bugün

entry'ler (18)

kadınların bir erkekte baktıkları ilk yer

yürüyüş.

yazarların tek cümleyle hayata serzenişleri

ya sev,ya terk et!

isiklarda inecek var

(bkz: ışıkları geçince)

en güzel ingilizce cümleler

you comin me home (scottish ingilizcesi, süper cümle)
it's not bad, ain't it?(bir de bu var)

the one i love

akustik versiyonu orijinal halinden çok daha güzel olan, aşkı kısa ve öz şekilde anlatabilen rem parçası. kıymetini bilelim, bilmeyenlere bildirelim.

her sey yolunda giderken birden cok kotu hissetmek

ikizler burcu insanıdır. kahkahalarla kopar, sonunda der ki yanaklarım ağrıdı gülmekten, bir anda durur, susar. sonra deliler gibi dans eder, bir anda gider masasına içkisine devam eder. ikizler burcunda hep bahsi geçen değişkenlik tam olarak budur. bir an iyiyken bir an dibe vurur. her şeyi ne kadar uçta yaşarsa diğer uca daha fazla yaklaşır. *
bununla beraber eğer kronik bir hal almış, bu duygular çok derinlerde yaşanır olmuş ve etkisi de ağırlaşmışsa bipolar bozukluk belirtisi olabilir.

polaris

nesildaşım caaanım yazar. kendimize yeni bir ortak alan yaratalım dedik, sözlüğe üye olduk, yönetim donanımını bilmediğinden olsa gerek onu henüz yazar yapmadı, olacak ama çok yakındır, candır, bir tanedir. yaklaşanı yakarım, o derece...

internet bağlantısı olmayan bilgisayar

(bkz: yaşayan ölü)

where is the love

adı itibariyle basit görülebilecek tipik bir aşk şarkısı olarak görülebilir ancak sözlerine dikkat edildiğinde ''savaşma seviş'' teması görülüp daha da çok sevilir.
Father,Father,Father help us
Send us some guidance from above
'Cause people got me, got me questionin'
Where is the love (Love)

200 liralık banknot

şaşırtıcıdır. şimdiye kadar 1 lira vardı, ondan sonra 2,5 lira çıktı(çıkmış vakti zamanında annem biriktiriyor öyle gördüm)ama 2 lira yoktu. sonra 100 lira vardı hatırlıyorum ekmek alırdık, 250 lira vardı ama 200 lira yoktu. 100000 lira vardı yine ben hatırlıyorum, ondan 250000 e geçmiştik, yeşildi böyle, korkardık kaydeceğiz diye ama 200000 yoktu. şimdi bu sebepten 100 ytlden 200 ytllik banknota geçiş şaşırttı beni, 250 bekliyordum oysa ben..

yuksek faiz dusuk kur politikasi

yüksek faizin ekonomideki kırılganlığını arttırıp, abd deki mortgage(mor gıç)piyasasındaki ufak hareketi bile takip edip, hop oturup hop kalkmamıza sebep olması yanında, düşük kurun da olumsuz etkileri olmuştur. şöyle ki; düşük kurla paramız değerlenmiş, ihracat baltalanmış, zaten nihai malı üretebilmek için gereken ara mal ithalatını arttırmıştır. ihracatçılar kan ağlıyoruz diye bas bas bağırır olmuşlardır.,zaten türkiye'nin cari açık gibi bir sorunu yoktur. sıcak para her derde deva olmaktadır, daha ne olsundur. tamam dolarizasyonunun önüne geçmek gibi bir katkısı olmuştur, en azından benim babam parasını dolar olarak tutup, borç vereceği zaman dolar üzerinden vermekten vazgeçmiştir ama bir ucundan açıp öbür ucundan toparlamaya çalışmaktır bu politika ve yanlış uçtan toparlamaktır, yeterli büyüme sağlanmadan sıcak paralar elimizde erimez umarım. ha benim başkaca iyi bir önerim var mı derseniz, bilgim mevcut durumu değerlendirecek kadardır.

huzur veren insanlar

yaşlı insanlardır. kulaklarının duyabileceği kadar yakın mesafelerine sokulup, sessizce beklersiniz, yanlarında eğlenecek bir şeyler aramadığınızı, susarak da öyle candaşlık yapabileceğinizi gösterirsiniz. sonra birkaç soru sorarlar, soruları ne kadar ehemmiyetle cevaplarsanız onları o kadar önemsersiniz, can kulağıyla dinlemeye o kadar hazırsınızdır. sonra başlarlar bir ucundan hayatlarının, genelde yalnızlıklarının tek sebebi olan kaybettikleri eşlerinden başlarlar anlatmaya, ''cemal bey de şöyle yapardı, allah rahmet eylesin'' derler. çocuklara geçerler, torunlara geçerler. bu arada sizin hayatınızı hiç sorgulamazlar, ee biraz da sen anlat hep susuyosun demezler. aklınız onların anlattıklarından başka hiçbir şeyle meşgul olmaz. geçmişin güzelliğiyle tüyleriniz diken diken olur. arada bir de ya türkü patlatırlar, ya da sanat müziği şarkısı o çatallanmış sesleriyle, en güzel ses oymuş gibi gelir insana,doğan bebek ağladığında sevindiği gibi sevinir bu sesi duyunca. bu insanı sıkıyor muyum acaba, uykusu geldi mi acaba diye düşünmenize gerek kalmaz yanında, uykusu gelince zaten rahat rahat söyler. aralarda öylece susabilirsiniz, huzur!!! dersiniz.
herkesin anlatacak bir hikayesi vardır ama en güzelleri yaşlılarınkidir.

çıkış belgesi

diplomanın gerektiği her yerde kabul gördüğünden, onun ocağına incir ağacı dikenin ta kendisidir, işinden emekli olmuş amcalar biliyorum daha diplomaları okullarının arşivinde olan.
kesinlikle düzgün bir vesikalık foto yapıştırmak gerekir, demedi demeyin, sonra elinizde iyi bir üniversitenin çıkış belgesi de olsa, o amele halinizle bütün karizması sarsılır, sevin sayın, iyi davranın.
ben almak için 2006 yılında tam 75 ytl verdim, öyle mühim bir şey. ha bir işe yaradı mı derseniz henüz bir numarasını göremedim.

sonbahardan çizgiler

içinde samsun asfaltı geçince samsun ya da en azından karadeniz'le ilgili sanılır ama bahsi geçen asfalt ankara-samsun yoludur. mamak da mamak cezaevi, bunları aklın bir köşesine koyup dinleyince çok daha anlamlı olur.

yusuf kalkavan anadolu lisesi

bir zamanlar basket maçlarında yavşak kürşat anadolu lisesi diye anılırdı bu okul. bunları inadına hakemlerin arkasına oturturlardı, her türlü hareketi çekerlerdi karşı takım seyircisine ama kendilerine bir ''yusuf'' yapılsa hemen görülürdü. sonra da yavşak yavşak gülerlerdi uyarı anonsunun ardından. öyle kötü insanlar var. okuldan kaçılıp maça gidildiğinde hocalara bahane olarak sunulurdu ''ama maç ykal'eyleydi hocaaam''. hoca da takımın antrenörü ya neyse..
içel anadolu lisesi'yle ilgili bir kuyruk acısı mı desem, sidik yarışı mı desem öyle bir şey var işte. ellerine bir defa okulun adının bir ara ''mersin anadolu lisesi'' olmasından tevellit bir koz geçmiştir, yıllarca onun ekmeğini yediler. ''mal oldunuz lan siz mal, insan olun öyle gelin'' dediler. yenilerde başka uğraşacak nokta buldular mı bilemiyorum.
o değil de kızların ekose etekleri çok güzeldi, bu okulun özendiğim tek şeyiydi.

nesrin

yaban gülü, ağustos gülü manasına gelir bu isim. farsça kökenlidir.
laz ziya ekolünden gelen/gelmeyen herkes bu isimdeki insanlara sinirlenince ''nesriiiin'' derler.

yazarların içinde kalanlar

küfür. çoğu zaman kalıyor, edemiyorum, söyleyemiyorum.

geronimo

dağlara sorun beni diye bir kitap var. orada hayatını anlatıyorlar. genel olarak kızılderililerin yaşamına, kendilerine dair de bilgiler var. orada yazılana göre geronimo adını bastığı ispanyol kilisesi'nin öldürdüğü rahibinden almıştır. kitapta savaşırken kullandığı taktikleri ayrıntılı bir şekilde anlatılır. kuvvetli olduğu kadar zeki ve cesurdur. defalarca yakalanmış, teslim olmuştur. defalarda kelimesinden ''firar'' kelimesi de anlaşılmalıdır. kendini halkını kurtarmaya adamıştır.
ölümünün yaklaştığını hissettiğinde zamanın başkanı roosevelt'e topraklarında ölmek istediğini, arizona'ya gitmesine izin vermesini istediği bir mektup yazmış ama olumlu cevap alamamıştır. o denli korkuyorlar adamdan.