bugün

şeytanın vaktiyle yaratılmış en güçlü ve en itibarlı melek olmasıdır.

yaratıldığında allah nın en gözde meleği iken, kibrine ve hırsına yenik düşüp, kendinden daha güçsüz olan insan oğluna itaat etmeyeceğini söyleyerek, cennet bahçesinden kovulan şeytan, allah ın gözünde bütün itibarını kaybetmiştir..
hoş allah ın mekanında yaşayıp onu görüp ondan aldığı güçle böbürlenen bir meleğin yaratıcısına karşı gelmiş olması enteresan bir durum.
(bkz: cocugunuz zeki ama calismiyor)
tabiki en gözdesi o olur. insanlara herşey benden geliyor dediğinde var olan kötülükle ilgili kafalar karışacaktır. bu kurguda karşıt bit itaatsiz şarttır. şeytan tanrı için kurgu içerisinde olmazsa olmaz yardımcı karakterdir bu kurgu için.
meleklerin iradesi yoktur, iblis ise kendi iradesini kullanarak seytan haline gelmistir.
seytan, allahin melegi degildi ki en gozdesi olsun...
(bkz: şeytan)
(bkz: melek)

? cin o cin.
hristiyanlığa göre doğru olan ifade.
hemen hemen bütün dinlerin kabul ettiği bir gerçekliktir.

Şeytan, islamiyet e göre insanları dinden caydırmaya çalışan cin türünden bir varlıktır.
Allah'ın huzurundan kovulma aşamasına nasıl geldiği Araf suresinde anlatılır. Hristiyanlık ve islamiyet, şeytanın bir zamanlar Allah'ın sevdiği bir hizmetkarı olduğu konusunda hemfikirdir.

-Hamdolsun, size yeryüzünde imkân ve iktidar verdik. Sizin için orada birçok geçim imkânları da yarattık. Ama siz ne kadar az şükrediyorsunuz! Ant olsun, sizi yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra da meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” dedik. iblisten başka hepsi saygı ile eğildiler. O, saygı ile eğilenlerden olmadı.

eski ahit te şeytan ;
ezekiel 28:12–19: ..güzellerin ve bilgelerin en mükemmeliydin. eden de, tanrı nın bahçesindeydin. giysilerin hep güzel taşlarla – yakut, zümrüt, aytaşı, beril, onix, safir, turkuazla - ve altın işlemelerle süslüydü. bunlar sana sen yaratıldığın gün verildi. seni kudretinle ve gücünle bekçim yaptım. tanrının kutsal dağına gidebiliyor ve ateş tarlalarında yürüyebiliyordun. yaptıklarından tamamen muaf tutulurdun ta ki için kötülükle dolana dek. bu varlık içinde bile daha büyük şiddet yarattın ve günahkar oldun. seni tanrının dağından men ettim ve seni bekçilik ettiğin ateş tarlalarından sürgün ettim. güzelliğin yüzünden için kibirle doldu ve bilgeliğini kendi ünün için harcadın. seni içine hapsettiğim ateşle beraber dünyaya attım. seni takip edenlerle beraber sonunuz ateşler içinde küle dönecek. çok feci bir sona geldin.
aslında şeytan, tanrının baş yardımcısıdır. şeytan olmasa kötülükleri kim yapacaktı...
tanrı mı??? şeytan olmasa biz tanrıya yüklenecektik.
peki her günah işlediğimizde neden şeytana yükleniriz?? onun bir suçu yok çünkü şeytan bizleriz, cehennemse dünya.
seytan in cok üstün bir melek olarak yaratildigi dogrudur. yalniz isin devaminda allah insan i yarattiginda bütün meleklere "secde edin" dediginde kibir göstermis "ben ondan üstünüm ona secde etmem" demis ve bundan dolayi da cennetten kovulmustur.

bu konu bakara suresinde ayrintili olarak anlatilmistir. ilgilenen o sureyi okur ve konu hakkindan bilgi edinir.

isin son derece komplike acilari mevcuttur. yaratan allah´tir. seytanin üstün olmasini dileyen de o´dur. onu öyle yaratan zat ona "söyle söyle yapacaksin" dediginde "ben ondan üstünüm" dediginde kendisini yaratanin emrine karsi gelmis olmaktadir.

ayni seyi insanlar da yapmaktadirlar. insan da yaratilmis olmakla birlikte yaratilisindan sonra ona söylenen emre karsi geldiginde, aynen seytanin yaptigini yapmis olmaktadir. aslinda tarih-eger burada bir tarihten bahsedilebilirse- tekerrür etmektedir.
insanlar için de çoğu zaman geçerli önerme. insanlarda neyi gözdesi yaparsa, o gözde onları dibe çekiyor. yani neye ya da kime önem versek neyi ilahlaştırsak (aşk, din, para, şöhret) sonumuz ondan geliyor. bunun sebebi minyatür birer tanrı (özgür irademiz ve yaratıcılığımız sebebiyle) olmamız olabilir mi? allah’la aynı kaderi paylaşıyoruz galiba??
“Yukarıda nasılsa aşağıda da öyledir.”(hermetizm)
Hristiyan mitolojisinde o şekildedir. islam inancında şeytan cin taifesindendir, melek falan değildir.
Valla ben hayatımda çok şeytan gördüm ama bir tanesi hepsinden baskın çıktı.
bu konudaki başka bir çelişki için:

https://eksisozluk.com/se...isa-girme-nedeni--5614015
Einstein’ın bu konudaki görüşü:

Üniversite profesörü, öğrencilerine su soruyu sorar;
– “Var olan her şeyi Tanrı mı yarattı?..”
Bir öğrenci ayağa kalkar ve cevaplar.
– “Evet, her şeyi Tanrı yarattı!..”
Profesör sorusunu yineler ve öğrenci yine “Evet efendim” diye cevaplar… Profesör devam eder.
– “Eğer her şeyi yaratan Tanrı ise kötülüğü yaratan da Tanrı’dır… Çalışmalarımızda uyguladığımız kesinleştirme prensibine göre de kötülüğü yaratan olduğuna göre, Tanrı kötüdür…”
Çocuk, profesörün bu mantık yürütmesi karşısında şaşırır ve yerine oturur… Profesör, Tanrı’nın insanların içinde yarattığı bir efsane olduğunu aklı sıra kanıtlamış olmaktan mutludur…
Bunun üzerine başka bir öğrenci ayağa kalkar ve profesöre şu soruyu sorar:
– “Soğuk var mıdır sayın Profesör?..”
Profesör şaşırır:
– “Nasıl bir soru bu böyle?.. Tabii ki var” diye cevaplar…
“Sen hiç soğukta üşümedin mi?..”
Bunun üzerine çocuk şöyle söyler:
“Hayır profesör, aslında soğuk yoktur… Fizik yasalarına göre gerçek hayatta biz ‘sıcaklığın yokluğu’na ‘soğuk’ adını veririz… Aslında soğuk diye bir şey yoktur… O sadece sıcaklığın yokluğunda duyumsadıklarımızı tarif etmek için ürettiğimiz bir kelimedir” der ve devam eder.
– “Karanlık var mıdır profesör?..”
Profesör cevap verir:
– “Tabii ki vardır… Sen hiç karanlıkta kalmadın mı?..”
Çocuk bir kez daha atılır:
– “Korkarım gene yanılıyorsunuz Sayın Profesör… Çünkü esasında karanlık diye bir şey de yoktur… Gerçek yaşamda karanlık; ‘ışığın yokluğu’na verilen addır… Biz ışık üzerinde çalışabiliriz ama karanlığı çalışamayız… Gerçekte, biz Newton’un prizmasını kullanarak beyaz ışığı kırar ve renklerin çeşitli dalga uzunlukları üzerinde çalışabiliriz…. Fakat karanlığı ölçemeyiz… Bir basit ışık karanlık bir mekânı aydınlatarak karanlığı kırmış olur yani karanlığı geçersiz kılar… Çünkü gerçekte karanlık yoktur, ışıksızlık vardır… Mesela siz uzayın ne kadar karanlık olduğundan nasıl emin olursunuz?.. Işığın miktarını ölçerek!.. Bu doğrudur değil mi?.. Öyleyse karanlık denilen şey, insanlar tarafından ışığın olmadığını anlatmak amacıyla kullanılan kelimedir…”
Profesör afallamıştır ve çocuk son darbeyi vurur:
– “O zaman size son bir soru daha sormak isterim Sayın Profesör… Şeytan var mıdır?..”
Profesör bu kez pek emin olamamakla birlikte yine de cevaplar..
– “Vardır… Açıkladığım gibi, biz onu her gün, her yerde görürüz… O, dünyadaki işlenmiş tüm suçlarda, şiddette yer alır… Bunların tümü şeytanın kendisinden başka bir şey değildir…”
Çocuk “hayır anlamında” başını sallar profesöre…
– “Şeytan yoktur efendim… Yani kendi başına yoktur… Şeytan basit olarak Tanrı’nın yokluğudur… O aynen karanlık ve soğukta olduğu gibi insanın Tanrı’nın yokluğunu tarif etmek için yarattığı bir kelimedir… Kötülük ve Şeytan, insanın Tanrı’yı ve sevgisini yüreğinde hissetmediği zaman yaptıklarına verilen addır… O, aynen sıcaklığın olmadığı yere adını verdiğimiz ‘soğuk’, ya da ışığın olmadığı yere adını verdiğimiz ‘karanlık’ gibidir… Şeytan ve kötülük, Tanrı’nın içimizde olmadığı anda yaptıklarımıza verdiğimiz addır…”
Profesör kürsüde afallamıştır…

Fizik yasalarından hareket ederek bu soruları soran ve cevapları vererek profesörü allak bullak eden genç öğrencinin adı Albert Einstein’dır
hristiyan mitolojisi pardon? islam nereden neyi öğrenmiş merak ettimde.