bugün

evrimleşmeyi körelten bir oluşum. her türlü doğal tehlikeden arınmış insanın, mücadele olmadığı için, mücadele edebilecek özellikler geliştirmemesine sebep olur.
+şehirleşme.
-tamam.
türkiye gibi ülkelerde kalabalık bir köyden ibarettir. evet istanbul ve ankara hatta izmir dahi bir nevi büyük nüfuslu köylerdir. ankara ve istanbul'daki inanılmaz çarpık kentleşmeyi gören birisi buraya şehir demez zaten.
antakyalıyım ya, 50 sonları, 60 başları çok fayton vardı. antakya lisesinde ingilizce hocası merhum validem; her sabah okula faytonla giderdi. arasıra bende binerdim.
motorlıu araç pek yoktu o vakitler. tek tük özel bir iki otomobil. bir de yazlık güneş sinemasının yanıbaşında bir taksi durağı vardı. kanatlı taksi durağıydı ismi yanılmıyorsam.
çevre sayfiyelere müşteri taşırlardı. harbiyeye, belene, samandağına, arsuza falan.
zamanla motorlu araç yoğunluğu artınca fayton taşımacılığı haliyle ağır ağır müzelik oldu.
belki civar sayfiye yerlerinde, istanbul adaları misali turistik hüvviyetli faytonculuk hala vardır, olabilir.
iskenderun livası, özellikle iskenderun Demir Çelik kompleksinin inşasından sonra çok göç aldı. kalabaliklaştı, eğri büğrü yapılar, yerini rastgele inşa edilen büyük yapılara; bıraktı yerini. şehirleşme iyi kötü böyle sonuçlar veriyor ülkemizde. Medine kutsaldır ama şehirleşme bizde biraz deli saçması ve plansız.
Antakyada kurbatlar vardı. kadınları dövmeli olurdu. alınlarında, yaşmakları arasından fark edilirdi. eşek yüküyle kendilerince ticaretin bir parçasıydılar. yaz günleri yeşil demetler halinde taze nohut satarlardı. hambilmenani diye anılırdı sattıkları taze nohutlar. yeşil kabuklu. bir de up uzun boylarda şeker kamışı. kah çiğneye kah somura tüketilirdi ağızda.
kasaplarda etler çengele asılı, orta yerde öylece. buzdolabı yoktu henüz o yıllarda. evlerde tel dolapları. bazı evlerde derin kuyular.
1962 ye kadar yaşadım memleketimde; severek. şimdi eski halinden uzakta olsa özlüyorum oraları ne yalan söyleyeyim.
1962 de geldiğim istanbul da şu an geldiğimden o kadar farklı ki.
evet medeniyet medine kökenli bir kavram; iyi kötü yaşamaya mecbur olduğumuz biraz insafsız ilerleme.
yeşil ne yazık ki grileşir. bu kaçınılmaz ama;. düşünün 1 milyon ya var ya yok geldiğim şehriyar istanbul bugün 20 milyonlara dolu dizgin.
hadi.