaşandığını duyanların böyle bir olayı eldeki imkanlar dahilinde aktarması pek bir şey değiştirmez.

tufan hadisesi olmuştur ve olayın büyüklüğü nedeniyle herkes imkan dahilinde bu olayı sonraki nesillere aktarmak için gördüğü veya duyduğu kadarını yazmıştır.

tufan hadisesinin sümer mitolojisinde olması tufan hadisesinin bir mit olduğunu göstermediği gibi aksine olmuş olma ihtimalini kuvvetlendirir.

namaz, oruç, dua gibi ibadetler, domuz eti, içki, zina gibi yasaklar da başka kaynaklardan alınmıştır.

ancak bu durum kuran'ın yanlış olduğunu ispatlamaz.

allah ezelden var olduğu için bu emir ve yasakların da daha önce bildirilmiş olması beklenen durumdur zaten.

illa kuran'ın kul sözü olduğu kanıtlanacaksa kuran'da bilimsel olaylara işaret eden ayetler bulunup incelenir, varsa bilime aykırı bir durum dile getirilir ve kuran'ın yanlış olduğuna delil gösterilir.

tufan hadisesi sümer mitolojisinde yer alıyor, domuz etinin haram olduğu yahudilikten kalma, miras bölüşümünde kadına erkekten daha az pay veriliyor hani nerede eşitlik gibi bilimsel açıdan değerlendirilemeyecek, kesinliği olmayan saçma sapan iddialarla kuran'ın allah sözü olmadığını iddia etmek salaklık bile değil artık.

kuran evren sürekli genişlemektedir diyor, varsa genişlemediğine dair bir ispatın getir çöpe atalım kuran'ı

kuran güneş ve ay belirli bir yörüngede yüzer diyor, varsa yüzmediğine dair bir ispatın getir çöpe atalım kuran'ı,

gibi.