bugün

entry'ler (127)

annenin ölmesi

Periyodik olarak inanamama krizleri geçirirsin. Hayattaki tüm amaç ve hedeflerin anlamını yitirir. Yersin içersin gülersin gezersin ama enerjin cekilmiş gibidir, yaşamdan zevk alamazsın. Hiçbir şeye şaşıramazsın, hiçbir şeye çok fazla sevinemez ve üzülemezsin. Bir şeyin olması veya olmaması arasında pek fark yoktur çünkü o şeyin bir yalandan ibaret olduğunu bilirsin. Çünkü hayattaki tek gerçeğin, ölümün acısı her daim ensendedir. Aniden aklına gelir karşında konuşuyor olduğun kişi senin o anda ne düşündüğünü ne hissettiğini bilmeden küçük dertlerini anlatır durur. Kendi derdine çare olmadığını bildiginden küçük dertlere teselliler verirsin.
Rüyanda görür uyanınca sevinçten ağlamaya başlarsın. Gece öksürürsün aklına gelir. Öksürdüğümü duysa yatağından kalkıp pekmezli süt getirirdi dersin hem öksürüp hem ağlarsın. Kendin için dikkat etmedigin günahları o hisseder ruhu rahatsiz olur diye dikkat edersin. Her zaman seni görüyor olduğunu hisseder farkli bir frekansta yaşarsin. Onun için yapamadığını başka kimseye yapasın gelmez. Tuhaf ki onun için de onca şey yapmış olmana rağmen hiçbir şey yapmamissin gibi gelir. Hicbir şeyin eskisi gibi olmayacağini bilir tam o esnada yeni bir inanamama kısır döngüsüne girersin. Yine de çok şükür dersin yeni acılardan korkarak.

sözlük yazarlarının alıp da okumadığı kitaplar

(bkz: çürümenin kitabı)

(bkz: hokus pokus)

(bkz: tol)

hala okunmayı bekliyorlar.

havalı meslekler

jazz vokalisti olmak.
bildiğin kıskanıyorum bunları. düşünsenize bunu meslek olarak yapıyorlar. tek derdi jazz olan insan havası. fresh.

insanı en çok yoran şey

kendi geleceğini çizmeye çalışırken kendinden başka herkesin isteklerini yerine getirmeye çalışmak.

diş hekimi hasta diyalogları

dolgu yaparken ilgili diş tükürükten izole edilir ve hasta uyarılır:

+ağzınızı hiç kapatmayın ve konuşmayın

-tamam doktor hanım.

istediğiniz bir şeyden vazgeçmek

bunu yapabilen insan mutlu olmaya bir adım daha yaklaşmış, özgürleşmeye başlamıştır. hep biraz daha iyisi, biraz daha ilerisini isterken hayatı ıskalıyoruz.

dus

çok çalışanın değil ortalama çalışıp iyi sallayanın başarılı olduğu sınav. çalıştıkça çeldiriciler size hitap etmeye başlıyor. halbuki o kadar ayrıntı çalışmasanız o şıkkın çeldirici olduğunu bile anlamadan basit düşünüp doğru cevaba ilerleyebilirsiniz.

enjeksiyon iğnesinin sinire denk gelmesi

ağız içerisinde yaşandıysa bu durum, hasta o bölgede şimşek çakmış gibi hisseder, yer yer zıplayabilir. hemen farkedilip çekilirse bir şey olmaz zararsızdır.

per sempre

2012 eurovision'da l amore e femmina şarkısıyla değiştirilmeseydi italya daha iyi bir sonuç alırdı. eurovision şarkısı olamayacak kadar iyi olduğunu anlayıp daha hareketli, ortalama bir şarkı gönderelim dediler herhalde.

gaziantep te bıçaklanarak öldürülen doktor

tüm yaşam enerjimi bitirmiş haberdir. yıllarca bu ülkeye hayırlı bir evlat olmak için uğraş, gençliğini, en güzel yıllarını, en verimli yıllarını buna ada. ne için? gece kafanı yastığa koyduğunda işe yarayan biri olduğunu hissetmek, vicdanın rahat olarak uyuyabilmek için.
onca emeğinin sömürülüp köle gibi çalıştırılmana rağmen hastadan duyulan bir allah razı olsun için. sonra gelsin kara cahil biri seni öldürsün. hatta hasta psikolojisi gereği bu vahşetin doğal sonuç olabileceği gibi salakça yorumlar oku. o hastanın yakınının psikolojisi bozuksa sen bunu canınla ödeyebilirsin yani ne var ki.
bu arada biz ne için uğraşıyoduk ?

en itici kız tipleri

kıro kızlar diye tabir edebileceğimiz, alayına tarzı kelimeler kullanan, erkeksi duruşu olan kızlar. yaratılışının getirdiği zerafeti kaybettiği anda itici olmaya mahkumlar.

sözlük yazarlarının itirafları

gözlemlemeyi o kadar seviyorum ki, gözlemlerim sonucunda edindiğim ayrıntıları insanlar şaşırmasın diye söylemiyorum. sen nereden biliyorsun bunu lafını duyduğumda nasıl en kısa yoldan hastalık derecesinde araştırmacı olduğumu anlatabilirim ki. sonra korkuyorlar benden.

the ocean

richard hawley'in coles corner adlı albümünde bulunan enfes bir parça.

http://www.youtube.com/wa...aAZqI&feature=related

baba parasıyla özel üniversitede okuyan genç

devlet üniversitesinde okuyan biri olarak baba parasıyla üniversite okuyan gençte yadırganacak bir yan göremiyorum. bu gence bok atanlar acaba kendi istediği puanı alamamış ve babasının imkanları da özel üniversitede okutmaya yetiyor olsaydı acaba gurur yapıp baba parasıyla özel üniversite okumayacaklar mıydı? şahsen ben istediğim yeri kazanamasaydım babamın da bu imkanı olsaydı çatır çatır baba parasıyla üniversitemi okurdum. benim babamın parası değil mi ben okumayacağım da kim okuyacak o parayla. yıl olmuş bilmem kaç hala baba parası bik bik bik..

facebook ta tanışmak için atılan ilk mesaj

geçenlerde kutumda farkettiğim, -de'ler -da'ları bitişik görünce yarısında okumayı bıraktığım mesaj.
--spoiler--
merhaba kusura bakma rahatsız ediyorum öncelikle beni tanımıyorsun bende seni tanımıyorum yanlış bir şey belkide sana şuan buradan yazmam netle çok fazla aram yoktur okul bitince işlerden zaman buldukça girebiliyorum. şuan bende kendime inanamıyorum tanımadığım birine şuradan yazarken ama şundan eminim dışarıda görsem muhakkak ki karşına çıkar konuşurdum reddedilmeyi göze alarak... yani tesadüfen gördüm seni ama geçemedim gözlerimi alamadım senden! eğer bir sakıncası yoksa seni tanımak isterim tabi sende arzu edersen;)
--spoiler--

avea

hizmet anlayışlarını ikiyüzlülüğe dayandırıp bundan para kazanan firma. buna para kazanmak da demiyorum hırsızlık diyorum direkt.

bu ay bal tarifeye geçmek için 20 tl yükleme yaptım. yüklenir yüklenmez 9 lira kesildi. noluyoruz lan dedim nereye gitti pusuda mı bekliyodunuz. baktım sms falan da olmamış. müşteri hizmetlerini aradım. böyle böyle bu 9 liranın nereye gittiğini öğrenmek istiyorum ben tarifemi değiştirecektim geri gönderin onu diye. adınıza dosya oluşturuyoruz inceleme yapılacak size geri dönüş yapılacak dediler. benim de acil arama yapmam lazım nasıl olsa hatalarını anlayıp geri gönderirler 20 lira bozulmasın diye arama da yapamıyorum. yarım saat sonra tekrar aradım geri dönüş yapılmadı hızlandırabilir misiniz süreci diye. aldığım cevap en geç 3 gün içinde geri dönüş yapılacak. 3 gün! o an elimde olsa müşteri temsilcisini öldürebilirdim.

ertesi sabah mesaj geldi inceleme sonuçlandı arayabilirsiniz diye. niye ben arıyorum ? neyse aradım ve ikinci şok geldi. meğersem benim adıma tanımlı gece paketi varmış 2 aydır kullanıyomuşum ben bu paketi. ayda 2000 dakika akşam 9 sabah 9. benim böyle bir paketten haberim bile yok hangi 2000 dakikadan bahsediyorsunuz bilseydim kullanırdım ben o dakikaları falan o an ne gelirse sayıyorum. ilk ay bedavaymış iptal ettirmezsen devam ediyomuş paket. yani farketmediğim için geçen ay da bir 9 tl kesilmiş. o ara uyuyodum heralde. benim haberim yok kim onaylamış bunu diyorum siz onaylamışsınız 2 aydır kullanıyorsunuz diyo. bi de kullanıyorsunuz demiyo mu çarp ağzına iki tane. 4000 dakikam varmış da haberim yokmuş. iptal edin onu 9 liramı geri gönderin tarifemi değiştiricem diyorum. iptal ederiz ama bir sonraki ay için geçerli olur bu ay 2000 dakika kullanma hakkınız var diyor hala. ben buna hak değil hırsızlık diyorum ya neyse.

yani ben bunu farketmeseydim, benden habersiz adıma tanımladıkları paket için yine bir 9 lira kesilecekti. bu hırsızlık değil de nedir. bu farketme sürecinde ne koparsak kar mantığıyla çalışıyorlar. haberim bile olmayan paketi iptal ettirmediğim için suçlu ben oluyorum. müşterilerini bu kadar aptal yerine koyan, ilk ay bedava diye paket tanımlayıp nasıl olsa unutur gider iptal etmez mantığıyla kandıran bir şirketin bu kadar büyümesi dokunuyor insana. ben attığınız o mesajları okumuyorum bile. kim bilir bu yolla ne kadar para kaldırdılar.

sana kocaman bir yürü git diyorum avea. yürü git. ben o 4000 dakikayı kullanırdım.

tipik tembellikler

kim konsantre olacak şimdi diyerek oturduğun yerden dizi izlemeye üşenmek.

otobüsün en arka koltuğuna oturmayı tercih etmek

psikolojik açıklamasını bilemem ama ben bunu otobüste tüm olan bitene hakim olmak içgüdüsüyle yapıyorum. kim biniyor kim iniyor göreceğim illa ki. tüm insanları gözlemleme isteği de olabilir. oturduğum mekanda mutlaka kapıyı görecek bir yere geçmek de aynı içgüdünün tezahürü olsa gerek.

bir şarkıya sığınıp yaşamdan soyutlanmak

birsen tezer - çal kapımı.

mimupe

(#13794690) yanında sevdicek, fonda da tonight street are ours olursa tadından yenmez.