bugün

entry'ler (133)

ben bu yazıyı sana yazdım

Yikilmaz sandiginiz seyler her zaman önce çökerler...Isterse bir kaya olsun bu,ya da kudretli bir kahraman...Içi bos olur genelde disi sert olanlarin...Bunu fark etmek ise mezara inerken halen yasadigini hissetmek gibidir...En yukarida oldugumu hissettigim anda düsüyordum zaten,hata bunu fark edemememdeydi...Kendimden nefret ettikçe herkese yalan söyledim,ve bunu yaptikça daha çok nefret ettim kendimden...Umursamaz oldugum yalanina kendimi o kadar kaptirdim ki sokaklarina kimsenin dokunmadigi bir sehir gibi oldum...O zaten dokunmazdi ki bana,artik bakislarini da aldi benden...Serttim,ama çökmek için onun bir sözünü bekliyordum...Hem kayalar asiktir depremlere...Zaten kötüdür hersey onlar için,ya tamamen düzelecektir,ya da sonsuza kadar paramparça kalacaktir bedenleri...Yokolmanin umuda kapilmaktan iyi oldugunu ögrenmistir onlar kipirdayamadiklari yüzyillar içinde...

Ölü umutlarinizin sizi sevmeye devam etmesi gibidir hala onu düslemek,sogur hersey birdenbire ama siz sürekli yanarsiniz..."Umut kötülüklerin en kötüsüdür,sadece acinin sürmesine yol açar"...Nietzche bunu söylerken tüm zekasini hala üzerinde tasiyordu,bundan eminim...Çünkü ben bu yoldan geçtim...Siyah kanatlarim vardi,görmesi için yalvardigim...Umudumda varoldu onlar,ve aptalligimin sinirinda ölümden döndüler...Ama görmedi...Ve ruhlarimizin birbirine açilmasindan bir gün önce kopardim onlari...Tek istedikleri onun gözyaslarini hissetmekti...Simdi penceremin önündeler,ve her yagmur yagdigi zaman gülümsediklerini duyuyorum...Onlar sonsuza kadar benim kanatlarim olarak kalacaklar ama,ben artik bir melek degilim...Kaybettigim bu iste...Kazandigim ise sonsuz ask...Zaten istedigim cennet degildi senden,melegin olmak ise hiç çekici gelmiyor bu aralar...Ben sadece onun melegiyim...Sadece onunum...

Sizler,geçmisini,insan oldugunu inkar edenler ! Duygusuz yasamakla bir yere gelinmedigini ögrendim ben...Zaman geçmeden sizin de ögrenmeniz lazim ; Ruh sevisir bedenden önce...Evet,unutkan bakislarinizi hissediyorum gözlerimde...Suçlar gibi bakmayin bana,sizin gibi degilim iste..Hayat defalarca öldürdü beni ve sürekli geri geldim,neden geldigimi bilmeden..Gittigim zaman görmeye bile cesaret edemeyeceginiz seyler yasadim,geldigimde ise ne sevenim oldu ne de yüzüme geçmisin duygusalligiyla bakan yasli bir akrabam...Siz bir sevgiyi,sararmis bir kagida yazilmis 13 satirdan söküp gözyaslarinizla besleyerek iki yüzyil tasiyamazdiniz...Simdiki varligima yükseldigim yerden bile daha derindeydi sevgisi,ve ben kanayarak yanima çikardim onu..Kolay degildi,ama zaten "benimle oldugun sürece hersey çok kolay olacak evladim" diyen bir tanrim hiç olmamisti...Nefret ettigim yerlere gittim hergün,beni yakan köprülerden geçtim...Tek ödülüm yüzünü görmekti...Daha fazlasi olamazdi,prenses neden savasçiyi sevsin ki ?...Nehirleri tersine akitamazsiniz,bir çikari yoksa bunu tanri bile yapmaz...Ama o yapti...

Kendimi adadigim hersey itti beni..."Batiyorum ! " diye çiglik attigimda kahkahalar duydum...Veriler sözlerin hepsi karsiliksiz çikti...Sadece kahkahalar vardi,ve ortada inandigi seylerin tek tek yikildigi bir dePRemde ne yapacagini bilemeyen bir genç...Ama kendime ilk yalani söyledigim gün sagir oldugumu söyledi bana yasli bir kadin...Hayatin sürekli üzerine gelen gölgelerinden hiç ayirmamis gözlerini,ve sevdiklerine "siz kaçin " demis...Simdi kimse onu taniyip tesekkür etmesin diye baska bir beden kullaniyormus..."Sen ezilirken sana gülen sadece sendin...Sagirdin zaten,baskasini duyamazdin ki...O ise asla gülmedi sana,senin için aci çekti...Onu suçlayamassin,senin aptalliginin cezasini çekiyor o ...Seni sevdigini haykirmasindan sen alikoyuyorsun onu ! "...Sarsinti bittigi zaman gökyüzünün son parçalarinin dökülüsünü göstermek istedim ona ama gitmisti.Kim oldugunu hiç ögrenemedim o kadinin,ama bana bakmayi ögrettigi için ona tesekkür etmek istedim...Bana bakmayi ögretti ve ben ilk bakisimda gökyüzünü dökülürken günesin neden gülümsedigini gördüm...Yeniden varoluyordu dünya benim için..Kaybolan 2 bin yilin ardindan geldi o.Gözlerinin bana degmesinden hoslanmadigini düsünürken öptü gözlerimi...

Birden çekti ellerini benden...Neden oldugunu sordugumda ise cevap vermedi..Gözlerinde aglayan bir çocuk gördüm...Yaptigi hatanin farkina varamayan,ama bundan dolayi karsisindakini suçlayan bir çocuk...Herseyden habersiz olan,ve tehlikeli bir biçimde çogu seyi hissettigini sanan bir çocuk...Hayatinin teklifi görünmez mürekkeple eline yazilmis olan fakat buna tek tepkisi buna bakmak ve silinmemesi için dua etmek olan bir çocuk...O an benim gözlerimde ne gördügünü hiç söyleyemedi bana ama ben ne gördügümü çok iyi hatirliyorum...Kendimi gördüm onda...Benim için üzülüyordu ama ruhunun islakligi bana karsi tek hissettiginin bu olmadigini söyledi bana...Ne kadar saklarsam saklayayim,BIr yerden ruhumu görmüs ve asik olmustu...Söyleyememesi mi ?...Bir savasçi içini yakan bir atesi disari çikaramazken bir prensesten bunu bekleyemezsiniz...

O anlari her insan yasamistir hayati boyunca;hani hersey anlamsizlasir,içi bosalir ruhunuzun ve yavas yavas cehennemlik bir aptal oldugunuzu düsünmeye baslarsiniz...Ben bu durumu bile yasayamadim ! Kendime olan nefretim o kadar büyümüs,yeryüzünde bulunmak için bir sebebim olduguna dair düsüncelerim o kadar güçsüzlesmisti ki uzunca süredir kronik mutsuzdum...Beni tamamen uzaklastirdigini düsündügüm zaman çok da sasirmadim açikçasi...O kadar igrenmistim ki sevgisini kalbindeki karanlikta bogan bu adamdan,bu sevgiyi binlerce kez hak eden kadinin onu aglayarak itmesine hakimi artik akil olmayan gözlerle baktim...Sadece seyrettim...O buna mecbur olmamasina ragmen benden daha fazlasini yapti...O kadar zayif ve geçen iki seneden o kadar ümitsizdim ki ruhunun bana haykirmasini bir türlü fark edemedim...Sustum...

Ve hayatimin anlamini yenileyecegini düsündügüm kapilardan baskasiyla girdi...Sert olanlarin daha çabuk yikildiklarindan bahsetmistim...O yüzündeki sahte gülümsemeyle kabullenemedigi bir geceye ilerlerken,ben çoktan düsüncelerimi bogmaya baslamistim..."Kurtar beni,koru beni kendimden !"diyemedim,üstüne üstlük içimi disariya öyle bir kapadim ki o da dokunamadi bana...Birkaç kere denedi diger kollardan kopup bana gelmeyi ama,artik öylesine bitkin ve anlamsizdim ki biri disinda hiçbirini kabul edemedim...

Dans basladi...Kalabaliklarin içinde yalnizdik iki kisi,ve kalabaliktan kimse gözlerimizin kapali oldugunu fark etmedi...O beni hayal ediyordu,ben de onu...Inanamiyordum kollarimdakinin o olduguna...Elleri üzerimdeydi ve ben onlari sadece "korunmasi gereken bir arkadasin " olduklari için tutabiliyordum...Evet hiç ama hiç kolay olmadi...

Birakmam gerektigini hissettim bir an...Ve kadini tekrar gördüm önümde....Kirmizi giyinmis bir adamla dans ediyordu...Dönerken bana yaklasti ve "atesten elini çekersen bir daha asla yanamazsin oglum" dedi..."Gideceksin buralardan ve ona inanamayacagin kadar çok ihtiyacin olacak...Sen göremiyorsun,insanlar da göremiyor ama o çoktan senin oldu bile..."...Gözlerimi açtigimda gitmisti ve beni gülümseyerek seyreden kadinimi gördüm...O an insanlar silindi etrafimizdan ve ben gözlerinden benim oldugunu fark ettim...Hafifçe boynunu kavradim arkadan,ve....ve çektim ellerimi üzerinden...

"Bu kadar yeter" derken sesim mekanikti...Bana ait degildi,ruhumun o an söyledikleri çok farkli seylerdi...Gözlerinde sakladigi çocuga yalvardim otururken."Birakma bu aptali ! Bari sen anla,kaderler çizildi çoktan ve ben bunu olusturacak cesarete sahip degilim !"...O ise bilmesi gerekenlerin çogunu biliyordu..Yanlis olan tek sey ise benim onun hakkindaki düsüncelerimi iyi saklamis olmamdi...O pistte hissedebildi sevgiyi ama yerime oturdugum zaman gözyaslarimi içime akittim...Son kez bakti bana ve gitti...

Mutlu insanlar mutlu anlarini daha rahat yasasinlar diye insa edilen salon artik bir mezardi...Ve ben ruhumu onunla sarilarak dans ettigimiz yere gömdüm ! Son kez tuttum ellerini ben gidiyorum diyebilmek için ama basini kaldiramadi bana bakmak için....Son cesaretini de kirdigimi anladigim zaman çiktim salondan...Temmuz ayinin basindaydik ve ben üsüyordum...Ruhsuz bir beden ne kadar üsüyebilirse.......
------

(Moderatörlere takıldık.. Alıntı değildir..)

istanbul symphonic project

müzikal ve tiyatral anlamda başarılı bir şebnem çalışması.. ekibinin iyi olması böyle bir sonuçlanıyor demek ki.. özellikle dvd si alınsın..

şebnem ferah

ruya gibi...

ben senim

ben senim.. senden ve senin haricindeki herşeyden ibaretim.

zlya

fotoğrafçı yazar..

frakli adam

Adeta ölümün ta kendisi..

frakli adam

Adeta ölümün ta kendisi.. rüküş genç kızın vitrinine baktığı çiçekçi dükkanından çıkarak kıza "çocuk kafası büyüklüğünde" üç tane krizantem veren ve herhangi bir şey söylemesine fırsat vermeden "acelesi varmış gibi" uzaklaşan adam. uzun boylu, çok zayıf, "kemikli bir yüzü, çukura kaçmış iri siyah gözleri", başında silindir şapka, sırtında kısa pelerin ve nereden geldiği bilinmeyen, anlaşılmayan tuhaf bir çekiciliği vardır. "çekiciliğin de ötesinde bir şey belki... anlaşılmaz bir büyü... " sü olan....

bir sivrisinegin gunlugu

sevgili günlük ;
vızz vız vızzzzzz...

futbol sevmeyen erkek

yok böyle birşey..

29 agustos 2007 anderlecht fenerbahce maci

deniz i bir kez daha taktir ederek maçın kahramanı ilan ettiğim, deplasmanda ve rövanşta 2-0 gibi net bir skorla ülkeye dönülen maçtır.. helal size beee..

die hard 4

yuh dedirtecek abartılı aksiyon nedir görmeyen bilmeyenler için izlenmesi tavsiye edilen; tutarsız konusu ve klasik holywood işte buduru bir kez daha ispat ediyor diyenler için şiddetle uzak durulması gereken ucuz ama pahalı film.. hele hele sinefiller yaklaşmayın..

memleketi sadece atatürk kurtardı sanmak

Ne yazık ki sadece bir tane mustafa kemal olduğunu sanan bir zihniyetin düşüncesi..
yazık..

mustafa kemal atatürk

gözlerim dolarak yazıyorum artık..

şimdi kalksa gelse mezarından ATAM senin ki de dolmazmıydı dedirten hadiselerin rüzgarını durmaksızın ense kökümüzde hissetiğimiz, --ahhh ahh yokluğunu bir kez daha hissediyoruz-- Atatürkçülüğü ve değerlerini benimseyemeyen kör cehaletin başgösterdiği şu zaman ve ortamda bizlerin onun değerlerine sahip çıkarak ve yüksek sesle dile getirerek tekrar tekrar hatırlatılması gereken fenomen.. düşünceler bütünü.. yüce türk evladı..

24 temmuz 2007 galatasaray operasyonu

cihanın gitmesi ile fanatik galatasaraylıların kan akıtmayı düşündüğü hadise..

unutulmus markalar

lee cooper

11 haziran 2007

(bkz: anlamsız başlıklar)

futbolculara yakışan diğer meslekler

erman toroğlu - kabzımal

annen nasil bebek

new-age küfür metodolojisi ailesi içierisinde yer alan, terimselleşmiş ifade..

(bkz: annen güzel mi)

dert

dert gele başına..

(bkz: beddua)

futbol tarihine geçmiş unutulmaz sözler

bir gün herkes fenerbahçeli olacak...