Benim. Lise biter bitmez koşarak uzaklaştığım eve tam 8 sene sonra tıpış tıpış kendi ayaklarımla döndüm. O zamanlar çok enerjiktim sanırım hayattan umudum vardı. Şu an ne istesem yapmaya imkanım var aslında. Baskı da değil, para da değil mesele. Ama enerjim yok. Öyle bir boşluk. Öyle bir memnuniyetsizlik.. aileyle de mutlu değilim ama alıp başımı gidecek kadar da enerjim yok.. yalnız yaşasamda mutlu olmam ben biliyorum * o yüzden öylesine yaşamaya devam ediyorum..

Şu git geleli ruh halimden çok sıkıldım. Ama yine hiç iyi değilim. Bıkmış, tükenmiş, amaçsız hissediyorum..

Böyle bir hak sadece sözde var gerçekler öyle işlemiyor. Canınız istese de istemese de o telefonu açarsınız. Gecenin 2 si dahi olsa o telefon mecburi açılır. Hatta gün gelir sabaha kadar da gıkınız çıkmadan çalışırsınız. Gerçekler ne yazık ki böyle. Bunları yaptıktan sonra belki samimiyetsiz bir teşekkür alırsınız. Yapmazsanız zaten vay halinize. Sonuç olarak yine kimse memnun olmaz tabii. Kısacası evet çalışanlar köle.

Başımıza gelmeyen kalmadı. Her birimiz ayrı ayrı bıktık. Evlilikti oydu buydu yeni bir stresi kaldıracak gücümüz kalmadı bence. Günümüzde birisine güvenmekte zor birisine bağlı kalmakta. Aldatmak, aldatılmak bunlar bile normal oldu. Çok çabuk sıkıyor ve sıkılıyoruz. Tüketim çılgınlığının bir başka versiyonu olarak insanları tüketiyoruz. Ben de uzun süre birisine tahammül edemiyorum karşı tarafta bana tahammül edemiyor. Böyle bir döneme girdik sanırım. Evlenenler nasıl yapıyor o kısmını çözemedim.

Sanırım kendimi uyanık sandığım ama kabus gördüğüm zamanlarda oluyor. Bir kere yatağımın altına sanki bir sürü misket atılmış gibi bir ses gelmişti ve sallanmıştım. Bazen de tam uyanırken odamda devasa örümcek görüyorum. Hiçbir zaman bulamadım. Paranormal değil de daha çok kabus gibi.

ice tower oynardım amaçsızca. hatta virüslü olurdu indirdiğim site abim silerdi ben tekrar indirirdim. Gta vice city, counter strike da oynardım.

Çok mantıklı bir hareket bence. Biz erken bitirdikte ne oldu. iş hayatının içine girip hayatımızın en güzel zamanlarında sinir stres sahibi olduk. Ne kadar geç o kadar iyi. Bu ülkede kurumsal bir firmada bile çalışsanız burnunuzdan fitil fitil getirirler. Çalışma arkadaşlarınız olsun yöneticileriniz olsun iş yükünüz olsun.. olan sizin yaşam enerjinize olur. Huzurlu bir kaç fazladan sene daha geçirip kaçınılmaz iş hayatına başlamak çok daha güzel geliyor kulağa.

Panik ataktan dolayı da olabilir. Bu aralar kendisiyle başım belada. En ufak şeyleri daha kafaya takip problem haline getiren bir insansaniz doğaldır.

Hayvan beslemek. Elinizde mama sokaklarda gezerken size koşan pisicikler. Hemen ayaklarınıza sürtünerek ettikleri teşekkürler...

Arkadaşlar neden engellesin ki? sürekli taciz etmiyorsanız tabii. Engellemenin bir zorunluluk olduğunu sözlükten öğrendim.
Böyle ince hesapların peşine düşmem hak etmedikçe kimseyi engellemem. Mesaj gelirse de canım istemiyorsa cevap vermem. Cevap vermediğim halde devam ederse o zaman başka. Numarasını silersiniz hayatınıza dönersiniz.

Cevap verilmemesi gereken mesajdır. Düşündüğü için değil anlık boşluğa düştüğü için atılmış bir mesajdır o.

Birinci sınıftan sonra hiç kavga etmedim sözlük. Beni tehdit ediyor diye sıra arkadaşımdan bir ısırık almıştım sadece. Tartışmaya bile nadiren girerim. Gerçekten artık çok üzerime gelinmesi lazım sesimin yükselmesi için. Ilımlı bir insanım ama insanlar gergin yapacak bir şey yok.

Sizin için dayanılmaz bir hal aldıysa istifa etmelisiniz. Psikolojik olarak çok yoruluyor insan buna gerçekten değmez. Aşırı saçma bir yerde aşırı saçma insanlarla çalışıyordum. Kesinlikle hayatımda tanıdığım en en en iğrenç insanları orada tanıdım. Daha çok tecrübem yoktu o sebeple tüm sınırlarımı zorlayarak 2 ay sabredebildim. iş bulmadan istifa ettim ve rahat bir nefes alabildim tek pişmanlığım ilk haftadan istifa etmemiş olmak oldu. Sizden önemli değil iş yine bulunur istifa etmek istiyorsanız edin.

Mükemmel bir şey. Gece gece yine aklıma düştü. Dökülmek için sebep arayan kirpiklerimi bile dokmemisti içiniz rahat olsun dökülme olmuyor. Eğer kirpikleriniz siyah değilse bir de siyaha boyatıp makyaj derdinden kurtulabilirsiniz. Benim kirpiklerin kısa ve seyrek bende bile çok güzel oluyor. Yapın yaptırın asla pişman olmazsınız ama düzgün bir yerde yaptırın herkes yapamıyor.

Bazen gecelerce sürer bu durum. Tam cildirmalik. Çok uykunuz vardır algınız uykusuzluktan iyice azalmıştır. inanılmaz bir baş ağrısı cekersiniz. Ancak yine de uyuyamazsiniz. Arada bir 10-15 dk dalıp sanki bir yerden duser gibi hissedip inanılmaz bir kalp çarpıntısı ile uyanırsınız . En sonunda bitap düşüp bir şekilde uykuya dalmayı başarırsınız bir kaç saatliğine. Ertesi günü baş ağrısı, zonklama ile geçirirsiniz. Gece yine aynısı.

Gün günden zorlasan aktivite. Yeni sezon her şey çok hoşuma gidiyor ama ancak deneyip sessizce yerine bırakıyorum. Öğrenciyken bile daha az düşünerek alışveriş yapıyordum o fiyatlar nedir..

Pratik ama abartildigi kadar iyi degil. O çıtır çıtır az yağlı patates olayı falan olmuyor çiğ kalıyor. Ama düşük kalorili, az yağlı, hızlı yiyecekler yapabiliyorsunuz. Koku ve yağ sıçrama olaylarında iyi bir tek. Onun dışında çokta bir olayı yok.

Genellikle yüzde oluşan çirkin noktalar. Ne yaparsanız yapın geçmez de bu lekeler. Arbutin, c vitamini, niacinamide serumlariyla da geçmez. Belki bir miktar azalır. Yaz kış o iğrenç görüntü olusmasin diye evde dahi Güneş kremi surersiniz ama bir şekilde oluşmasını başarırlar. Ancak lazer ile sildirilir. Tabii bir hafta boyunca ucube gibi dolasmaniz gerekir sonrasinda. Leke yoğunluğuna göre ayarlanan seanslar ile silinir. Ama bu demek değil ki bir daha olusmayacak bir sonraki yaz tabii ki tekrar gelecek. Kısaca Güneşten, yazdan, gün ışığında aynaya bakmaktan tiksindiren beneklerdir.

nefessiz kalıp ölmek sanırım. Düşüncesi bile çok korkunç. Daracık bir yerde sıkışmış öylece ölmeyi beklemek iğrenç bir ölüm olurdu.

Ne yazık ki kediler arasında yaygın ölümcül seyreden bir hastalık. Tek bilimsel kurtuluş yolu ise GS denen ilaçlar. Ne yazık ki ilaçlar oldukça pahalı. Pek çok farklı marka var. Veterinerler bu hastalık konusunda biraz bilgisiz. 3 farklı formda seyredebiliyor. Kuru, ıslak ve nörolojik. Islak fip en hızlı ölüme götüren, teşhis daha kolay konulabilen, ilaçlara çok daha olumlu sonuç veren versiyonu. Islak fipte kedinin karnında hızla sıvı birikiyor. Bu sıvı nefes almasına engel olmadıkça alınmamalı. GS ye çok çabuk başlanmalı. Zaten GS tedavisinde hızlıca sıvı azalıyor. En kotu türü ise nörolojik fip. Tanısı daha zor konulabiliyor. Özellikle denge kayiplarinda biyokimya değerlerinin ışığında bu değerlendirilmeli. Benim kedim nörolojik fip hastası idi. Sürekli sallantılı yürüyor ve son zamanlarda düşüyordu. Hatta nöbet tarzı garip kasılmalar oluşmuştu. Nörolojik fip iyileşmesi daha zor olan bir türü ne yazık ki. Ama GS ilaçları bu konuda da oldukça başarılı. Kullanan pek çok kedi eğer çok geç kalınmamışsa kurtuluyor. ileri vakalarda iç organlar çok ciddi zarar görmüşse ne yazık ki ölümler olabiliyor.

Fip hastalığında bir kaç önemli nokta için not düşmek istiyorum. Eğer veteriner hekiminiz bağışıklık güçlendirici bir şey önerdiyse asla kullanmayın. (immunex gibi )En çok uygulanan yanlış tedavi bu. Bu kedinizi çok daha hızlı ölüme götürüyor ne yazık ki.

Kedinize bu süreçte biyokimya değerlerinden kötü olan değeri varsa destek haplar kullanın. Bu tedavi böbrek ve karacigerleri yoruyor. Degerlerde ki kotulesmeler için veda'nın ürünlerini kullanabilirsiniz. Ben ne olur ne olmaz diye ilaç kullanırken değerler kötü bile olmasa kullandım.

Lütfen doz hesaplamasını kendiniz makalelerde belirtilen şekilde hesaplayın, her hafta kilosunu ölçtürüp gerekli doz artışını sağlayın. Dr pedersen'in önerdiği şekilde dozu ayarlayın.

Bir sorunuz olursa lütfen bana yazın her konuda yardımcı olmaya hazırım. Doz hesabinda ve pek çok detayda yardımcı olabilirim. Benim kedim tam 110 günlük bir tedavi ile ölmek üzereyken bu hastalığı yendi. GS ile iyileşme yüzdeleri gerçekten çok yuksek. 2 doz sonrası bile o kadar fark ediyor ki. Lütfen deneyin.