bugün

ayetler ve kitap farklı şeylerdir. kitabın adı the satanic verses olarak bilinir.

kitapta salman rushdie, londra üzerinde patlayan bir uçaktan kurtulan biri şeytan olan biri de cebrail kılığında iki karekteri anlatır. anlatırken de arada iylik/kötülük üzerinden sorgulama yapar. bu sorgulama sırasında da islamda çok olaylar yaşatan şeytan ayetlerinden bahseder. bu ayetleri muhammedin yazıcısı salman kendi kafasından eklemiş sorun olmayınca da inancı kaybolmuş olarak anlatır. kitabın yayını ile birlikte rushdie hariç, yaklaşık 30 kişi öldürülmüştür ki bu rakama yayın sürecine dahil olan japon, hollandalı falanlar da dahildir.

kurandaki olay da ise, muhammed siyaseten reel politika gereği, mekkelileri dine çekmek için araya onların en saygı gösterdikleri tanrıçalar hakkında kendi tanrısının ağzından güzel 3-5 cümle kurmuş, daha sonra da o politikaya gerek kalmayınca 7-8 yıl sonra zaten da yazdığı kitaptan çıkarmıştır.

sebeb olarak da formata binaen; entry başlık uyumsuzluğu entry başlığı tanımlamıyor sebebini göstermiştir.

(bkz: salman rushdie)

kitap için :

http://rs297.rapidshare.c...ushdie-Satanic_Verses.pdf
Buradaki iddialara dayanarak kuranın değiştirilmiş olması sonucuna varmak tamamen saçma bir mantıktır. Diğer kitaplar indirildiği dönemden ve indirilen kişiden sonraki dönemlerde değiştirilmeye başlanmıştır. Ancak kuranda ki bu olay tamamen hz. Muhammed'in kendi eliyle yani Kur'anın indirildiği kişinin eliyle düzeltilme yapılıyor. Zaten kuranda da bir çok peygamberin şeytana aldandığını söylüyor buradan da kuranın değiştirilmiş değil sadece Allah tarafından düzeltilmiş olduğu sonucuna varıyoruz.
Ayrıca kurana inananlar şunu çok iyi bilir ki kuran Allah'ın bizzat koruması altındadır.
kitabın başından geçen olaylara bakıyorumda.
çıktığı an koşa koşa alıp okuyacağım kitap.
--spoiler--
1988 Salman Rüşdi, dördüncü romanı Satanic Versesı ingilterede yayımladı. iyi eleştiriler alan roman Booker Ödülüne aday gösterildi Whitbreadi kazandı.
1988 Dine hakaret ettiğini düşünen Müslümanlar hemen romanı protesto etmeye başladı. Kitap Hindistan;da yasaklandı.
1989 Şubat;ında Pakistan;daki büyük bir gösterinin ardından iranın dini lideri Ayetullah Humeyni, Salman Rüşdi ve yayıncıları için katli vaciptir; fetvası yayımladı.
1989 Salman Rüşdi polis koruması altında gizlenmeye başladı.
1991 Kitabın Japon çevirmeni Hitoshi igarashi öldürüldü, italyan çevirmeni Ettore Capriolo yaralandı.
1993 Norveçli yayıncısı William Nygaard suikasttan kıl payı kurtuldu,
1994 Aziz Nesin kitabı Türkçeye çevirteceğini söyledi, tabii kıyamet koptu.
1994 Aydınlık Gazetesi, üç gün kitabın özetini yayımladı. Gazetenin dağıtımı engellendi, aleyhinde dava açıldı.
2006 Salman Rüşdi artık gizlenmeyeceğini açıkladı. iran ise, fetvanın hala geçerli olduğunu...
--spoiler--
ponografik bulunan kitap.türkiyede raflardaki yerini 28 ocak 2011 tarihinde alması bekleniyor.
çevirmenlerin katline ve ölümle tehdit edilmesine sebep olmuş kitap.
aziz nesin'i madımak'ta yakmak istediler de olamadı... ama japonyadakiler amaçlarına ulaştı.
oysaki o çevirmenlerin görevi bu kitabı erek kültüre ulaştırmak ve olaya bir de o taraftan bakmayı sağlamaktır.
ama ne yazık ki... çevirmenler hiçbir zaman hakettikleri statüye kavuşamamıştır.
ve böyle sığ görüşlü varlıklar yaşadıkça, çevirmenler de kitaplar da yazarlar da yok edilecektir.

edit: Rüşdi'nin kitabı bir romandır, hayal ürünüdür. ve bu hayal ürünü kitap uğruna...
1989'da Salman Rüşdi ve yayıncıları için "katli vaciptir" fetvası verildi.
1991'de Kitabın Japon çevirmeni Hitoshi igarashi öldürüldü, italyan çevirmeni Ettore Capriolo yaralandı.
1993'te Norveçli yayıncısı William Nygaard suikasttan kıl payı kurtuldu, 1994'te Aziz Nesin kitabı Türkçeye çevirteceğini söyledi, olamadı...

bunun neresinde reklam kaygısı?

edit 2: ben bir çevirmenim ve o çevirmenlerin gördüğü baskı beni de ilgilendiriyor.
gerçekliğine inanılmaması gereken idaadır, allah kuranı kerimi korumaktadır.
gerçek olsa bile islama zararı olmayan olaydır.çünkü salmanın anlattığına göre peygamberimize şeytan tarafından söylenmiştir.daha sonra bu yanlış peygamberimiz tarafından düzeltilmiştir.ne var bunda?ey islam düşmanları çok aciz ve zavallısınız.
yasadışı yollarla bugün yayınlanmaya başlayan kitaptır. sanırım kağıt olarak basılmayacak, internet dökümanı halinde dağıtılacak. kendileri hakkında hibir bilgi olmayan kara güneş basım tarafından yayınlanıyor. bu yayınevi kendini ''türkiye yayıncılığının yaramaz kızı'' olarak tanımlamaktadır. kitabı edinmek isteyenlerin mail atmalarını istemektedir. mail attım merakla bekliyorum.

http://karagunesbasim.blogspot.com/ isimli blog sayfası dışında kendileri hakkında herhangi bir bilgi yoktur. kitaba da bu blog sayfasından ulaşılacakmış.
hac suresinde de böyle bir olayın gerçekleştiğine dair edit ler bulunmaktadır.
"yeniden doğmak için," diye şakıdı gibreel farishta gökyüzünde düşerken, "önce ölmen gerekir. hoc i! hoc i! toprak ananın bağrına düşmek için, insanın önce uçması gerekir. tat-taa! taka-tun! nasıl gülersin yeniden, önce ağlamazsan eğer? sevdiğinin aşkını nasıl kazanacaksın beyim, iç çekmezsen? baba, yeniden doğmak istiyorsan…" bir kış sabahı, güneş doğmadan az önce, yılbaşı civarı, iki gerçek, yetişkin, canlı adam, büyük bir yükseklikten, pırıl pırıl bir göğü kat ederek, tam yirmi dokuz bin iki fitten ingiliz kanalı'na düşüyordu, ne paraşütleri vardı, ne de kanatları.

"söylüyorum sana, ölmen lazım, söylüyorum sana, söylüyorum sana," diye diye devam etti, yukarıda kaymaktaşı gibi bir ay vardı, ta ki "şarkılarını şeytan görsün," diyen bir bağırtı gecenin içinde duyulana kadar; sözcükler buzlu beyaz gecede kristal gibi havada asılı kalmıştı, "filmlerde playback yapıyordun, şimdi o berbat sesini dinletme bana."

akortsuz solist gibreel, doğaçlama gazelini okurken bir yandan da ayışığında çılgın danslar yapıyor, kah kelebek, kah serbest, havada yüzüyor, tortop oluyor, neredeyse doğacak günün neredeyse sonsuz boşluğunda kollarını bacaklarını açıyor, arma aslanları gibi pozlara bürünüyor, pençe atacakmış gibi doğruluyor, yüzükoyun yatıyor, yerçekimiyle dalga geçiyordu. şimdiyse, küçümseyici sesin geldiği tarafa doğru, mutluluk içinde döndü. "oo, salad baba, sensin ha, bu kadar da olmaz. ne haber eski dostum." bunu duyan öbürü, yani gri takım elbiseli, ceketinin bütün düğmeleri iliklenmiş, kollarını iki yanına bastırmış, baş aşağı düşen ve başındaki melon şapkanın olamazlığını tamamen sineye çekmiş görünen müşkülpesent gölge, kendisine böyle seslenilmesinden nefret ettiğini gösteren bir surat yaptı. "hey, spoono," diye bağırdı gibreel, öbürünün ikinci kez suratını buruşturmasına yol açarak, "londra’nın ta kendisi, vay! geliyoruz be! aşağıdaki puştlar başlarına ne geldiğini anlayamayacak. meteor mu, yıldırım mı, allah!ın gazabı mı. gökten düşeceğiz yavrum. çatannnk! güm diye, değil mi? ne giriş ama, hey be. allah belamı versin: şap diye."

bu da kitaptan bir bölümmüş.
kara güneş basım tarafından 30 tl karşılığında adresinize gönderilen kitap.

"kitabı adresinize kargo ile göndereceğiz. ödemeyi kapıda yapacaksınız.
kitabın ücreti 30 tl'dir (kargo ücreti dahil).
kargo gönderisi için lütfen adınızı, soyadınızı, adresinizi ve telefon
numaranızı bildirin.
ilginiz için teşekkür ediyoruz.

kara güneş basım"

karagunesbasim@gmail.com
(bkz: götünüze girecek kitaplar)
türkiyede çıkarsa reklamı yapılamıycak kitap ne üdüğü belirsiz birileri çıkarıcaz diyolardı ama ne oldu bilmiyorum.
inkar edilemediğinden unutturulmaya çalışılan bir olaydır. salman rüşdi'nin kitabının başına gelenler bu çabanın sadece bir parçasıdır.

Kuran'da, Hacc suresi'nde, seytanlarin, Tanrı'nin gönderdigi her peygambere musallat oldukları, onları yanılttıkları ve fakat Tanrı'nin bu peygamberleri yanılgıdan ve seytanın vesvesesinden korudugu ve böylece teblig isinin kusursuz bir sekilde yapılmasını sagladığı yazılıdır. Ayet söyle:

"(Ey Muhamed!) Biz, senden önce hiçbir resul ve nebi göndermedik ki, o, bir temennide bulundugunda, seytan onun dilegine ille de (beseri arzular) katmaya kalkismasin. Ne var ki Allah, seytanin katacagi seyi iptal eder. Sonra Allah, kendi ayet'lerini (lafiz ve anlam bakimindan) sağlam olarak yerlestirir..." (Hacc 52)

Anlasilan o ki seytan, bir yolunu bulup peygamberleri yaniltmakta ve böylece onlari peygamberlik görevini gereğince yerine getirmekten alıkoymakta, ve fakat Tanrı seytanın oyununu bozmaktadır.

Bunu izleyen ayet'de de seytan'in böyle yapmasina izin verenin Tanrı oldugu ve çünkü "kalblerinde hastalik olanların" Tanrı tarafindan bu şekilde denendigi eklenmistir.

islam kaynaklarinin bildirmesine göre yukardaki ilk ayet, Muhammed'in seytan tarafindan kandirilması ile ilgili olarak inmiştir. Güya şeytan, Muhammed'i, putataparlar tarafından kutsal bilinen ve adlari Lat, Uzza ve Menat olan üç putu övücü sözler söylemeye kandırmış ve bu sözleri onun diline ayet olarak sokmuştur. şeytan'in bu oyunu sonucunda Muhammed: "Lat'ı, Uzza'yı ve üçüncü (put) olan Menat'ı gördünüz mü? işte bunlar, yüce turnalardır. şefaatleri de elbette ki umulur" diye konuşmuş ve bu sözleri Kuran'a Tanri'dan gelmis vahy'ler olarak koymustur. Fakat Tanri, Muhammed'i bu yanilgidan kurtarmis ve onun seytan sözleri olarak Kur'an'a koydugu bu şeytan ayet'leri ni Kuran'dan çikarmistir.

Her ne kadar bazi yorumcular "seytan ayet'leri diye bir sey yoktur" derlerse de gerek Kur'an ve Hadis hükümlerinden, ve gerek Taberi gibi en saglam kaynaklardan ögrenmekteyiz ki seytan ayet'leri olayi diye bir sey vardir ve hikayesi söyledir:

Mekke döneminde Muhammed, Kureyslileri kendisine kazanmak için ugrasirken bazan yumusak davranir fakat çogu zaman onlarin putlarina küfürler ederdi. Amcası olan ve kendisini Mekkelilere karsi daima koruyan Ebu Talib, Mekke'nin taninmıs kisilerinden oldugu için sirtını ona dayamıştı. Bu yüzden Mekke'liler Muhammed'e karsi pek birsey yapamazlardi. Yapmak söyle dursun ve fakat onun rahatsız edici davranislarından yılmıslardı. Bu nedenle bir gün toplanip yanina giderler ve hiç degilse bir yıllık uzlasma teklifinde bulunurlar; söyle derler:

"Ey Muhammed! Sen bizim ilahlarımıza küfretmekten vazgeç... bir yıl boyunca bizim ilahlarımız olan Lat ile Uzza'ya ve Menat'a ve bir yıl boyunca da biz senin ilahına (Tanrı'ya) ibadet edelim. Senin bizi kabule çagirdigin din, bizim dinimizden hayirli olursa, biz o din'den hissemizi aliriz; eger bizim dinimiz seninkinden hayırlı olursa, sen bizim dinimizden hisseni alirsin" (Bkz. Taberi, age 1966, Cilt II, sh. 150-160; Muhammed Ibn Ishak, age, 1980 sh. 165 ve d.).

Nasil olsa onlari daha sonra kendi yoluna sokabilecegini düsünerek Muhammed taviz yolunu seçer ve teklifi kabul edip Mekke'lilerin putlarini övücü su sözleri söyler:

"Gördünüz mü Lat'i, Uzza'yi ve üçüncüleri olan ötekini, Menat'i? Iste bunlar, yüce turnalardir. şefaatleri de elbette ki umulur"

Bu sözler Kur'an'in, Necm Suresi'nin 19. ve 20. ayetlerinin ilk şekli ve devamıydı. Bu sözler üzerine Kureysliler: "Muhammed bizim ilhalarımızı överek güzel bir suretde andi" diyerek hosnud olurlar. Ancak ne var ki Muhammed'in bu tutumu müslümanlar arasinda tepki yaratir. Hele haber, Habesistan'a göç etmis bulunan müslümanlara ulastikta, onlar tarafindan pek olumsuz sekilde karsilanir. Bunu farkeden Muhammed büyük bir hata isledigini ve bu hata yüzünden taraftarlarindan bir çogunu kaybedebilecegini anlamakta geçikmez ve hatasini düzeltmenin yolunu arar. Cebrail'in gelip kendisine: "Ey Muhammed sen ne yaptin? Halka, benim sana getirmedigim sözleri söyledin" dedigini ilan eder. Tanri'dan geldi diyerek Kur'an'a sunu ekler: "Ey Muhammed, senden önce gönderdigimiz hiçbir elçi ve peygamber yoktur ki, bir seyi arzuladigi zaman, seytan onun arzusuna vesvese karistirmamis olsun. Allah seytan'in karistirdigini giderir, sonra Allah kendi ayetlerini tahkim eder" (Hacc 52).

Bunu yaptiktan sonra Kur'an'a seytan ayet'leri olarak girdigini söyledigi sözlerin son kismini, yani "Iste bunlar, yüce turnalardir... Sefaatleri de elbette ki umulur" seklindeki tümceyi Kur'an'dan çikarir.

Fakat kendisini biraz daha temize çikarmak için, kendisinin sadece seytan tarafindan degil fakat ayni zamanda Kureys halki tarafindanda kandirildigini anlatmak ister ve Tanri'nin söyle dedigini ayet olarak Kur'an'a geçirir:

"(Ey Muhammed!) Seni, sana vahyettigimizden uzaklastirip baska bir seyi bize karsi uydurman için ugraşırlar. O zaman seni dost edinirler. Eger seni pekistirmiş olmasaydik, andolsun ki, onlara egilim gösteriyordun, az kalsin. O zaman sana, yasami da, ölümü de kat kat azab biçiminde tattirirdik. sonra da bize karsi bir yardimci bulamazdin". (isra 73-75)

Görülüyor ki "Seytan ayet'leri" hikayesi, Muhammed'in yanılgı sorumlulugundan, kurtulmasini saglamaya yönelik bir amaca dayalidir.
(bkz: kutsal kitapların birbirlerini yalanlaması)
humeyni nin salman rushdie ye ölüm fetvası vermesine neden olan kitap. bir kuran bugu.
Basit bir siyasi, insani olayın tatavasıdır.

Peygamberler Günahsız insanlardır, lakin hatasız insanlar değildir, Hal böyle olunca Uhud savaşında bir avuç askerini kumanda edemeyip Az kalsın yenilen Hz Muhammed'in, siyasi bir hamle olarak şeytan ayetleri diye geçen sözleri söylemiş olması olasıdır. Belki de duruma göre siyasi olarak dürüstlükten feragat edip fayda bile sağlamış olabilir. Nitekim sonrasında bu ayetlerin üç-beş tatavacı haricinde müslümanlar tarafından unutulup gitmesi de çok da bir mesele olmadığının kanıtıdır.
The Satanic Versesadıyla Salman Rüşdi nin yazmış olduğu bir kitaptır. aziz nesin bu kitabı çevirmeye kalkmış ve büyük tepki görmüştür. islam ülkelerinde yasaklıdır. aziz nesin bu kitabı çevirdiysede yayınlayamamıştır. kesinlikle türkçeye çevrilip okunmasını tavsiye ettiğim bi' kitaptır.
not:yıl olmuş 2012 hala yasaklı kitaplar var.
muhammet tarafından ortaya atılmış ama tutmamış ayetlerdir.
kuran'a atılan iftira. yoruma bile gerek olmayan saçma iddialar bütünü.
bunu kanıt olarak sunanların açıp şeytanın kitabından, bak arkadaş benim kitabım bu ve yayınlanış tarihi de şu oysa şu veya şu şu şu ve şu ayetler bu tarihte kuranda vardı ve buradan da göreceğiniz üzere aslında bunlar benim ayetlerimdir ve benim daha önce yayınlanmış kitabımdan çalınmıştır demelidir. yayınlanmış bir kitabın değil de bir şeytan azdırmasının gerçek bir kanıt olmadan kıçından uydurduğu söz ne zamandan beri kanıt oldu. kitap nerede kardeşim, kitap nerede? nerede bu şeytanın kitabı, kaç yılında yazılmış kim yazmış, şeytan kim? doğru düzgün sorular sorun la kendinize artık. yoksa siz götünden her yalan atanı şeytan mı sanıyorsunuz? şeytan değil lan o, şeytanın çırağı bile olamaz daha. aptal olum o. hem de su katılmamış. çünkü şeytanı dışarda aramaktadır hala. oysa şeytan zaten içimizdedir. tıpkı allah gibi. fakat bir insandır ve hükmü de bana sana değil bize yani allaha aittir. bekleyip göreceğiz. doğrusunu sadece allah bilir. bize düşen ise içimizdeki, yani benlik duygusunun yani nefsimizin yada şeytan diyelim hadi ona, oyuncağı olmamaktır sadece. var mı ötesi daha. ve amacımız sadece ve sadece yaşamı yüceltmek olmalıdır. bakın adamların amacına. hem kendi halinde müslümanları olanca açlığı ile soyup soğana çeviriyorlar hem de insanları birbirlerine kırdırmanın fitilini ateşliyorlar. bu mu yaşamı yüceltmek. bu mu emperyalist batının demokrasisi. bu mu evrensel insan hakları? ne olum bunlar? hadi adını da siz koyun artık ve sakın ola durmayın. kimbilir belki de bulursunuz olmayan ayetleri. yada....
bahsedilen olay, nuzül sırasına göre bakıldığında bile saçma olduğu anlaşılacak olaydır. çünkü necm suresinden önce 20 civarında sure indirilmiş ve ilk ayet alak suresi dahil olmak üzere her seferinde tek tanrıdan bahsedilmiştir.

necm suresinden bir önce inen ayet olan ihlas suresi bile tek tanrı inancını en kısa ve öz şekilde yineleyen ayettir. "o doğmamış ve doğrulmamış ve tektir" diyen bir peygamberin bir sonraki ayetinde eski arap tanrılarına göz kırpması mantıksızdır. ayrıca arap kabilelerinde bu olayın ardından müslümanların sayısının arttığı da çarpıtmadır, keza daha önce bahsettiğim gibi önce tek tanrı deyip sonra çok tanrılara göz kırpan bir peygambere daha önce inanmış olan bile şüpheye düşebilirdi.
demokrasinin gelişimiyle övündüğümüz ülkemizde halen yasak olan kitap.

ölmeden okuyabilirsek ne ala..
fetoşun götten uydurdukları iblis ayetleridir.
bu kitabın yazarı salman rüşdinin hakkında ölüm fetvası çıkarılmıştır. salman rüşdinin kaldığı evin bir odası acil durum kaçış odası olarak tasarlanmış olup bu odanın kapısı sadece kilitleyen tarafından açılabilir ve kapının ağırlığı 2 tondur.
odanın tavan taban ve diğer dört duvarı ise roket , tnt
ve c4 patlayıcılarına karşı çelik konstriksiyonlar ile takviyelidir.ayrıca odada uydu telefonu ve oksijen bulunmaktadır. 6 adet koruması bulunmaktadır. ayrıca aracı zırhlıdır.
bütün bu göt korkusuna şeytan ayetleri adlı kitabı neden olmuştur.
güncel Önemli Başlıklar