bugün
- rusların en iyi olduğu şeyler23
- sokak hayvanları uyutulacak20
- bir galatasaraylının kulağına fred diye fısıldamak12
- icardi190535
- fenerbahçe büyüklüğü11
- akp'nin fenerbahçe ve beşiktaş düşmanlığı14
- bir şarkı sözü der ki12
- ankarayı öven tip14
- erkeklerin hep fotoğraf istemesi19
- bugün üike olarak resmi yastayız8
- insanlara olan inancınızı ne zaman kaybettiniz17
- arkadaşlar damatlık bakıyorum da sizce bu nasıl18
- icardi1905'i silip atmak20
- afganistan yardımlaşma derneği başkanı15
- akpnin hala bedava kek vaadini tutmaması13
- spor salonuna gitsem erkekler popoma bakar mı15
- sevgilinin kız arkadaş lobisi10
- escort ile evlenmek11
- şişmanlar ölünce nereye gider9
- ellerim bos gonlum hos12
- kitap okumanın zararlı ve gereksiz olması12
- karınızla gratise gider misiniz10
- kilo almak için bik bikle evlenmek11
- alex de souza vs fred10
- cumhrbaşkanm sizi dünya yenemedi ben nasıl yeneyim15
- cehennemde türkçe konuşulur8
- 19 mayıs 2024 fenerbahçenin bütün oyunları bozması16
- iran'ın depremde yas ilan etmemesi9
- dondurma yalarken erkeklerin sürekli bakması8
- jayden oosterwolde11
- fenerbahçe'nin attığı golde faul olması17
- karınız olsa döver misiniz9
- anın görüntüsü11
- fenerbahçe15
- yeşil gözlü erkek olmak10
- hani u19 gelecekti ühühühühühühü10
- fulya öztürk9
- iran cumhurbaşkanının helikopter kazası43
- maldivlere gitmek varken eminönü nde takılan martı10
- dursun özbek19
- yazarların bugün içtiği sigara sayısı12
- galatasaray11
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı103
- izmir sıcağı9
- fethullah gülen şu an ne yapıyordur17
- karıya kıza doymuş erkek8
- mert hakan yandaş31
- ibrahim reisi13
- siz türkler şerefsizsiniz müslüman değilsiniz13
- erecto'nun trafik kazası geçirmesi13
sevdiği entry'ler
Skkıntı yok ruslar hala 200 dolardır.
"inşallah eski evimizin önünde değildir"
düşüncesi uyandıran mesajdır.
düşüncesi uyandıran mesajdır.
bok yoluna gitti bizim kenevir.
çok faydası olduğu defalarca kez yazılsa da kullanım şekli yüzünden yasaklanmış guya. e allasen içen bilmiyo mu neyin ne olduğunu. alkol legal esrar illegal. ama alkol esrardan daha zararlı. böle boktan bi düzen var işte.
esrar yasallaşsın diyen kardeşlerimiz gelin bi sarılalım. gelirken folyo almayı unutmayın.
çok faydası olduğu defalarca kez yazılsa da kullanım şekli yüzünden yasaklanmış guya. e allasen içen bilmiyo mu neyin ne olduğunu. alkol legal esrar illegal. ama alkol esrardan daha zararlı. böle boktan bi düzen var işte.
esrar yasallaşsın diyen kardeşlerimiz gelin bi sarılalım. gelirken folyo almayı unutmayın.
online mıymış yazarı.
her zaman söylediğim gibi,
sözlüğün en yahuşuhlu, en karizmatik, en sempatik insanıdır.
gitti mi lan.
bırakın gitsin,
zaten hiç sevmem tipsizi.
her zaman söylediğim gibi,
sözlüğün en yahuşuhlu, en karizmatik, en sempatik insanıdır.
gitti mi lan.
bırakın gitsin,
zaten hiç sevmem tipsizi.
yurtdisinda gordugu guzel bir dukkan veya urun mantigini "ulan bu turkiye'de ne gider bee" diyerek ulkesine getiren girisimci, heyecanli ama az bilen ve global dunyada bilginin hizli hareket edebildigini cakamamis isadami hareketinin sozluk versiyonudur.
olum naylon torba felan sarardın 20 lirayla 3 tane bira alırsın paranı güzel harca delikanlı...
sözlükte kız mı varmış? bak sen şu işe.
suan kfc ya da burger king diye cevaplarim ama muhtemelen yemek yedikten sonra dunyanin en iyi markasi marlboro diycem.
Staj için başvurduğum günün üzerinden 2 aydan daha uzun bi zaman dilimi geçti. Halâ staj için başvuruyorum. ilk başvurduğum yer Medina Turgul DDBydi ve başvuruma geri dönüşlerinin, olumsuz bir feedback dahi olsa diğer başvurularım için itici güç olduğunu belirtmeliyim. Tabii başvurduğum ajansların DDB kadar nazik olmayışları, bir feedbacki çok görmeleri, hevesle açan yaprakları teker teker solan, kökleri böceklenmiş, kuruyan yeni bir fidan psikolojisi yarattı mezun bünyemde. Olsun. Toprağa tohum olarak karışıp, yeniden doğarız başladığımız yerden.
Eğitim diye tabir ettiğimiz yağlanmamış, kırık çarkları olan makinanın dişleri arasında bunca yıl iğdiş edilmiş olmamın nedenlerini Cv çöplüğüne yolladığım her bir hayat suretinden sonra sorgulamaya başladım. Kim bilir bu yazıyı okuyan herhangi bir işveren bile ne kadar çok rarlanmış hayat biriktirmiştir e-mailinin gelen kutusunda.
Yazık Yılların emeğinin insan gibi ilişki kuran, sıcak bir varlığın, 24 yıl sonra para gibi soğuk bir meta için mücadele ettiğini görmek, ilişkilerimizi zedelemesine ve düzenlemesine izin vermek, ilişkilerimizin kontrolünü bu stabil metaya bırakmak, gerçekten çok yazık
Bir çok insanında bireysel olarak benim gibi düşünmeseler de benim gibi hissettiklerinin farkındayım. Aslında toplumsal olarak derin bir ızdırap yaşıyoruz, bu kişisel bir problem değil. Bağırıyoruz, şikayetçiyiz, hepimiz çıldırdık! Çoğumuz şişmanlıyoruz, yoğun beslenme bozuklukları - obezite, anorexia- gibi, giderek genelleşiyor; aşırı stres had safhada, panikten ve tedirginlikten kaynaklanan saldırı vakâları bunalımı sollayarak, en genel psikolojik hastalığımız olma noktasına gelmiş; yalıtılmışlık ve anlamsızlık duygusu en saçma tarikatların; Adnan Oktarın, Cübbeli Ahmet Hocanın televizyondaki vaazlarını bile pek çok kişi için çekici hale getirmeye devam ediyor.
Saatlere, dakikalara, saniyelere ve hatta saliselere bölünmüş hayatlarımızın içinde geçen zamanın baskısını üzerinde hisseden büyük ihtimalle bizimle aynı taşlı topraklı yollardan topuklu ayakkabılarıyla lastiği patlamış bisiklet gibi yalpalaya yalpalaya geçmiş iK yöneticisinin, kaale alıp bir geri dönüş mesajını bile yollamaması, 1976 yapımı Network filminin Pencerelere çıkıp bağırmanızı istiyorum. Lanet olsun ben bir insanım ve benim hayatımın bir değeri var parodisini acı acı zihnimde canlandırması nedendir? Beklemek en zorudur, biliyorsunuz.
Neden tüm insanlar hiç zamanlarının olmadığını hisseder? Zaman skalasının baskısı altında bir yerlere yetişmeye çalışan, sürekli ilerleme ve hız manyaklığına kapılmış görece hasta bireyler; zamanın nefesini enselerinde hissetmeden önce hangi döneme sürekli özlem duyduklarına bir baksınlar. Çocukluklarına misal. Zamanı hissetmedikleri anlara Ben gülücükleri hatırlıyorum, o kadar. Ne zaman şimdiki kadar somurtkan olduk ki?
Kitlesel psikolojimizi bu denli yaralayan, kişisel maddi ve manevi iflas ve buhranla sonuçlanan tasarlanmış ve disipline edilmiş bu insan modeli para karşılığı tüketemediğinde entegre olamadığı sistemin error vermiş bir kodu olmaktan öteye gidemiyor. Bu kişiler sisteme göre zaten ya deli olarak nitelendiriliyor ya da işsiz. Adını hatırlamadığım bir yazar deliliği, pasif bir direniş biçimi olarak tanımlamıştı da, işsizlik için acaba ne derdi çok merak ediyorum. Deliliğin bir adım öncesi...
Farkettiyseniz, bir adım öncesindeyim. bulaşmayın.
Saygılar.
Eğitim diye tabir ettiğimiz yağlanmamış, kırık çarkları olan makinanın dişleri arasında bunca yıl iğdiş edilmiş olmamın nedenlerini Cv çöplüğüne yolladığım her bir hayat suretinden sonra sorgulamaya başladım. Kim bilir bu yazıyı okuyan herhangi bir işveren bile ne kadar çok rarlanmış hayat biriktirmiştir e-mailinin gelen kutusunda.
Yazık Yılların emeğinin insan gibi ilişki kuran, sıcak bir varlığın, 24 yıl sonra para gibi soğuk bir meta için mücadele ettiğini görmek, ilişkilerimizi zedelemesine ve düzenlemesine izin vermek, ilişkilerimizin kontrolünü bu stabil metaya bırakmak, gerçekten çok yazık
Bir çok insanında bireysel olarak benim gibi düşünmeseler de benim gibi hissettiklerinin farkındayım. Aslında toplumsal olarak derin bir ızdırap yaşıyoruz, bu kişisel bir problem değil. Bağırıyoruz, şikayetçiyiz, hepimiz çıldırdık! Çoğumuz şişmanlıyoruz, yoğun beslenme bozuklukları - obezite, anorexia- gibi, giderek genelleşiyor; aşırı stres had safhada, panikten ve tedirginlikten kaynaklanan saldırı vakâları bunalımı sollayarak, en genel psikolojik hastalığımız olma noktasına gelmiş; yalıtılmışlık ve anlamsızlık duygusu en saçma tarikatların; Adnan Oktarın, Cübbeli Ahmet Hocanın televizyondaki vaazlarını bile pek çok kişi için çekici hale getirmeye devam ediyor.
Saatlere, dakikalara, saniyelere ve hatta saliselere bölünmüş hayatlarımızın içinde geçen zamanın baskısını üzerinde hisseden büyük ihtimalle bizimle aynı taşlı topraklı yollardan topuklu ayakkabılarıyla lastiği patlamış bisiklet gibi yalpalaya yalpalaya geçmiş iK yöneticisinin, kaale alıp bir geri dönüş mesajını bile yollamaması, 1976 yapımı Network filminin Pencerelere çıkıp bağırmanızı istiyorum. Lanet olsun ben bir insanım ve benim hayatımın bir değeri var parodisini acı acı zihnimde canlandırması nedendir? Beklemek en zorudur, biliyorsunuz.
Neden tüm insanlar hiç zamanlarının olmadığını hisseder? Zaman skalasının baskısı altında bir yerlere yetişmeye çalışan, sürekli ilerleme ve hız manyaklığına kapılmış görece hasta bireyler; zamanın nefesini enselerinde hissetmeden önce hangi döneme sürekli özlem duyduklarına bir baksınlar. Çocukluklarına misal. Zamanı hissetmedikleri anlara Ben gülücükleri hatırlıyorum, o kadar. Ne zaman şimdiki kadar somurtkan olduk ki?
Kitlesel psikolojimizi bu denli yaralayan, kişisel maddi ve manevi iflas ve buhranla sonuçlanan tasarlanmış ve disipline edilmiş bu insan modeli para karşılığı tüketemediğinde entegre olamadığı sistemin error vermiş bir kodu olmaktan öteye gidemiyor. Bu kişiler sisteme göre zaten ya deli olarak nitelendiriliyor ya da işsiz. Adını hatırlamadığım bir yazar deliliği, pasif bir direniş biçimi olarak tanımlamıştı da, işsizlik için acaba ne derdi çok merak ediyorum. Deliliğin bir adım öncesi...
Farkettiyseniz, bir adım öncesindeyim. bulaşmayın.
Saygılar.
ikisinde de tanıdık yoksa ikisi de bir sike yaramayacak olandır.
Öğretmenlerin kazandığı paraya kafayı takmıs tüm erkeklerin en büyük hayali bir öğretmen hatun bulup ona kapağı atıp evlenmektir. Kel kör farketmez öğretmen olsun affetmez bunlar.