bugün

kişinin hayatına çeki düzen vermeye karar verdiği andır. bu an öyle bir andır ki çok saçma bile olabilir.

kendimden örneklemede bulunmak istiyorum. uzun otobüs yolculuklarını severim. yine onlardan birine çıkacakken biletciye dedim ki, "cam kenarı olmazsa siksen gitmem." bunu dedikten sonra düşündüm. artık değişmeliydim. tek çocuk olmanın getirdiği şımarıklı, anti-paylaşımcılığı üzerimden atmalıydım. otobüste koridor tarafına oturup cam kenarındakinin rahatça yayılmasına müsade ederek değişimime başlayacaktım. "cam değil, koridor olsun." dedim ve biletimi aldım.

maltepe'de başubüyük duraklarının orda şirketin bürosunun önünde servisi bekledim, geldi, bindim, samandraya gittim, otobüse bindim.

pembe polo yakalı tişörtü olan genç bir akranım geldi yanıma oturdu. sohbet etmezdim genelde yanımdakilerle ama artık değişmem gerekiyordu. sohbet ettim biraz onla. sonra dedim, "hadi sen yorulmuştursun uyu biraz." o da, "evet abi sorma, bütün yıl çuval taşıdım. teşekkür ederim." dedi.

bu yattı. uyumaya başladı. yavaş yavaş ona gösterdiğim töleransın bokunu çıkartmaya başlıyordu. 2 büklüm kalmıştım koridor tarafında. bacaklarını utanmasa ağzıma sokacaktı. bir öyle bir böyle fıldır fıldır kıpraşıyordu. o kısıtlı alanda uyumama bile imkan vermiyordu. ama sabretmeliydim. değişim böyle birşeydi. kolay olamazdı. sabrettim...

bolu'da mola verdik. ona yemediğim topkekimi verdim, tek lokma halinde yedi. tekrar uyumaya devam etti. hala aynı hareketleri sergiliyordu. meydanı boş bulmuş kolunu bacağını ağzıma sokup duruyordu. sinirlerim zıplamaya başladı. artık sabrım tükeniyordu...

ve o piçin kafasını omzuma koyduğu an benim şalterlerim attı. "senin ananı bacını avradını sikerim lan orospu çocuğu!!" diye bağırmaya başladım. ensesinden tuttum havaya kaldırdım. hostlar koştura koştura geldi yanıma. "abi dur yapma, napıyorsun, yazık." diyerek beni sakinleştirmeye çalışıyorlardı. herkes uyandı bizi izlemeye başladı.

"durun lan, aç şu orta kapıyı kaptannn!!! kaptan sana diyorum biliyorum duyduğunu kaptann!!! koltuğun arkasındaki tv'den görüyorum seni kaptann!!" diyerek ortamı iyice gerdim. kaptan hızı düşürüp kapıyı açtı. biliyordu çocuğu aşağı atacağımı. çocuksa bir kedi kadar çaresizdi güçlü ellerim arasında. ensesinden tutup koridora çıktım ağır ağır ilerliyordum. kaptan yaklaşık olarak, 20km'ye düşürmüştü hızı. "hızlannn!!!" diye bağırdım. "hızlannnn amına koduğum!!"

zar zor 50km'ye kadar çıkarttırdım hızı, çocuğu ensesinden kapıya doğru sarkıttım. "senin amına korum, beni çileden çıkarttın pezevenk. değişimimin ilk objesi böyle yapar mı lan insan ha yapar mı??!?!?!?" diye bağırırken çocuğu bir anda bıraktım arabadan dışarı. arkasından bakmadım bile, ne oldu? nesi vardır? yaşıyor mu? diye. allap belasını versin lan bu orospu çocuğunun.

değişim falan hikaye onu anladım veya değişceksen de bu şekilde tanımadığın amcıkların insiyatifinde değişmeyeceksin arkadaş...

gittim oturdum 2 koltuğun ortasına, artık tektim, rahattım. hosttan topkek ve çay istedim, getirdi. ne değişimi yaa? sikerim.
kişinin kendine olan güveninin ve iradesinin öne çıktığı andır.

güçlü karakterlerin yapabileceği, kendine özgüveni olan insanların başarabileceği bir şeydir. kendi adıma konuşmam gerekirse ben haytımın bir döneminden sonra bunu başarmış, ve kendimle gurur duymanın hazzını yaşamış bir insanım.. haaa bunu sadece kendiniz için değil sevdiğiniz insanlar için yaptıysanız ve değmediğini gördüyseniz üzülmeyin!
çünkü onlar için üzülmeye değmez..
kendisinden memnun olmadığını farketiği andır.
yıllarca bir hiç için, çeşitli yalanlarla kandırdığı,geceler boyu ağlamasına neden olduğu kızın,hala,tüm bu yaşananlara rağmen gözlerinde ki iyi niyeti ve sevgiyi gördüğün anda beyninde çakan şimşeklerin bir getirisidir değişmeyi istemek.

tüm o pisliklerinden arınarak bir ömrünü ona adamak istemek,onsuz eksik ve yarım hissetmektir.

hayatını onun için düzene sokmaktır,onun gözlerinde ki sevgiyle bakışa layık olmaya çalışmaktır.
en dipte olduğu andır.
yoktur. kimse tamam artık ben değişiyorum bu saatten sonra demez. yavaş yavaş , çoğu zaman fark edilmeden olan bir olaydır çünkü bu.
öyle bir an yoktur.

bir bakarsınız değişmişsiniz, farketmeden, can yandıkça, düdüklene düdüklene...

değiştiğinizi farkettiğiniz an vardır.
değişmeyen tek şey kişinin kendisidir.
dönem sonunda notların kötü gelmesiyle yaşanan durumdur. "2. dönem günü gününe çalışıcam!" gibi.
dost kazığı yediğini anladığı andır.
hayatında hiç bir şeyin değişmediğini fark ettiği an değişime karar verir insan.
değişimi davranışlarıyla da destekliyorsa, bireysel devrimini gerçekleştirdiği andır. dünyanın en güçlü bireylerinden biri olma yolunda ilerlemeye başlar.
en dibe vurduktan sonra kişinin bir umut tekrar yüzeye çıkmak için almış olduğu karardır. tabi ne kadar başarılı olunur orası tartışılır.
rüyasında kötülük yaptıklarını gördüğü andır. sırlar dünyasında çok oluyo tesadüf olamaz heral.
hani hep derler ya yeni ve temiz bir sayfa açacağım kendime diye işte karar verdiğiniz an bu sözü söylersiniz.
Hayatında birçok hata yaptığını, yanlış yolda olduğunu anladığı andır. Bir nevi pişmanlıktır.
ben değişmeliyim hadi şimdi diye başlarsınız ve bu gaz 1 saat sürer en baba bir hafta sürer daha sonra eski tas eski hamam.fakat değişimi istemeyip iliklerinizde hissettiğiniz zaman hiçbir zorlama olmaksızın hatta farkına bile varmadan değişirsiniz.

bu hadi şimdi değişin zırvaları kişisel gelişim saçmalıklarından biridir.
çok içtiği bir gece "napıyorum lan ben" dediği andır.
bir türlü varamadığım an . ama az kaldı eminim.
ilk iş olarak kuaförün yolunun tutulduğu andır.
imkansız olan eylemdir, insan özünde hep aynıdır. boşa dememişler yedisinde neyse yetmişinde de odur diye.
bekaret kaybetmek istediği ve bekaret almak istediği andır . aldıkça olgunlaşırsınız beyler tavsiye ederim .
her vize final dönemi sonunda şu ademoğlunun gelecek seneye inşallah diyerek nefsine tembih ettiği anlardır.
lise 2 de karnesine 8 tane zayıf (1) geldiği zamandır.

o kişi şuan ytü de iibf okumaktadır.
her hafta yaşanan bir süre sonra alışkanlık haline gelen andır. telaş etmemek gerekir geçer, her hafta diyete başlamakla eş niteliktedir.