bugün
- ups boobss nickli yazar20
- 15 haziran 2024 macaristan isviçre maçı9
- kitap okuyan erkek17
- anın görüntüsü18
- ismeti yazar yapan moderatör8
- özgür özel11
- yazarlarin orgazm olurken kurduklari cumleler18
- hiç kavga oluyormu sözlükte15
- güzel kadınların problemli olması18
- gideon reid morgan jj43
- 14 haziran 2024 almanya iskoçya maçı19
- hoşlanılan kıza bayramda mesaj atmak9
- jose mourinho10
- erkekte en seksi göz rengi hangisidir sorunsalı15
- memati192331
- moda iskelesi8
- yurtdışı çıkış harcı8
- iğneye iplik geçiremeyenlerin ioçk'yı eleştirmesi11
- insan olmaya ceyrek kala13
- hasan can kaya13
- erkeklerin hiç iltifat almaması9
- herkes fakirse neden avmler dolu9
- kitapçıya gidip dakikalarca vakit geçiren dallama9
- kürt kızlarının namuslu olduğu gerçeği12
- turk kizlarinin rus kizlardan daha guzel olmasi15
- 5 milyon tl verseler fatih ürekle sevişir misiniz16
- kızlar kilolu erkeklerle seksten zevk alırmı30
- istanbul da yaşayan yazarlara soru10
- bazen ekmek arası salça yiyorum9
- hasan can kaya'nın gözaltına alınması9
- türk kızlarının türk erkeklerinden nefret etmesi12
- arap milliyetçiliği24
- yetkili yapsanız da yeter11
- epeydir sozluge fotomu atmamis olmam9
- özge özacar'ın memeleri11
- zall'ın yapacağı sözlüğe sokayım sorunsalı10
- tüm sözlük kölemdir25
- bamya seven insan13
- memati1923'ün gelişiyle başlayan süreç13
- tayyip erdoğan gazilik ünvanını nereden aldı12
- dünyanın en güzel kızlarının olduğu ülkeler17
- travesti ile evlenmenin avantajları10
- ayet ile hadis çelişirse hadisten hüküm alırım14
- sözlük yazarlarının kaç flörtü var11
- kel kadın olmaması9
- true'ya vurmak isteyen sözlük erkekleri tam liste8
- dinsiz kitapsız kafir ve küresel ıkınma ilişkisi8
- dolar neden düşmüyor avradnı sikiyim8
- insanlara nasıl faydalı olurum8
- eşcinsel bir erkeğe küresel'in fotosunu göstermek16
entry'ler (6)
spor yaptığım dönemde, gayet güzel beslenerek aç kalmadan 2 ayda 10 kilo vermiş birisi olarak bizzat kendi tecrübelerimden yola çıkarak bir iki kelam edeyim.
öncelikle günde 2 öğün yemek yiyip şişmeden masadan kalkmama fikrinden vazgeçmek gerekiyor. yemek yeme olayını gün içerisinde 5-6 öğüne yayarak mideyi küçültmek önemli.
madde madde yazayım, daha anlaşılır olacağını düşünüyorum.
- uyku düzeni önemli.
- ekmeği hiçbir öğünde tüketmedim, tamamen bıraktım.
- ilk 1 ayda şekeri neredeyse tamamen kestim. "neredeyse" deme nedenim; sabah öğününde yediğim lifalifin içine bir çay kaşığı bal atmam, saat 19:00'dan sonra çok fazlaya kaçmadan yeteri kadar meyve tüketmem ve saat 17:00'de yediğim günün son ana öğününde bir kutu cola zero tüketmemdir.
- gün içerisinde fazlasıyla yürüdüm. eskişehir gibi kışların çok soğuk olduğu bir şehirde öğrenci olmama rağmen tramwaya 4-5 durak öteden biniyordum, o aradaki mesafede yürüyordum.
- bol bol su tükettim. yaptığım her yürüyüşte elimde muhakkak bir pet şişe su oluyordu ve dibi görüyordum.
- diyet yaptığım dönemde spor da yapıyordum ve mide egzersizlerine özen gösteriyordum. spor yapmıyor olsanız da yukarıda saydığım maddelerin sizde vereceği sonuçlarda çok önemli bir fark olacağını düşünmediğimi belirtmeden geçmemem gerekiyor. belki benzer sonuçları siz daha uzun sürede alırsınız, eksisi bu olur.
- gün içerisinde çok fazla yürüdüğüm ve spor da yaptığım için makarna, pilav gibi yemeklerden günde 2-3 porsiyon yediğimi ekleyeyim.
ayrıca şekerli yiyecekleri çok seven biri olmama rağmen şekerden belirli bir süre uzak durabildikten bir süre sonra gerçekten canımın da çekmediğini farkettim, diyet esnasında en çok şaşırdığım şey bu oldu. yani "diyet bitse ve şeker verseler almaz mısın" deselerdi "almam" derdim o derece.
özetle; bol bol hareket edin, bol bol su tüketin, hamur işiyle, kızartmayla ve şekerle aranıza mesafe koyun. açlığa yenik düşeceğiniz anlarda dahi gözünüzün açlığını değil, karnınızın açlığını dikkate alın. yavaş yavaş yiyin.
diyete bakış açınız her şeyden uzak durmak ve aç gezmek değil; daha sağlıklı şeylerle daha kolay doymak olsun. diyet 1-2 ay vücudu terbiye edecek bir disiplin değil, vücuda yaşamın genelinde iyi davranma halidir. her şeyden uzak durmak değil, zararları olanları mümkün olduğu kadar mideye az alabilme durumudur.
bu işte profesyonel olmadan size şöyle şöyle yapın diyemem. sonuçta bunlar her ne kadar genel bilgiler olsa da insandan insana farkedebileceği için sizi yönlendirmekten ziyade kendi uyguladığım metodları paylaşmam daha iyi olacaktır diye düşünüyorum. çünkü bu konularda uzman olan insanlar karşısına her çıkan insana aynı diyeti vermiyor, bünyeden bünyeye çok şey fark edebiliyor. birisinde çok olumlu sonuçlar veren yöntemler bir başkasında olumsuz ve zararlı sonuçlar verebilir.
yine uzun bir yazı oldu ama siz siz olun yapamam diyerek kendinizi soyutlamayın.
bol afiyetler.
öncelikle günde 2 öğün yemek yiyip şişmeden masadan kalkmama fikrinden vazgeçmek gerekiyor. yemek yeme olayını gün içerisinde 5-6 öğüne yayarak mideyi küçültmek önemli.
madde madde yazayım, daha anlaşılır olacağını düşünüyorum.
- uyku düzeni önemli.
- ekmeği hiçbir öğünde tüketmedim, tamamen bıraktım.
- ilk 1 ayda şekeri neredeyse tamamen kestim. "neredeyse" deme nedenim; sabah öğününde yediğim lifalifin içine bir çay kaşığı bal atmam, saat 19:00'dan sonra çok fazlaya kaçmadan yeteri kadar meyve tüketmem ve saat 17:00'de yediğim günün son ana öğününde bir kutu cola zero tüketmemdir.
- gün içerisinde fazlasıyla yürüdüm. eskişehir gibi kışların çok soğuk olduğu bir şehirde öğrenci olmama rağmen tramwaya 4-5 durak öteden biniyordum, o aradaki mesafede yürüyordum.
- bol bol su tükettim. yaptığım her yürüyüşte elimde muhakkak bir pet şişe su oluyordu ve dibi görüyordum.
- diyet yaptığım dönemde spor da yapıyordum ve mide egzersizlerine özen gösteriyordum. spor yapmıyor olsanız da yukarıda saydığım maddelerin sizde vereceği sonuçlarda çok önemli bir fark olacağını düşünmediğimi belirtmeden geçmemem gerekiyor. belki benzer sonuçları siz daha uzun sürede alırsınız, eksisi bu olur.
- gün içerisinde çok fazla yürüdüğüm ve spor da yaptığım için makarna, pilav gibi yemeklerden günde 2-3 porsiyon yediğimi ekleyeyim.
ayrıca şekerli yiyecekleri çok seven biri olmama rağmen şekerden belirli bir süre uzak durabildikten bir süre sonra gerçekten canımın da çekmediğini farkettim, diyet esnasında en çok şaşırdığım şey bu oldu. yani "diyet bitse ve şeker verseler almaz mısın" deselerdi "almam" derdim o derece.
özetle; bol bol hareket edin, bol bol su tüketin, hamur işiyle, kızartmayla ve şekerle aranıza mesafe koyun. açlığa yenik düşeceğiniz anlarda dahi gözünüzün açlığını değil, karnınızın açlığını dikkate alın. yavaş yavaş yiyin.
diyete bakış açınız her şeyden uzak durmak ve aç gezmek değil; daha sağlıklı şeylerle daha kolay doymak olsun. diyet 1-2 ay vücudu terbiye edecek bir disiplin değil, vücuda yaşamın genelinde iyi davranma halidir. her şeyden uzak durmak değil, zararları olanları mümkün olduğu kadar mideye az alabilme durumudur.
bu işte profesyonel olmadan size şöyle şöyle yapın diyemem. sonuçta bunlar her ne kadar genel bilgiler olsa da insandan insana farkedebileceği için sizi yönlendirmekten ziyade kendi uyguladığım metodları paylaşmam daha iyi olacaktır diye düşünüyorum. çünkü bu konularda uzman olan insanlar karşısına her çıkan insana aynı diyeti vermiyor, bünyeden bünyeye çok şey fark edebiliyor. birisinde çok olumlu sonuçlar veren yöntemler bir başkasında olumsuz ve zararlı sonuçlar verebilir.
yine uzun bir yazı oldu ama siz siz olun yapamam diyerek kendinizi soyutlamayın.
bol afiyetler.
isveç'in güneyinde bulunan, baltık denizi kıyısına kurulu şehir.
1666 yılında isveç kralı charles x gustav tarafından "karl'ın limanı" anlamına gelen karlshamn adıyla onurlandırılmıştır.
kentte, baltık denizi kıyılarında bir kent kalesi yer almaktadır. gelişmiş sanayi dallarına sahip olan şehir, günümüzde 18.000'den fazla bir nüfusa sahiptir.
alıntı: http://tr.wikipedia.org/wiki/karlshamn
1666 yılında isveç kralı charles x gustav tarafından "karl'ın limanı" anlamına gelen karlshamn adıyla onurlandırılmıştır.
kentte, baltık denizi kıyılarında bir kent kalesi yer almaktadır. gelişmiş sanayi dallarına sahip olan şehir, günümüzde 18.000'den fazla bir nüfusa sahiptir.
alıntı: http://tr.wikipedia.org/wiki/karlshamn
kendisini herkesten çok seven insan tarafından izlenildiğinden bihaber olduğu andır.
her kış sıvası dökülen bir duvara uygulanan badananın aşkıyla aynı yoğunluktaki aşktır.
kraldan çok kralcı zihniyete sahip şahısların yönettiği medyadır. yarın öbürgün hükümet değiştiğinde sıradaki liderin açıklarını unutacaklardır. şahsi değil makamsal bir takıntıdır.