bugün

entry'ler (628)

ketevan geladze

stalin'in annesi olan ketevan galadze, 1937 yılında sovyetler birliğinde ölmüştür. çok dindar ve okuma yazma bilmeyen annenin takma ismi keke'dir. oğlu josef'den önce doğum yaptığı 3 çocuğunu henüz 1 yaşına bile gelmeden kaybeden talihsiz anne son oğlu olan josef'i kucağına aldığında şu sözleri söyler.
“tanrım, bu sefer oğlumu bana bağışla"…

kocası tarafından sürekli dayak yiyen keke oğlu josef için her türlü fedakarlığı yapan birisi olarak öne çıkıyor. onun tek istediği biricik oğlunun papaz okuluna gitmesi ve iyi bir eğitim almasıdır.

josef annesini çokça kez babasının elinden kurtararak kendi dayak yemeyi göze alır. biraz büyüdüğü seferse babası besarion jughashvili'ye bıçak fırlatarak "annemi bir daha döversen seni öldürürüm" diye tehdit eder. keke bu olaydan sonra bir daha dayak yemeyecektir.

devrimden sonraysa stalin keke'yı pek az ziyaret etme fırsatı bulur. bir seferinde uzun süre sonra ilk defa görüşürler ve anne keke, oğluna sorar.

-josef sen şimdi kimsin ?
-eski çarı hatırlıyor musun? eh şimdi ben bir çar gibiyim.

https://burusi.files.word...98-e18398e1839de183a1.jpg

kulağa hoş gelen ülke isimleri

(bkz: Lithuania)

josef vissaryonoviç çugaşvili stalin

bugün ölüm yıl dönümü olan efsane sovyet lideri.
kremlin mezarında en çok gül her zaman stalin'in naaşının yanı başında bulunmuştur. bakalım bugün ne gibi törenlerle anılacak.
stalin'e her geçen gün saldıranların sayısı artıyor. ama ona saldırdıkça o büyüyor!

wesley sneijder

futbol aklı, peste son adamı terse yatırıp gol atmaktan öteye gitmeyenlerin eleştirdiği zeka pıtırcığı. verdiği paslar ortalar, topla buluşma, topa göre pozisyon alma daha sayamadığım bi dolu şeyin temelini kusursuz gerçekleştiren hollanda'nın 10 numarası. bu adam takıma geldi övüp bitiremediğimiz selçuk yanında ayhan akman gibi kaldı. artık millet anladı duran topta yanına gidende yok. 2 haftadır gol atıyor galatasaray sayesinde. bu adamı beğenmeyen karşı duvarda oynasın.

nikita kruşçev

meşhur 20. parti kongresiyle sscb'yi parçalama politikası başlatan kel. kruşçev'in hazırladığı bu rapor, stalin ile arasındaki şahsi hesaplaşmanın sonucudur. kuruşçev 30'lu yıllardaki sürgün karalarının hemen hepsine imza atmış ve birinci elden katılmış birisi olarak raporunda tek suçluyu stalin olarak göstermiştir. bu onun olaya bakış açısında ki subjektifliği ortaya çıkartan kesin bir unsurdur. rapor kurşçev'in iddia ettiklerinin tersine, ülkeye ve partiye yarardan çok zarar vermiştir. kruşçev'in raporlarından önce hemen hemen dünyanın % 70'i sovyetler birliğine sempati duyarken kruşçev'in raporlarından sonra tüm dünyadaki komünist hareket ikiye bölünmüş, sovyetler birliğindeki manevi ve siyası ortam sarsılmıştır. bu politika kendisinden sonra gorbaçov ve yeltsin'li yıllara kadar devam etmiştir.
dönemin politbüro üyelerinden olan biryakov ise yaptığı bir konuşmada, "herkes kruşçev'in raporlarından sonra sarsıldı. çünkü halk stalin'i seviyordu ve destekliyordu. ben bile stalin'i her koşulda desteklemeyen, yaptığı bazı haksızlıklara tanıklık etmiş birisi olarak raporu görünce şok geçirdim" demiştir.

tüm bunlara bir ek, kruşçev mücadelenin en sıcak günlerinde partide yer almamış, ortamın durulmasını ve sakinleşmesini bekleyip 1919 da partiye katılmış birisidir. partide olmadığı yıllardaysa (şuan şehrin ismini unuttum) menşeviklerin ellerinde bulundurduğu bir şehirde kalmayı tercih etmiştir.

lev troçki

troçki'nin komünist hareket içince olumsuz ve yıkıcı bir rol oynamasının nedeni onun, sosyalizmin inşası konusunda stalin'le anlaşamaması değildir. troçki devasa ölçekte bir çarpıtıcıydı. dürüst olmayan yaklaşımları zaman içinde zararlı ve gerici rol almasını sağladı.

o kendi çıkarlarının ve siyasi iktidarının peşindeydi. kollektif çalışma yetisinden tamamen yoksun bireyci bir şahıs. önerileri 1920'li yıllarda yenilgiye uğrayınca, asla çoğunluğa boyun eğmemiş ve parti çizgisini izlemeyi kabul etmemiştir. tersine gizlice ve dürüst olmayan çeşitli entrikalara girişmiş, hedef olarak da stalin'i göstermiştir.
bu noktada troçki yalan veya doğruluğu kesin olmayan bilgileri sürekli yayınlamış, emperyalist ve liberallerin en sevdiği bolşevik olmuştur.

(bkz: entel maganda)

josef vissaryonoviç çugaşvili stalin

stalin karmaşık bir kişilikti. ona karşı baştan ön yargılı bir bakış açısı hakkında doğru olanı yazmaya yetmez. onu sadece savaş şefi olarak tanımlayamazsınız. onda esas olan politikadır. o hayatını bir davaya adamıştır. rusya'nın siyasetinde, tarihte öyle bir rolü var ki. şimdi bütün bunları silmek istiyorlar. aslında stalin'e saldırdıkça o büyüyor.

onun bazı özelliklerini bilmek gerekir.
hızlı konuşmaktan hoşlanmazdı ve biraz alçak sesle konuşurdu. edebiyata çok duyarlıydı. antik yunan eserlerini okurdu. tarihi çok severdi. her şeyini kendisi kaleme alırdı. örgüt hiç bir zaman onun yazılarını yazmamıştır. bu leninist bir gelenekti.
bazen söylemek istediklerini ip uçları vererek önce karşısındakinin anlayıp söylemesini beklerdi. bu onun bir nevi test etme yöntemiydi. lider özellikleri çok baskındı. o sonradan lider olmuş birisi değildi, lider olmak için doğmuştu.

onu genel sekreterliğe lenin önerdi, ancak lenin herkesi olduğu gibi stalin'i de eleştirdi. lenin için stalin güven demekti. parti içinde en önemli ve gizli konuları stalin'le paylaşırdı.

onun karmaşık karakterine bir örnek.
1939 da iç savaş tarihinin ikinci cildini karıştırırken sormuş;
-troçki'nin portresi nerede?
-o bir halk düşmanı daha neler!
- o savaş halk komiseriydi, demiş stalin.

çok küçük yaşlarda şiirler ve resimler yaptığı bilinir. on yedi yaşında yazdığı şiirin bir bölümünde şöyle diyor;
zehir dolu kupalarını kaldırdılar
ve dediler ki: iç melun!
biz o tanrısal doğruyu değil,
dünyasal yalanı yeğleriz.

o kendisine yapılan putlaştırmayı ilk başlarda hep eleştirdi. ancak zaman içinde buna karşı koymanın imkansız olduğunu gördü. birazda bunu kullanarak işleri daha kolay yoluna sokmaya çalıştı. zaman içinde bu hoşuna gitmeye başladı ve müdahale etmedi.

baş komutanlık rütbesini kabul ettiği için hep pişman oldu. daima da pişman kaldı. keza stalin bir seferinde sovyetler birliği kahramanlık unvanını da reddetmişti. stalin bu unvanın ölçütlerine uymadığı söyler. bu unvan kişisel cesaret örneklerine verilmektedir. "ben böyle bir cesaret göstermedim" demiştir stalin. ancak portrelerine her zaman eklediler bu unvanı.
onun sadece bir yıldızı vardı, sosyalist çalışma kahramanı yıldızı. bir dönemdeyse moskova'nın adının stalin olması için politbüroya sürekli öneriler gelmiş ve stalin buna çok kızarak reddetmiştir.

stalin'in politika dışında yaşamı çok sadeydi. ölene kadar bütün ihtiyaçlarını kendisi gördü. uniformaları dışında özel bir giysisi yoktu. öldüğünde onu giydirmek istediklerinde dolabında çizgili, dirsek bölgeleri aşınmış gömlekten başka bir şey bulamadılar.

en sevdiği içki şaraptı. ancak içmekten çok içirmeyi severdi. bu yöntemle insanların daha özgür konuştuğuna inanırdı. bir seferinde japon dış içleri bakanına 15 shot bardağı votka içirerek japonya'yı tavladığı söylenir. yanındakiler içkilerini bitiremeyince de çok kötü içicisin diye takılırmış. kendisi de aslında ölçülü içmeyi tercih edermiş. çok nadiren sarhoş olduğu görünmüştür. içtiği zaman hemen neşelenir ve gramafon çalarmış. rus halk şarkılarını, gürcü şarkılarını ve komik hareketli şarkılar hoşuna gidermiş. küçük bir plak koleksiyonuna sahip olduğu da söylenir.

josef vissaryonoviç çugaşvili stalin

stalin'in oğlu olan vassili'nin, öğretmenine yazılmış bir cevap mektubu...

yoldaş, öğretmen martişkin.
vassili'nin marifetleri konusunda yazmış olduğunuz mektubu aldım ve bunun için size teşekkür ediyorum.
çalışmalarımın yoğunluğu nedeniyle cevabımı çok geç yazdığım için affınızı rica ederim.

vassili çok şımartılmış, ortalama yetenekte, yabani, her zaman doğruyu söylemeyen, zayıf yöneticilere şantajı seven, fazla istekli olmayan veya daha doğrusu gel git akıllı bir çocuktur.
her türlü insan tarafından stalin'in oğlu olduğu hatırlatılarak şımartılmıştır.

vassili sizin gibi kendine saygısı olan, ona diğerleriyle eşit davranan ve genel okul kurallarına uymasını zorlayan bir öğretmenle karşılaştığı için çok memnunum. vassili sizin bahsettiğiniz müdür benzeri ve yerinin eğitimde olmaması gereken gevşek adamlar tarafından şımartıldı.
eğer bu hödük vassili hala yitirilmediyse bu, ülkemizde şımarık bir çocuk karşısında eli kolu bağlı kalmayan bazı eğitimciler sayesinde olmuştur.
benim tavsiyem: vessili'ye daha katı davranın ve bu dengesiz çocuğun sahte intihar tehditlerine kulak asmayın.
bu konuda desteğim sizinledir.
malesef vassili ile bizzat ilgilenme olanağım olmamasına rağmen arada sert bir şekilde onu sarsacağım.
selamlar.

uludağ sözlük siyasi görüş anketi

her müslüman gibi tabi ki sağ görüşe sahip olanları görmemizi sağlayan anket.
(bkz: ihsan eliaçık)

edit: milliyetçilik sağın dik alasıdır.

bir erkeği elde tutmanın yolları

verimli ve düzenli bir seks hayatı.

edit: genç kezbanlar rahatsız.

ateizmin aslı

ateist kelimesi antik yunanda, anti ve teist kelimelerinin birleşiminden türetilmiştir. yani kişinin anti teist olma biçimidir ateizm. her koşulda her durumda tanrıya inanmama halidir.

deist

korkak ateist.

evrim teorisi

evrim teorisi şuan bilim dünyası için biyolojinin temel taşı olup bir çok olayı gene bu yolla evrimle açıklar. evrimin genelde çürüdüğünü iddia edenler, "kuranda insan çamurdan gelmiştir yazıyor maymundan değil", gibi metafizik olaylara dayandıran harun hahya kılıklı tiplerdir ve bunların bilimle uzaktan yakında bir alakası yoktur. evrimin bir gün doğru bir metot olmadığı ispatlanırsa bunu ilk bilimin azından duyacaksınızdır zaten. bu yüzden evrimi bugün reddeden ve anti- propagandasını yapan zihniyet ya evrimin önüne bilimsel, sınanabilir, test edilebilir şeyler koyacak yada bilimi ağzına almayıp çekilip köşesine olayı seyredecek. bu iş çocuk oyuncağı değil. ülkemizde bir çok eğitimsiz insan bu tarz yollarla kandırılıp kullanılıyor.

dünyanın en şerefsiz insanları

(bkz: harry truman)

uludağ sözlük yazarlarının fiziksel özellikleri

boyları gördükten sonra keşke basketbol takımını uludağ sözlükten çıkartsaymışız dediğim hadise.
edit: yalanlarınızı zikeyim.

la chinoise

dönemim en hareketli zamanında küçük bir evde komün tarzı bir yaşam süren 5 maocu gencin maceraları anlatan 67 yapımı bir flim LA CHiNOiSE. yönetmeni Jean-Luc Godard. 68 kuşağını merak eden herkese tavsiye ederim. o dönemde gençlerin heyecanlı yaklaşımları sonucunda yaptıkları hatalar ve yanlışlar çok güzel anlatılmış. ayrıca bu eleştirel bakışın kendi ülkemizde ki gençlik hareketi içinde geçerli olduğunu filmi izlerken unutmamalıyız. işte karşınızda flimin traileri ve içinde geçen komik, neşeli mao mao şarkısı.

http://www.youtube.com/watch?v=IfuFjA2NOx0

din olmasaydı

hayat güzel olurdu.

din olmasaydı

hayat güzel olurdu.

joseph akpala

fifa da almıştım kendisini, gayet iyi gibi. hızı ve gücü yerinde. teknik açıdan bazı eksikleri olsa da türkiye liginde çok iyi işler yapabilir.

sözlük yazarlarının hayat felsefeleri

get up stand up don't give up the fight

edit: bob marley'i biliyorsun ama felsefesini bilmiyorsun!