bugün

"eifel'in dibinde durduk, ben bir cigara yaktım
saint dominique sokağı'nda şehir, ışıklarını yaktı
içim büyük, karanlıktı, ellerimi göğe uzattım
soluk bir sisin arkasından yüzün gözüküyordu
gece inmişti, takım takım yıldızlar gözüküyordu
şimdi sen başka bir şehirdeydin, saçlarını kesmiştin
dudaklarını boyamıştın, bu seni tamamen değiştirmişti
rüyana erkekler giriyordu, hem çıplak giriyordu
aklına ben geldiğim zaman utanıyordun
onların arasında değildim, çünkü ben yoktum"
Amo el amor de los marineros que besan y se van.
Dejan una promesa, no vuelven nunca más.
Neruda
mutsuzluktan söz etmek istiyorum
dikey ve yatay mutsuzluktan
mükemmel mutsuzluğundan insansoyunun
sevgim acıyor!
öyle sıcaktı ki elleri
çöpçülerin elleriyle okşardım seni
yalnızlığım benim, sidikli kontesim
ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi...
Sen benim sarhoşluğumsun
ne ayıldım
ne ayılabilirim
ne ayılmak isterim
başım ağır
dizlerim parçalanmış
üstüm başım çamur içinde
yanıp sönen ışığına düşe kalka giderim.
bir sen varsın güzelimsin.
sensin benim gözlerim ve gönlüm.
has bahçemdeki çiçeğimsin.
sensin benim gözlerim ve gönlüm.
talip olduğum sen biriciğimsin.
Yürü bre ehli deve endamını göreyim
Sensiz geçen gecelerin ecdadını sikeyim
Mecnun gibi top muyum bir am için öleyim
Mecnunu da sikeyim Leylayı da sikeyim.
sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok .
Eski bir gelinliğe, bir bakır bileziğe, Annemden kalan bu yüzüğe Razıysan gel benimle...
Mantar gibisin adeta daima karanlık ve Bok dolu bir çukurda ölmeye mahkum.
"Bana yar olmayan devr-i devranın,
izzet-i ikramını sikeyim.
yansın ibneler alayı,
su veren itfaiyenin hortumunu sikeyim"
Gözlerim bir başkasının gözleri gibi
Ve üstüme yapışan şu hayatı bi başkasından çalmışım sanki.
Sarılmandan belli kırıcan mı belimi
Çok canım acıdı çeksene elini.

--Ayşe Hatun Önal'ın bir şiirinden--
Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Ümit yaşar oğuzcan
biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız.
benim de gözlerim ve gönlüm var vardır.
duygu ve düşüncelerim açık ve nettir.
kanım ve canım var aşığım yanığım derim
bende bir güzele aşkla şuurla yazılacağım.
yazıldığım güzeli de hakkıyla alacağım.
Ah! Ne ikna edici bir intihar biçimidir seninle göz göze gelmek.
Şimdi farklı şiirlerde yaşıyoruz.
Gönül almayı bilmeyene ömür emanet edilmez :D
Güz boyunca usandım
Günlerin asırlara benzemesinden usandım
Üzerime bir dağ bıraktı ekim sonu!
Ölü doğdu nilüferler içinde kasım
Ölü doğdu pırıl pırıl gök yüzü
Kıpkırmızı bir mum yandı akşam vakti
Ölü doğdu bir demet papatya çiçeği.
Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;

Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.

Ve gönül Tanrısına der ki:
- Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki

Gün eksilmesin penceremden!

Cahit Sıtkı Tarancı
(bkz: ah muhsin ünlü)

gönyeyi kaptırdığım çingeneyse
çoktan buhara’yı yakmış olmalı.
ki bu, lüzumundan fazla para harcıyoruz demektir.

işte sen gülüyorsun
ve beni daha geniş bir salona almış oluyorlar
" ...

Sesinde ne var biliyor musun?
Ev dağınıklığı var.
ikide bir elini başına götürüp
Rüzgarda dağılan yalnızlığını
Düzeltiyorsun.

Sesinde ne var biliyor musun?
Söyleyemediğin sözcükler var.
Küçücük şeyler belki.
Ama günün bu saatinde
Anıt gibi dururlar."
"oturup siyah portakallar yedim
oturup korkunç kitaplar okudum
içimde bir sıkıntı gibi cinayet
içimde bir sığıntı gibi telaş
içimde felaket gibi bir merak."
hayli iyi sebepleri vardır,

insani kalan yanımızda bir de özlemin,

dere arar sizi özlemle bastırır,

sizler için değil miydi o buzulun grilikleri?

aradım rüzgarın en şiddetli estiği yeri, öğrendim oraya yerleşmeyi,

kimsenin yaşamadığı, buzlarla kaplı

unutup insanı, tanrıyı, duayı ve bedduayı!

buzullar arasında gezinen bir hayalet olmayı!