bugün

entry'ler (633)

hayatı kaçırıyorum hissi

birisi olamamaktan ama dahası kim olduğunu bilememekten kaynaklıyor. sorgulayıp yadırgadığımız bir şeyler var ama bunlara ne müdahale edebiliyoruz ne de eleştirmekten bir adım ötesine geçebiliyoruz. yalnızca bir sarkaç misali savrulmakla geçiyor ömrümüz küçük çaplı karşı koymaların dışında... biraz direniş göstersek de tam olarak müdahil olamıyoruz. hayat dediğimiz şey görmek istediklerimizse eğer, onu kaçırmıyoruz her defasında ıskalıyoruz ipimizden tutan üç beş yosun yüzünden.

yalnız insan ne yapar

aslında verilebilecek pek çok cevap var ama yalnız insan bunların hiçbirini önemsemez. çok felsefik olsun istemem ama yalnız insanın içinden sürekli ağlamak gelir.
anlatmanın ama anlaşılmamanın bir dışavurumu olarak yalnızca ağlamak...

birlikte içki içmek istenen roman karakterleri

martin eden.

karakterin ismiyle aynı isimde olan bu romanda geldiği yere geri giden bir denizcinin tatlı sert hayatı anlatılır. bu roman hayatımda en çok etkilendiğim kitap oldu.
martin eden ile oturup ona sadece "neden" demek isterdim.

insanlar neden görmezden gelirler martin?

herkesin sevgilisinin olması

eski sevgiler, mektuplaşmalar, gizli gizli görüşmeler artık kalmamıştır. şimdi insanlar ayıp, toplum, açık alan demeden her şeyi uluorta yerde yaşıyorlar. özel hayat da kalmamıştır.
ha durup düşünürsek bize ne? bize laf tabii ki düşmez. insanlar kendi hallerinden memnusa anca konuştuğumuzla kalırız. yine de insan üzülüyor, eskiyi arıyor.

gecenin sözü

"resimli bir kitaptan çalardım hayatımı."

-i. özel.

kendini zeki sanan kişiyle dalga geçmek

keyif vericidir. her insan ilgi alanı neticesinde bazı konularda daha çok bilir ve daha çok konuşur. bu normal olandır. ama sürekli her konuda fikri olup olmadan konuşmak ancak bazı insanlara mahsustur bu durumda da onlara haddinin bildirilmesi gerekir.
kimsenin kendini bir şey sanmasına gerek yok. herkes olduğu gibi olsa keşke.

netflix

insanın parasını vererek hür iradesiyle kullandığı bir mecrayı yasak hale getirmeye çalışmak son derece despot bir harekettir. neyse ki Netflix, yaptığı açıklamada böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi. Netflix'in Türkiye'de kapatılıp kapatılmaması şu an gündemden düştü çok şükür.

aynı hataya iki kere düşmek

bazen bilerek düşersin hata olduğunu bile bile yapmak iyi gelir. aptallıktan ziyade zaafiyettir.

gecenin şarkısı

Nasıl da yakışmıştı yüzün o sayfaya
Bir devle savaşıyordu adam, yorulmuştu
Bir sonraki sayfaya geçmeden vurulmuştu
Yıldızlar meraklı gözler gibi, karanlıkta

Ay yarım kalmış diyordu yazar, bizim gibi
Düşüyorduk uzaydan bakınca
Ama aslında yükseliyorduk dünyadan
Mutluyduk uzaktan bakınca
Ama aslında kanıyorduk aşkla
Aşkla
Aşkla
Aşkla
Aşkla

''redd-kanıyorduk."

anın görüntüsü

görsel
anın görüntüsü değil fakat fark eder mi? yaşadığım bu anı yanımda taşıyıp hatırladım ben de.

gecenin sözü

"küfre yaklaştıkça inancım artıyor. karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında."

-ismet özel.

teşekkür ederim.

yeni nesil kızlar

şımarıklar ve ailelerinin gösterdiği ilgiden midir yoksa toplumda kabul olma ihtiyacından mıdır bilmiyorum tatmin olmayı bilmiyorlar. daha fazlasında gözleri var hep. istisnalar dışında ciddi sorunları olduğunu düşünüyorum.

suan ki ruh hali

aynı anda iki şiddetli duyguyu barındırıyorum hücrelerimde: nefret ve sevgi.

gerçekten sevmek

ölümün pençesindeyken kahkaha atmak gibi. bir şey vurur size ama acımaz ya canınız öyle gibi bir şey. güneşe çıplak gözle bakmak gibi devasa zor ve buz gibi soğukta çırılçıplak düşünmek gibi. ya da tüm noksanlıklara rağmen bir et parçasında huzur, belki tutku aramak gibi.

hayatımda hiç gerçekten sevemedim. isterdim. benimkisi sadece tahmin, kendi çapımda.

kitap alıntıları

görsel
gözümü kör, aklımı darmaduman, tüm hüviyet ve hürriyetimi yerle bir ediyorsun sevgili sabahattin ali.

içimizdeki şeytan.

burada bulunma sebebin

insanlar yüz yüzeyken dinlemiyorlar. gelip ben de burada içimi döküyorum, yeri geliyor yargı dağıtıyorum. sebebi olmadan, hoş.

anın görüntüsü

görsel
ve tanrı insanı cennetten kovmuş gibi sert fakat anlamlı, pişman edici fakat düşündürücü bir vaziyet bu. eski pencerelerden hayatı anlamlandırmaya çalışmak, olaylara gerçekten sıcacık evlerimizden baktığımızın nostaljik yansımasıdır. yine de gülmeliyiz hayatın kollarında erimemiş gibi yaparak.

bize en çok kainatın somut metaforları yakışır. biz ancak eskide ve sevgide güzeliz.

yakın arkadaşta aranacak özellikler

birbirimize bazen kötü sözler söyleyerek şakalaşabilmeliyiz. ya salak mısın dediğimde alınmamasını beklerim. özeleştirisini yapabilmeli ve beni de çekinmeden eleştirmeli. birbirimizin eksikliklerini kapatmalıyız sonuçta mükemmel insan yoktur.

birisine karşı beni savunabilmeli. onu yaptığı zaman zaten ben de her koşulda onun arkasında dururum. samimi ve orijinal olmalı. kendini değiştirmeye çalışmamalı ne ise o gibi görünmeli.

öyle bir şey yazın ki sahibinin sesiyle okuyalım

yanıyorsun fuat abi.

kuralsızlık bir kural mıdır

kural bir şeye uymayı gerektirir, kuralsızlık ise uyulacak bir şey olmadığını gösterir. uyulacak herhangi bir durum veya olay olmadığında bir şeye uymamız da gerekmez. yani şu durumda bu başlık deli saçması oluyor. saygılarımla.