bugün

entry'ler (429)

hadi çıkartın beni burdan

(bkz: gaçın la gaçın bomba atıyom)

19 temmuz 2010 krc genk fenerbahçe maçı

maçın 90 dakika olduğunu gösteren, laubaliliğin futbolda yeri olmadığını gösteren maçtır. (bkz: #8723690)

19 temmuz 2010 krc genk fenerbahçe maçı

kazım'ın laubali oynamaması halinde takıma ne kadar faydalı olabileceğini gösteren maçtır. şu 3 hazırlık maçı gösterdi ki, bilica, deivid, ilhan, bekir(sağ bek olarak) bu takıma yaramaz; yedekten bile girmemeliler. ayrıca baroni 'yi çok beğendim, iyi pas dağıtıyor keranacı. mert'e değinmeye gerek yok zaten.

19 temmuz 2010 krc genk fenerbahçe maçı

27. dakikada, faul bekleyen gökhan ünal 'ın hakeme arkadan ".mına kodumun çocuğu" diye seslendiği maç. (bkz: türk futbolcuların yabancı hakemlere karşı terbiyesizleşmesi)

referandumda hayır oyu kullanacak insanlar

fasulyeden demokrat olmayan insandır. salt 12 eylül anayasası kötü diye, yasamanın ve yürütmenin yargıyı s.kerteceği, iktidarın diktatörleşeceği bir sisteme evet demeyen insandır.

hatta ve hatta, siz işkenceyi, darbeyi, faşizmi savunuyorsunuz diye kendine saldıranlara t.şşağı ile gülen insandır. ama tayyip'e helal olsun, evet diye insanları iyi kandırıyor, baksanıza böyle bir başlık açan insanlar da var, sayıları az değil bunların.

en karizmatik bayrağın fransa bayrağı olması

valla simgesini mimgesini, nereden geldiğini bilemem; ama oldum olası uruguay'ın bayrağını sevmişimdir. açık mavi beyaz, sol üstte güneş falan... iyidir uruguay, gitmek görmek lazım belki de.

fransa'ya gelince, illa ki bir şeylerin simgesidir, herifin teki "ne olsun lan renkler, kırmızı olsun di mi? lacivert? evet o da olsun. bi de beyaz koyduk mu 10 numara bayrak sana" dememiştir de, niye karizmatiktir onu anlamak zor; ama görüşlere saygılıyızdır. başkası çıkar da der, "ne ulan uruguay'ın bayrağı öyle? 1. sınıf çocuğunun resim yapması gibi" diyebilir.

türkiye cumhuriyeti nin atatürk ün ülkesi olması

(bkz: yavşak başlıklarla atatürkçülere sataşmak)

recep tayyip erdoğan ın 3 çocuk yapma çağrısı

"ikisine sen bak o zaman ... koyim!" diyecek bir baba yiğidi arattıran çağrıdır.

başka dilde aşk

içinde sayısız mesajlar barındıran; ama bunları hiçbir zaman izleyicinin gözüne sokmaya çalışmayan film. ayrıca filmde ne acıklı cümleler var; ne de acıklı bir durum. yani esas oğlan, bir kahraman gibi, sağır dilsiz olduğu için acınası biri veya bir melek gibi gösterilmiyor. çabuk öfkelenen, yırtıcı biri aynı zamanda. ki olması gereken de bu. yani filmde, nasıl sarışın biri, uzun boylu biri anlatılıyorsa tırnak içinde engelli kişi de öyle anlatılmış. gereksiz ve samimiyetsiz konuşmalar yok filmde. belki de ondan bu kadar güzel bir film. ayrıca bu "engel" kavramını komşu delikanlı ile de nefis bağlamış ve örneklendirmiş senarist. sonuç olarak, farklı bir film... emeklerine sağlık emeği geçenlerin...

midnight express

filmde iki dil konuşulmaktadır genel olarak: ingilizce ve türkçe. ama biz türklere ingilizce cümleler için altyazı ne kadar lazımsa, türkçe cümleler için daha fazla lazımdır. zira filmde oynayan bir türk yoktur ve türk rolündekiler türkçeyi g.tüm gibi konuşmaktadır. hele o hakim neydi öyle, aman tanrım.

filmde sadece işkence sahneleri ön plana çıksaydı derdik ki kardeşim işkence yok mu bu ülkede bilmiyor muyuz? tabi ki çekilecek böyle filmler. zaten genelde filme toz kondurmayanlar da ondan bahsediyor. az bile anlatılmış falan deniyor. tamam doğru, ama 2 saat boyunca türklerle ilgili türkiye ile ilgili bir defa nötr bir yorum yapılsın, tamam olumludan da vazgeçtik. film başlıyor dakika 1, baklava kötülenir, sonra genel olarak türk yemekleri kötülenir(dikkat edin bunu kötüleyenler de abdliler, yuhh), tüm türkler öcü gibi gösterilir ve filmde aşırı ırkçı cümlelere rastlanır. hatta ve hatta bizlere bile küfredilir. vee sonunda da bu film en iyi senaryo ödülü alır.

madem böyle film yapılacak, bu "sanat adamları" biraz sanatçı olup objektif olmayı deneyebilirlerdi. filmde esrarla yakalanan kişi iyidir melektir; polisler kötüdür, kakadır. adalet de sadece türkiye'de bozuktur, abd'de nefistir candır zaten...

12 eylül 2010 anayasa değişikliği referandumu

"anayasa değişikliğine evet demeyen ben solcuyum demesin"den sonra, "anayasa değişikliğine evet demeyen ben sağcıyım demesin" diyenler de peydah oldu. en son nokta, "referandumda hayır diyenler insan değildir" cümlesi olacak herhalde.

işin diğer ilginç kısmı, yeni anayasaya hayır diyenlere 12 eylül sempatizanı gözüyle bakmak. yani bu anayasaya hayırsa sen faşitsin arkadaş!

zaten bakıyoruz televizyonlarda, okuyoruz gazetelerde... kaç hukukçu konuşuyor ki bu konularla ilgili olarak. kardeşim, mesele dış politikaysa siyaset bilimciler, uluslararası ilişkiler uzmanları konuşsun; anayasaysa hukukçular... tabi ki fikir alınabilir diğer kişilerden ama, salt o adamlar konuşuyorsa bir terslik var. konu ekonomi, anayasa hukukçusu yorum yapıyor. yapsın, ama 2 kişiden biri olmasın o programdaki. fazla konuk varsa eğer, hukukçuya da densin ki "kardeş sen ne diyosun anlat bakim bi hele"

madem bu anayasa daha özgürlükçü, daha pozitif sonuçlar doğurabilecek bir anayasa olacak; dokunulmazlıklar, baraj ne alemde, kuvvetler ayrılığı ne alemde, denetim mekanizması ne alemde. ama yok, buna hayır diyenler faşisttir, hibinedir, puşttur. böyle bir düşünce... bari bu konuda mağdur politikası yapmayın.

pes 2009 spikeri

kaleciye doğru yavaşça gelen topu kalecinin eline alması sonucu, "oo şansa bak" diyen spiker. kafan mı güzel yavrucum ?

9 mayıs 2010 ales

önceki sınavlara göz gezdirdikten sonra "tamam yaa ben 160 soruyu da yaparım sonra dalgama bakarım tuvalete giderim" falan diye düşündüğüm; ama ilginç matematik soruları sonucu pek de düşündüklerimi yaşayamadığım sınav. mantık sorularını acayip kasmışlar. türkçedeki mantıklar geçen senekilere göre daha kolaydı kanımca; ama matematik bu sınavda bir enteresandır. akılda kalan sorulara gelince, lost tabi bir numarayı alır. ilginç puan durumu da beni benden almıştır. herifler 4 maç yapıyo 1 gol atıp diğerlerini ekarte ediyo falan, diğer takımlar ne malsa.

sonuç olarak kanımca ve eski aleslere giren arkadaşlarımın yorumu da dikkate alınca, öncekilere göre matematiği kasmış, sözeli aşağı yukarı aynı olan sınav.

bu arada salon gözetmeninin beş defa "doğru yere işaretleyin, sözeli sözele, sayısalı sayısala" deyişi de yuhh dedirtmiştir.

fabio alves da silva bilica

rakibe o kadar sert müdahale yapan bir oyuncudur ki yanında lugano mülayim kalmıştır.

11 şubat 2010 bursaspor fenerbahçe maçı

şimdi ilk olarak daum efendi'nin "biz her maça en iyi kadromuzla çıkarız" lafıyla sözüme başlamak istiyorum. bursaspor sonuç olarak lig üçüncüsüdür ve sen bu takımla daga geçer gibi bir kadroyla çıkamazsın sahaya kardeşim.

fenerbahçe savunması bütü benliğiyle, ben bu bursaya nasıl 3 gol hediye ederim'i konuşmuş tartışmış ve sonunda başarmıştır bu maçta. ikinci olarak söylenmesi gereken bu.

fenerbahçe maçın ilk 5 dakikasında bulduğu iki pozisyondan birini atsa rahat bir galibiyet elde ederdi onu da bir tarafa koyalım.

ama burada fenerlilerin konuşması gereken şeylerin başında bilica'nın yaptığı penaltı, hiç sevilmemesine rağmen yine kritik gol atan güiza'ya şaşırma, bekir'in ne halta yaradığını düşünme gibi konular gelir. manisa maçı çok önemlidir, dikkat eylemek lazımdır.

bira içerken işemek

havuz problemi gibidir, bir muslukla havuz dolarken başka bir muslukla boşalmaktadır.

muharrem ince

arthur zico ya benzeyen milletvekili. * *

2 haftalık sevgilisiyle cinsel ilişkiye giren kız

2 haftalık sevgilisiyle cinsel ilişkiye giren erkeğe göre -ki onlara çapkın, hızlı falan denilir- toplum tarafından daha kötü bakılan, kaşar gibi, motor gibi laflara maruz kalan insan ..

soul kitchen

son zamanda izlenebilecek en güzel filmlerden biri... zaten fatih akın filmi denince "sıcak ve samimi" bir film olacağı kesindi ve aynen de öyle. filmi izlerken düşündüğüm şey, bu filmin soundtrack'inin kesinlikle alınması gerektiği.

zaten filmdeki adamlar da fatih akın filmlerini bilenler için aşağı yukarı aynı... ayrıca, (bkz: uğur yücel)

sözlük ben kaçar

sözlüğü dili olsa "çok da skimdeydi" diye cevap vereceği cümle.