bugün

entry'ler (58)

artık fotoğraf çekemeyen insanın kalmaması

Yıllardır içimdeki kursa gidip öğrenme azmini söndüren olaydır. Neredeyse ilk okula gidenler busecan photography yazacaklar resimlerin altına. Üzülüyorum:(

artık fotoğraf çekemeyen insanın kalmaması

Yıllardır içimdeki kursa gidip öğrenme azmini söndüren olaydır. Neredeyse ilkokula gidenler busecan photography yazacaklar resimlerin altına. Üzülüyorum:(

çok özlenen kişiyi arayamamak

Senin aramak istediğin kadar karşındakinin konuşmayı gereksiz bulmasındandır. Meşgul tonuna düşürülme korkusu, belki.

kişinin değişmeye karar verdiği an

her hafta yaşanan bir süre sonra alışkanlık haline gelen andır. telaş etmemek gerekir geçer, her hafta diyete başlamakla eş niteliktedir.

arkadaş olunan kişiyle adın sevgiliye çıkması

işin acı ama gerçek tarafı, bunun söylendiği insanların bir süre sonra kendilerinin de buna inanıp ortalarda "ay biz bugün yine çok aşığız" diyerek gezinmeleridir.

yeni sevgiliye söylenen yalanlar

(bkz: ben en çok seni sevdim)

neden yaşadığını bilmeden yaşamak

başkaları tarafından önüne konulan amaçları gerçekleştiren kişidir. onların istedikleriyle yaşarken kendi yerine yaşamayı unutmuştur.

muhteşem yüzyıl

kanuni sultan süleyman'ın 10-15 tane zamiri yan yana getirerek şiir yazdığı dizidir. portakalım bile dedi yahu.

ben bu yazıyı sana yazdım

nefret etmem gerektiğini unutup seni özlersem dediklerin aklıma geliyor, böylece bir insandan her gün tekrar nefret etme yeteneği kazanmış oluyorum.

bir şehri sevme nedeni

O şehirde sevdiğin insanlar.

kızları etkilemek için giyilebilecek ayakkabılar

sivri burun olmayan ayakkabılar. sivri burun olmasın da ne olursa olsun.

yazarların yetenekli olduğu konular

oturmak, yatmak, yemek yemek, dizi izlemek, boş durmak. özellikle sonuncusunda çok yetenekliyimdir.

halil sezai paracıkoğlu

ismi bir garip gelse de kırlangıçlar şarkısının "sizi aşka inandıran aşk öldü, öldü de gömüldü" sözleriyle insanı durduk yere perişan edebilen insan.

ben bu yazıyı kendime yazdım

işleri yokuşa sürüp yokuş çıkmanın zorluğundan bahsediyorsun. kendin için bazı şeyleri biraz kolaylaştırsan ya, mesela düşüncelerini, düşünmemeyi. en azından beynindeki şu sesi kısmayı denesen, olmaz mı sanki?

telefona bakmayan birine ulaşmaya çalışmak

telefona mesaj atarsın görmez, sosyal ağlardan ulaşmaya çalışırsın dışardaysa bakamaz, yanındakilere ulaşmaya çalışırsın yalnızdır, tek çare eskilerin kullandığı; duman yoluyla haberleşme.

hatalardan ders almak

akabinde aynı hatayı tekrar yapmakla sonuçlanır.

hiç gelmeyecek birisini özlemek

bazen özlediğin insanın çok uzaklarda olmasıdır, bazen de senin özlediğin kişinin değişip "ben öyle biri değilim" derken bahsettiği öyle biri olmasından dolayı, sizin özlediğiniz insan olamamasıdır.

hayatın gerçeklerinin hayalleri yok etmesi

çok bir şey beklemediğin halde beklediklerinin ısrarla olmaması.
bu tip durumlarda en iyisi hiçbir şey beklememek ya da en kötüsünü beklemek, böylece her önüne çıkan gerçek beklentinden iyi olacaktır.

aynadaki görüntünün farklı hareket etmesi

aynalar filmini izledikten sonra ben elimi gözüme götürmüşken görüntüm orada beni boğazlıyor mu acaba diye aynaya bakıp durmama, psikopatlaşmama neden olan düşünce.

gece 1 de sözlükte takılan kız

facebookta durumuna uyuyamayanlar?, uykumm nerdesin! :Ss yazanlar gibi sıkılmakta ama bunu onların aksine daha faydalı değerlendirmektedir.