bugün

entry'ler (104)

egemen bağış ın evet diyecek olması

allah'ın ayetiyle dalga geçen bir adamın "evet" diyecek olması.

http://www.youtube.com/watch?v=dxNyqFA4cL0

efkan ala nın evet diyecek olması

peygamberin "kibirli" olduğuna, akp'nin ise kibirli olmadığına inanan efkan ala'nın "evet" diyecek olması...

https://www.youtube.com/watch?v=ZccBzphFIJo

hayır demek için tek başına yeterli sebep

Allah'ın ayetleriyle dalga geçip peygambere iftira atan münafıklar ile hırsızlık, yolsuzluk yapıp milletin karısını, kızını ganimet olarak gören sapkınların "evet" diyecek olması.

[fethullah cemaati, teröristler "hayır" diyorsa, "münafık"lar, "sapık"lar da "evet" diyor. göreyim hassasiyetinizi...]

şapka kanunu ile ulaşılmak istenen hedef

şapka kanunu ile ulaşılmak istenen amacı bir tarafa atıyorum. Benim takıldığım nokta kendisini "kemalist" diye tanımlayan, fırsat bulduğu noktada islam dinine ya da müslümanlara bok atmaya çalışan, onları hakir gören insanların riyakarlığı.

Mütedeyyin çevre der ki "Çanakkale Savaşı inanç-yoğun bir savaştır". Bu kemalist arkadaşlar, yazarlar, düşünürler falan "Çanakkale'de savaşanların islamla falan alakası yoktu, strateji dehası atatürk sayesinde bu savaş kazanıldı v.s".. Bakıyorsun resmi verilere, en fazla şehit veren iller bursa, konya ve kastamonu. hatta çanakkale savaşı'na dair en bilinen türkü "çanakkale içinde vurdular beni" de bir kastamonu türküsüdür. aynı şekilde kurtuluş savaşı'nda da en fazla şehit veren iller arasında kastamonu vardır.

hal böyleyken karar verin,

kastamonu en mutaasıb, en yobaz şehir miydi?

çanakkale ve kurtuluş savaşı'nda en fazla şehit veren iller arasında baş sırada kastamonu varsa, savaşmak için "iman"ın ön planda olduğu doğru mudur? [bunun kabul edilmeyeceğini biliyorum elbette. çünkü bilgileriniz: atatürk yoktu, düşman çoktu. atatürk geldi, herkesi yendi'den maada bir şey değil. ]

atatürk ün müeccin olduğu gerçeği

adam "müeccin" yazıyor, diğeri de ona "gerizekalı, 'müeccin' değil, 'müneccin' diyor. Ulan şaka gibi ülke...
(resim:#1)

kandırıldık

Cemaat pisliğine bulaşmış herkes tek tek "kandırılma" kılıfını yanına alıp günah çıkarıyor. Bir de öyle büyük cümleler kuruyorlar ki, mesela Ahmet Hakan gibi aklı olmayıp fikri olan bir adam da bugünkü yazısında "Milletçe hepimizi kandırdılar" gibi bir savunma yapıyor. Herkesi kendiniz gibi beyinsiz mi sandınız acaba? Sahte demokrasi ve ülke aşıkları sizi. Biz yıllardan beri bu tehlikeyi söylerken kulaklarını tıkayıp bizleri öteleyerek hoyratça yataklarınızda orgazm yaşıyordunuz. Öküz öldü, ortaklık bitti, bu dengesizler de Fethullah düşmanı çıktı. Şimdi bizim 15 sene boyunca söylediklerimizi bize anlatıyorlar * Yaptığınız her şeyi atın bakalım cemaate. Siz hiç ortak değilsiniz zaten, sizin hiç vebaliniz, sorumluluğunuz yok, tertemiz insanlarsınız. Tek suçunuz kandırılmak değil mi? ÖSYM'nin yaptığı tüm sınavlarda mağdur olan insanlar, Ordudan, Maliye'den, Milli Eğitim'den, hülasa devletin tüm kurumlarından atılan insanlar. Ergenekon, Balyoz diyerek içeri attığınız askerler. Haksız yere verdiğiniz ihaleler. hasılı cemaatin yaptığı her pisliğe ortaksınız.

Bu arada "kandırıldık" denilince "kul hakkı" ortadan kalkıyormuş. Kesin bilgi, yayalım...

nitelikli entry isteyen yazarlar bildirgesi

"nitelik"ten kastın ne olduğunu anlamadığım bildirgedir. altına imza atan, destekleyen yazarların "nitelikli" 10 tane yazısını gösterin ben de destek vereyim. evinizin önündeki pisliği temizlemeden, komşunun damındaki kardan müşteki olmak da süpermiş...

http://t24.com.tr/haber/i...orospu-manifestosu,199896

tüm kadınlar başörtüsü takmak zorundadır

islamı "başörtüsü"ne indirgemek müthiş cinlikmiş. e tamam ben kendi adıma islamın tüm kaideleri yerine getirelecekse razıyım:

mesela hırsızlık yapanın eli kesilecek. tayyip ve avanesi ellerinin kesilmesine de razı olacak mı? önce buradan başlayalım, sonra başörtüsüne geliriz...

dünyadan first lady manzaraları

görsel

Eleanor Roosevelt.. Amerika devlet başkanı Franklin D. Roosevelt'in eşi...

türk milletiyiz ve bununla gurur duyuyoruz

binali yıldırım'ın ya da iha editörlerinin arapça kökenli kelimelerle arasının iyi olmadığını anladığımız açıklamadır. "türküm demekten itina ediyor" ve "niye türklükten bu kadar itina ediyorsunuz" cümlelerinde"itina"nın işi ne? "imtina" olmasın o?

hz muhammed

torunlarından hasan ve hüseyin'in neye göre "genç" ve "üstün" olduğunu anlayamadığım peygamberdir. islami kaynakların pek çoğuna göre erkekler, cennette 33 yaşında olarak haşr edilecek. orada genç, yaşlı gibi bir ikirciklik mi var ki "gençlerin" ya da "yaşlıların en üstünü" şeklinde tanımlama var?

Hasan vefat ettiğinde 44, hüseyin ise 54 yaşında [1-2 yaş oynayabilir ki ihtilaflı olması doğal]. bu kadar süre yaşamış kişileri "genç" diye nitelendirmek çok akilane değil. doğruluğu tartışılacak bir hadiste "cennet gençlerinin en üstünü hasan ve hüseyin'dir" denmiş ki gene bir tarihi-arka plan hatası var. eğer hasan ve hüseyin'in cennete gideceği kesin olarak peygamber tarafından biliniyorsa neden aşere-i mübeşşerenin içinde bu iki isim yer almaz? velev ki böyle bir hadis var ve en üstün gençler hasan ve hüseyin dendi, bunu ancak peygamber dönemindeki gençler arasında takva yönünden en üstün iki kişi olarak bu iki ismi kabul edebiliriz. ama biliyoruz ki peygamber vefat ettiği sırada Hasan 8, Hüseyin 7 yaşlarına henüz girmişken, yani "akıl baliğ" sayılabilecek yaş ile henüz tanışmışken peygamber nasıl olur da "gençlerin en üstünü" der? nereden tutsan elinde kalacak bir hadis, ki bu şekilde peygambere apaaçık iftira atılıyor.

100 takipçisi olmayıp adamım diye gezen yazar

ibneye bak, havuç taklidi yapıp tavşan avlamaya çalışıyor, gelmiş takipçi hesabına düşmüş bir de.

milyonlarca sinek yanılıyor olamaz, git de bok ye o zaman..

ben bu yazıyı sana yazdım

Saat gecenin leşi... kızoğlankız bir sessizlik, hiçbir ağız tarafından bozulmamış ve ölü doğmuş güneş. ey sevgili, ruhumu tekmeleme artık n'olursun, içimdeki "ölü"yü düşüreceksin!

"Sana cok önemli bir şey ağlatacağım" dedi. Hüzün hüzün anlattı, "anladın mı" dedi. "ağladım" dedim, gözümden düşenleri göstererek... "Sen"liğimi yitirdim; düşüncelerin,düşüncelerimi asimile etti.
Ayrılık acısıyla ağladım. her gözyaşı damlası yere döküldükçe kırılan cümlelerimdi... ya da aslında ağlamak gözlerin terlemesidir ayrılığın sıcağından, ayrılığın hararetinden. gözlerim terledi. Gözyaşımın kaldırma kuvveti nefretimi ayağa kaldırıyor.

Ah be sevgili, ruhumdan bir tel kopardın ve bozuldu hayatımın akordu...

Bana biraz borç "hayat" versene tanrım, durumum iyi "ölürse" öderim sana geri...

ilham perisiyle ensest yapan şair... [ondandır seni seviyorlarımın sakatlığı]

türk ülkesinde arapça selam vermek

"tanrının esenliği üzerine olsun" denilebilirmiş. e "esen" kelimesi de farsça kökenli.

"merhaba" diye önerenler olmuş, merhaba da arapça kökenli...

derdiniz ne aslanım, üç kuruşluk kelime bilginizle bir şeylerden müşteki oluyorsunuz. tiplere bak ya, "selam arapça bir kelime, bu topraklarda kullanmak aptalca" diyorlar, yerine önerdikleri kullanım ise ya arapça ya farsça kelimelerden oluşuyor. şaka mısınız, nesiniz..

türk ilinde arapça ezan okuma saçmalığı

ezanın sözleri girift ve farklı manalara gelecek sözlerden oluşmaz. normal zamanlarda bile kullanılan "allahu ekber", "eşhedü enla ilahe illallah" gibi basit cümleler vardır. gene basit bir yaklaşımla, bir insan 6 yaşından 36 yaşına kadar her gün beş ve toplamda 50.000 defa bu cümleleri duyup da ne manaya geldiğini öğrenememişse o kişinin beynini sikeyim. yani "ne manaya geldiğini bilmiyoruz" falan gibi bir karşı duruş sergileyerek bu durumu yorumluyorsanız, en hafif tabirle salak olduğunuzu ifşa ediyorsunuzdur.

sizi rahatsız eden şey:

türkçenin yozlaşıyor olması mı?
arapçanın empoze edilmesi mi?
islamın kendisi mi?

eğer cevap türkçenin yozlaşması ise, işe ülke adını değiştirmekle başlamalı. zira "türkiye" kelimesinin sonundaki -iye hatta -iyye takısı arapça son-ek, ya da latin menşeli dillerdeki -ya eki. yani daha ülke adı bile orijinal türkçe değilken "türkçe hassasiyeti"ne atıf yapmak dangalaklık...

eğer cevap arapçanın empoze edilmesi ise, böyle bir şey yok. Kur'an dilinin arapça olmasından mütevellit sadece böyle bir durum var. din-dışı konuların hangisinde arapça ile hasbihal ediliyor? kaldı ki dillerin kaynaşması zenginlik kazandırır. mesela "halbuki" kelimesinde "hal" arapça, "bu" türkçe ve "ki" farsçadır. böyle bir kelimenin kullanılıyor olması zenginlik göstergesidir.

eğer sizi rahatsız eden şey islamın kendisi ise, buna verecek herhangi bir cevap yok. zira herkes müslüman olmak ya da islamı sevmek, tasvip etmek zorunda değil. ama böyle bir düşünceniz varsa bunu direkt söyleyin, böyle ipe-sapa gelmez bir düşünce ile değil...

berat albayrak

"paralel" diye tanımladıkları yapıya ait özel fatih erkek lisesi'nden mezun olup "paralel yapı, eğitim kurumları aracılığıyla bir nesli mahvetti" diye açıklama yaparak kendi kalesine gol atmış birisi.

ne demişti bursalı talip muhammed bey:

"çeşm-i insaf gibi kamile mizan olmaz,
kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz"

tdk nın şok eden oğlan tanımı

derdiniz "türk dili" ise önce şuradan başlayın: türk alfabesinde "ğ" hariç hiçbir ünlü harfin okunuşuna "a" sesi gelmez. hepsi "e" ile okunur. yani kısaltmaları okurken te-de-ke diye okuyup ona göre apostrof getirmelisiniz. şu halde tdk'nın değil, tdk'nin diye yazmanız gerekir.

çalışmalarını zerre beğenmiyor olsam da türk dil kurumu, dilde kullanılan bir kelimenin kullanım sıklığına göre her anlamını vermek zorundadır. "oğlancılık" diye bir tabir var mıdır, vardır. hiç mi osmanlı tarihi okumadınız? mesela osmanlıda eşcinsel erkekler "hiz oğlanı" diye bilinirdi ve hepsi defter-i hizan'a kaydedilirdi. hatta daha da ileri gidelim, bu hiz oğlanları askerlikten de muaf değildi ve "civelek taburu"nu oluştururlardı. yani bu tanımın tarihi arka-planı bile varken "türk dil kurumu'nun şok eden oğlan tanımı" diye başlık açmak, "şok edici bir cehalet" örneğidir. bu kadar mı kopuksunuz bu ülkeden ya hu!

can alıcı şiir dizeleri

üç mısra kabul edilirse:

"...başarısız boktan bir kış geçirdik
kanımız bile doğru dürüst akmadı
bir sürü çocuğu öldürdüler."

turgut uyar / kıştan kalan soğukluk

samsun müftüsünün tecavüz zina yorumu

Anadolu insanının kimi zaman kulakları tırmalayan, eğreti gibi gelen ağız dolusu küfürleri kimi zaman da çok naif bir şekilde tecessüm eder. Mesela Anadoluda bu durum üzerine şöyle bir söz kullanılır ki gayet de yerinde olur: "Bugün zina ile tecavüzü birbirinden ayıramayan, yarın anasıyla avradını birbirinden ayıramaz"...

pedofili peygamberden ümmete geçen bir hastalıktır

pedofili peygamberden ümmete geçen bir hastalıktır

tamam, ayşe'nin, peygamber ile evlenmeden önce "nişanlı" olduğunu bilmiyor olabilirsin. bu "nişan" hadisesi "beşik kertmesi" gibi de değil ayrıca. yani sizin mantığınıza göre [bir de eleştiriniz her ne ise istikrarlı olun; ayşe 6 yaşında mı, 9 yaşında mı? hristiyanların iznik konsili'ne öykünüp "anti-islamcı"ların da kendi aralarında bir konsensüs oluşturup manifesto yayınlamaları gerekiyor ki temsilcileri de böyle 6-9 düalitesinden kurtulsunlar] ayşe, 5 ya da 7 yaşlarında nişanlıydı. buna da inanıyor olmalısınız. öyle ya, keyfine göre birine inanıp birine inanmamak olmaz...

siz muhtemelen o coğrafyanın sosyolojik yapısı hakkında da bilgi sahibi değilsiniz. zira orada kadınların yaşı regl olmaya başladıkları andan itibaren hesaplanır. bu cehaletinizi de bir tarafa atalım, benim asıl sorum şudur:

bana islamın içinde öyle bir "farz", öyle bir "tavsiye" gösterin ki beşer için, toplum için zararlı olsun. mesela "çocuk yaştakilerle evlenin" gibi bir tavsiye. böylesi bir şey sunun, söz veriyorum ben de anti-islamcı ve ahmak olmak için çabalayacağım...
#30683916 • 24.12.2015 19:28
sil
s16: başlık silindiği için entry'niz siliniyor.
s25: bu entry sözlüğü/yazarı yasal yönden zor durumda bırakabilir.
25.12.2015 11:31

aynı yazar yukarıda verilen tarihte gene bu başlığı açmıştı ve bu başlık silindi ki bizim entryler de silindi. belli ki yazar silüetine bürünmüş bu insanımsı kısa periyotlarda bu şekilde insanları tahrik edici başlıkları açabiliyor. bu başlık gene silinir ama bu yazar ceza almazsa yönetime kafam girsin!