bugün

entry'ler (26)

mayıs

Mayıs: ilkyazın perdesiz sazı gibiydi, rüzgar eteklerimizi yalarken, güneşi ısıtırdı içimizi. Uçurtmalar göklere çekilir, sahile çekirdek düşer, macuncular renk ahenk camekanlarını sokak başlarına park ederdi.

Şimdi biri onu küstürmüş gibi sürekli ağlıyor. olsun, Mayıs bu, affedilir.

erkek olmak

xy kromozomuna sahip olup, maça 1-0 önde başlamaktır.

vajinasından insan çıkarabilen insan

birde vajinasından içeri adam sokabilen kadınlar vardır.

ehöm, bir yanlış anlaşılma kurbanı olmamak için şöyle açıklayayım; Pedro Almodovar'ın Konuş Onunla adlı filminde 'küçülen aşk hikayesi' sahnesi geçer, Burada kahramanımız esas oğlan, küçülür, küçülür, küçülür ve sevgilisinin vajinasından içeri girerek sonsuza dek orada kalır.

(bkz: serbest çağrışım)

uçurtma

ilk yaz geldi, uçurtma göründü, yazmak şart oldu.

geçmişe ve geleceğe baktım, m.ö 3000 yılında buldum onu. yalın ayak başı kabak olmasını beklerken, narin bir gelin gibi süslü olduğunu gördüm. eşkenar üçgen, altıgen, dörtgen gibi geometrik şekillerinin yanı sıra bambaşka kimliklere bürünüp, her seferinde bambaşka biri olabiliyordu. söz gelimi, bazen kuş, bazen ejderha, bazense yaramaz bir balık oluveriyordu.

Çin'in Weifeng şehrinde doğan bu narin güzelin oyunculuğu kısa sürede Japonya, Tayvan ve Endonezya'ya ulaştı, derken, bu korkusuz güzel çocukların kalbinde taht kurup, eğlencelerin aranan siması oldu.

ona korkusuz demem boşa değil, çünkü; o, savaşlarda haberleşmeyi sağladı, düşmanı korkutup gövde gösterileri yaptı, hasat mevsiminde bolluk olması için Tanrı'ya yakardı, bir savaşçı gibi yeni doğan bebeklerin üstündeki kötü ruhlarla savaşıp, onları kovdu. hırsızlık yapmak ve balık avlamak ise kötücül yanlarıydı kırılgan kuşun. kim bilir belkide o yüzden bir yanı hep hüzünlüdür rüzgarla dans ederken...

Marco Polo'da, Uzak doğunun bu korkusuz, narin, kırılgan güzelini Malaya adalarında gördüğünde benim gibi ona vurulmuştu. Marco, Malaya'dan satın aldığı bu güzeli Hollanda'ya götürdü ve böylece bu narin güzel hemen hemen her ülkenin semalarında dans ederken görüldü...

ne çok şiir yazılmıştır bu güzele, en çokta çocuklar sevmiştir onu ve özgürlüğe hasret olanlar.

benim de bir diyeceğim var elbet:

Beni Weifeng'e götürün, ne eşkenar, ne üçgen, ne altıgen, ne dörtgen ne de ejderha olmasın, kuşlar zaten uçuyorlar, balıktan olsun uçurtmam, ben en çok balıkları uçurmak isterim.

aşk

düşünce katılmamış saf duygu hali.

bir sonsuz yağmur yağsa

bir pazar sabahı bugün.

sabahın köründe çıkıyorum evden, kapıda yağmur. ellerinden tutup giyiyorum üstüme damlalarını istanbul'un.

birbirimize sarılıp yürüyoruz, düzlüğü bozuluyor saçlarımın her adımda, ağlasam kimse anlamayacak. yağmur siliyor sanki beni...

ben silinmişim, herkes sığınacak bir yer bulmuş kendine, bütün köşe başları tutulmuş. ya başları kapalı hanım kızların ya da eteklikli bastonları...

bir otobüs alıp götürüyor beni uzaklara, üstümde kuruyup camlara vuruyor damlalar.

varıyorum, vardığım yerde yağmur, deniz ve yosun kokusu karşılıyor beni. manzara aynı. tuzu kuru insanların.

ıslak ıslak yürürken beynimde Mazhar'ın sesi çınlıyor, diyor ki;

''bir sonsuz yağmur yağsa,

mutluluktan ıslansa dünya,

odalar üzgün durmasa,

ayrılığa kapanmasa kapılar.''

ama, sonsuz bir yalnızlık yağıyor, mutlulukla ıslanamıyor dünya, odalar hep üzgün,

çünkü ayrılıkla kapanıyor kapılar.

yalnızca bir çift ayakkabısı olan insan

(bkz: bacheha ye aseman)
Majid Majidi'nin film konusu.

alaa wardi

sözlükte aratıp da 'alaa wardi başlığı henüz açılmamış!' başlığıyla göz göze geldiğimde, önce duraksadım, sonra göz kırptım ve sordum emin misiniz? diye.

yeminler edip, ekmekleri öpüp de, nimetle şaka olmaz, vallahi yok işte dediklerinde inandım.

tabiri caiz ise (caizdir!) kendisi Suudi Arabistan'ın gülüdür gülü! yaptığı coverlar tadından yenmez, aslından daha çok sevdirir kendini.

bayanlar, baylar! Alaa Wardi'i ayağınıza geldi.
tıklayın. bakın.

http://www.youtube.com/wa...dscreen&v=bUaIswblpSA

http://www.youtube.com/watch?v=l0rCS8qpq20&feature=relmfu

http://www.youtube.com/wa...ISSRPw&feature=relmfu

memelikaktus

içinde her sabah aynaya baktığında 'kimsin sen?' diye soran bir yabancı olan hatun kişi.

şu sıralar canını sıkacak bir film arıyor.

yalnız erkeklerden güzel kızlara tavsiyeler

bana (bkz: kaybedenler kulübü)'nü anımsatan tavsiyelerdir.
yalnızlık zor şey elbet. allah standarttan ayırmasın.

bireysel emeklilik

bayanlar, baylar!

bir çocuk yapayım da, yarın öbür gün eli ekmek tuttuğunda bana baksın, borçlarımı ödesin, sigara paramı versin, maddi manevi destekçim olsun, borçlarımın altından borçlanarak yine o kalksın diye düşünüyor, yapmayı planladığınız çocuğu gelecek için bir yatırım olarak görüyorsanız, hemen korunma yöntemlerinden birine başvurun.
ve, size en yakın bankanın şubesine giderek bireysel emeklilik hakkında bilgi alın, kısa bir araştırmadan sonra aklınıza yatan bireysel emeklilik programlarından birini seçin ve primlerinizi ödemeye başlayın.

inanın bez parası, mama parası, kıyafet parası, okul masrafı ve saire derken sizin için çok daha hesaplı olacaktır.

çok sevgili bayanlar ve baylar!

bireysel emeklilik programı sayesinde sizden nefret eden çocuklara asla sahip olmaz, diğer taraftan geleceğiniz de garanti altında olmuş olursunuz. ne dersiniz? bir taşla iki kuş!
hadi durmayın. vurun! vurun!

dile dolanan şarkılar

acilen başka bir iş bulmalıyım dedirten şarkılardır.

http://www.youtube.com/watch?v=tAboni_Mqv4

doğru insanın gelmesini beklemek

Godot'nun gelmesini beklemek gibidir. gece çöker de Godot gelmez. onu beklerken kendinizden uzaklaşır, yetmezmiş gibi borun pazarını kaçırıp eşeğinizi Niğde'ye sürmek zorunda kalırsınız.

hiç gelmeyecek birini beklemeyin. kendinizi sevin.
bir başkasını sever, anlar, dinler gibi...

işte o vakit Godot'un (bkz: doğru insan)aslında size ne kadar yakın olduğunu anlayacaksınız.

nazım hikmet ran

ne Abidin, ne Güliz, ne de Mehmet'le anası.

Sara Alexander anlatsın Nazım'ı, Nazım'ın kaleminden.

http://fizy.com/#s/1ahvhc

mızıka

içine nefes değil ruh üflenen müzik aleti. naif, kırılgan ve yalın.

ismael Lo'nun Tajabone şarkısını dinlerken bir an duyulan o büyülü ses sanatçının nefesinden çıkıp ruhunuza akar. yine naif, yine kırılgan, yine yalın.

http://fizy.com/#s/10kon4

en güzel klipler

ehöm. ben ki normal şartlarda klip izlemeyi sevmeyen bir muhteremim, şimdi bu klibi döndürüp döndürüp izliyorsam bu sabahların bir anlamı olmalı.

http://www.youtube.com/watch?v=z0W212af1uk

icat edilmesi istenilen aletler

ruh halime göre kendini yenileyen, müzik dünyasındaki gelişmeleri an be an takip edip kendi kendini şarj edebilen, beni uğraştırmadan en sevdiklerimi gruplandıran ve beğenmediklerimi rafa kaldıran, sonsuz şarkı kapasiteli, süper ötesi akıllı bir mp3 istiyorum.

yetkili makamlara göz kırpar, gerekenin yapılmasını arz ederim.

hastası olunan sözler

"tutar ellerinden kaldırırsın
adı kötüye çıkmış tüm sözcükleri."

ilk yiyişte aşık olunan şeyler

anası babası aşçı olduğundan mütevellit epey seçici olan memelikaktüsün orta okul yıllarında tattığı nohutlu sokak pilavı buna bir örnektir efenim.

aramızda çok ciddi bir münasebet var amma ve lakin arada sırada geçen yıl tanıştığım midye tavayla kaçamak yapmaktayım.

dipnot: ikinizin de yeri ayrı.

dipnot2: (bkz: ikiniz de benim bebeklerimsiniz)

masumiyet

tarık zafer tunaya kültür merkezinde 3 liraya izlediğim, ön yargıların oluşturduğu bütün duvarları bir anda tuz buz eden, dışarıdan bakıldığı zaman mide bulandıran hadiselerin içinde bile bir parça masumiyet olabileceğini ağır bir tokat atıp gösteren filmdir. sonradan kader'i de izledim ama ne yalan söyleyeyim masumiyet kadar başarılı bulamadım. filmin boğazıma bıraktığı o yumruğu bir kenara koyacak olursak haluk bilginer'in ellerinden hatta her yerinden öpmek isterim. saygılar.