bugün

sadece bursa da 10 ayda 38 bine ulaşmış işşiz adamlardır.
türkiye koşullarında filmde anlatıldığı gibisinden pek bulunmayan adamlardır. yan cepte dursun mantığıyla hiç ayrılmayı seçmezdi bu ıssız adamlarımız.
bir cagan irmak filmi.
fragmaninda kulanilan müzik, cemberimde gül oyada da kulanilmisti.
sex\sevişme konusunda hem pratikte hem de teoride neredeyse profesyonelleşmiş bir adamın gerçek bir sevgili bulup, o gönlünü kaptırdığı hatunla ilk sevişmesinde nasılda 16 yaşındaki velet gibi heyecan yaptığını, acemileştiğini, ilk defa milli oluyormuş gibi davranarak belkide filmi izleyen bütün erkeklerin ilk deneyimlerini akıllara getirip pis pis gülmemi\gülümsememizi sağlayan film.
filmin adı esas kıza da atıf yaparak issiz ada'm olsa daha iyi olurmuş.
günümüzde gittikçe yalnızlaşan, paylaşmaktan korkan insanları anlatan güzel bir film. hayatı savruk yaşayan insanın kendini tüketmesi o kadar güzel anlatılmış, konu o kadar güzel işlenmiş ki bir daha izlemek istiyorsunuz. sadece bir aşkı anlatmıyor, yaşatıyor bu aşkı. sanki ada oluyoruz, bazen alper... ama sonunda kendi ıssızlığımızda yaşıyoruz kalabalıkların içinde.
çağan ırmak'ın apple reklamını layikiyla yaptığı tırt film. filmin başında bir masa üstü apple, ortasında bir diz üstü apple ve film boyu bir apple iphone. yürü be çağan arada armani parfümü de unutmadık.
film müzikleri çıkmıştır... filmi sevdiyseniz indirmenizi değil, Almanızı tavsiye ederim.

ankara'Da kapış kapış satılmaktadır. Çağan ırmak yine 12'den vurmuştur...
bu filmi ada rolündeki hanım kızımız şu repliği ile özetliyor;

"yiyişene kadar her şey iyiydi."

üzgünüm ama aynen böyle bir film. kaç gündür yazmamak için çocuğumu keseceğim neredeyse. dayanamadım, yazdım.
her önüne geleni kütleten bi' zibidinin genç bir kızı da kütletip bi' çuval inciri bok etmesi.

dürüst olmak gerekirse verilen paraya yazık. paramı geri verin lan. harbi harbi geri verin. yazık değil mi bana? alnımın terini silmeden paramı alıyorum ben. sonra da sizin tırt filmlerinizin tırtlığını ıspat için, sırf sizler adam akıllı bi' şeyler yapın diye, daha evrensel ve daha somut bi' şeyler yapın diye, internettten indirmeyip, korsan cd'sini almayıp, sizin filmlerinizi izliyorum, sinemada.

paramı geri verin arkadaş. başka da lafım yok. paramı geri vermezseniz şuradan şuraya gitmem.

edit; dayanamadım editledim bu entryi. demek istediğim şu; how ı meet your mother dizisini izleyenler bilirler. bi' bölüm vardı. bizim eleman bi' doktora aşıktı. o doktordan randevu kapmak için bin türlü şebeklik yapıyordu. beline kelebek dövmesi falan...
neyse işte, sırf o doktorla bir dakika zaman geçirmek içindi, tüm bu şebeklikler. sonrasında bir şekilde kızla, günde bir dakika görüşebileceğini anlıyordu. randevuyu kapıyordu. ve o bir dakikayı öyle bir dolduruyordu ki. şurada anlatabileceğim kelime yok.

ilk başta dediğim gibi. izleyenler bilirler bu bölümü. ve demek istediğimi anlarlar.

bu filmde ise sadece kuru gürültü var. bi' kızı tavlama tüyoları. ve onu baştan çıkarma yolları. aşk kavramı o kadar basite indirgenmiş ki aslında. film, bir aşk filmi değil. bildiğin seks filmine dönmüş neredeyse. o yüzden de çirkin duruyor. sırıtıyor. gegen die wand manyağı olan birisiyim ben. illa bi' aşk filmi mi istiyorsunuz? yapılmışı var işte orada.

bizim insanımız sonuç bekler. muallağı sevmez. ben sonuç beklemem. işleniş isterim. kurgu isterim. anlamlı diyaloglar, çekim tekniği isterim. eğer ki sana beş kuruş paramı verip de geliyorsam, saygı isterim senden. bir yönetmen olarak, bir senarist olarak, bir oyuncu olarak, senden seyircine saygı duymanı isterim.

filmin tek güzel yanı vardı ama. puslu kıtalar atlası'nın gösterilmesi. ama kimin umrunda?

dAHA çok yazarım bu filmin saçmalığı ve tutarsızlığı ile ilgili de gerek yok. o kadar zamanım yok.

paramı istiyorum.
sözlükte yaşan yazarların ismini "işsiz adam" olarak okuduğu film.

ismi de gerçekten "işsiz genç" olsaydı tam türk filmi olurdu. biraz olsun isimden kurtarıyor inceden edebiyat falan...
(bkz: fakir ama gururlu genç)
filmle ilgili bir eleştiri için;
http://www.tramvayduragi.com/?p=136
sürekli sol frame´de olan film. hakkinda 1134085183452 tane yorum yapilan ve benim hala izlemedigim, daha dogrusu izleyemedigim yapittir. gicik oluyorum evet. cok sinirliym sözlük.**
bir halt anlamadım bu filmden.

çizgi romanlardan uyarlanmış aksiyon filmlerinde bile derin mesajlar yakalayan ben,

herhangi bir romanın herhangi bir cümlesinden yeni bir roman kurabilen ben,

arnavut kaldırımındaki bir taştan o şehrin hikayesini dinleyebilen ben,

bu filmden bi sikim anlamayan yine ben. herifin adı alper, bir de adam ailesinden ayrılıp böyyük şehirde kendine bir hayat kurmaya çalışıyor olunca kendimle kıyaslayıp durmaktan filmin bütünlüğünü yakalayamadım. zaten hikaye de öyle insanı içine çeken bir şekilde cereyan etmemiş, her gün yaşadığımız şeyler. dolayısıyla insan filmden çıktıktan sonra parasına mı acısın yoksa zamanına mı acısın bilemiyor.

lakin müzikleri mükemmel olmuş. alkışlıyoruz.
--spoiler--
ben sadece ben olmamaliyim $imdi. sanki bana baktiginda kendi hayatindan bir an yakalamalisin. bir hikaye olmali. sevdigin herkes, her $ey, o an ben olmaliyim.
--spoiler--
yaşıtlarımın ve çevremin ne kadar görgüsüz olduğunu kanıtlamış sinema filmi.
efendim film gösterime girmeden 1 hafta kadar önce millet muhabetini açtı. biletleri aldınız mı lan, aman tükenmesin, oğlum ilk seans kaçar mı 8 buçukta. önce ben izleyeceğim onun için en önden aldım gibi iğrenç esprilerle beraber 1 hafta geçti.
film gösterime girdi akşam msn deyim. baktım nicklerde ıssız adam, iletiler de une belle histoire. piyasa fransız olmuş hemşo nidalarıyla ortamdan kaçtım. ertesi gün okulda herkes filmin ilk bölümünden bahsediyor. adamlar ilk bölümden tahrik olmuş yahu. aman dedim gidilmez bozmayalım kendimizi. izlemeye değer bir film. ama sakın filme gidenlere aldırmayınız.
kendinden birşeyler bulmayanları dövüyorlarmış.
benden söylemesi.
güzel filmdir vesselam. kararında senaryo, kararında oyuncular, kararında renkler, kararında ambiyans, kararında müzikler.. film de tam esas oğlanın yaptığı o kararında yemekler kadar kararında olmuştur. izleyip de boğazına 2 damla gozyaşı düğümlenmeyen erkek adam az olmuştur. güzel bir harman, teşekkür ederiz çağan ırmak'a..
izlemeyenin pek de bir şey kaybetmeyeceği film. aşkın peşinde diye bir film vardı geçen aylarda, onun ana fikir olarak neredeyse aynısı ama o filmi hiç beğenmeyenler buna hayran kaldı nedense. *
hiç eleştirisini okumadan gittiğim film. sonra oturdum okudum eleştirileri; ahh annecim iyi bir şey söyleyen yok...
ama bende pek beğenmiştim; yahu dedim ben anlamıyorum hiç bu sinemadan zahir.
çünkü cümle alem yeriyor; ama hiç kusura kalmayın dostlar ben bu kadar haksızlık yapamayacağım. tadında bir film, paranıza da değer. hikaye güzel anlatılmış lakin dili biraz eğreti; aslında çağan ırmak'ın dili hep böyle idi, yadsımıyorum. eline sağlık diyorum sadece. adam yapmış ve olmuş diyorum.
para verdik sinemaya gittik, etkilenmedim mi cok etkilendim , aglamadı mı gozlerim cinli moduna girinceye kadar agladım hatta bir ara birlikte gittiğim esek kadar olmus arkadasımın selpagım bitti varsa versene dedigini hatırlıyorum, film bitti sinemadan cıkarken birbirmize bakıp "ulan altı ustu bir film di kurguydu yani neden bu kadar heder olduk ki" diye dalga gecmedik mi gectik sonra ne oldu eve geldik herkes kendi hayatına geri dondu bu sefer agladıgım kendimdi, hayatımdı.
Eger benim gibi daha fazla canımı acıtmasın, kabuk baglayan yaram kasınmasın diyerek icinizde bir yerlere ittiginiz can kırıklarınız varsa ve yuzlesmeye cesaretiniz yoksa bir sure daha erteleyin ya da sapkanızı onunuze koyup yuzlesin hepsiyle yoksa film bitip eve geldiginizde sudan cıkmıs balıga donuyorsunuz.
sevdicekle gidilince insanı paranoyak yapan film.

- " hmmm bu sahnede ağlıyor galiba. benzer bir geçmişi mi var acaba. hmmmm biraz duygulandı..acaba ilk ben değil miydim... hmmmm biraz uzaklara daldı gitti galiba..ne düşünüyor acaba " lar yüzünden filmden aldığınız tat yarı yarıya düşüyor. böyle film mi izlenir lan?

- öncelikle filmi beğendiğimi belirterek söze başlamalıyım ve "sakın gitmeyin paranız boşa gider" diyen bünyelere de aldırmayın diyorum. ancak onların filmle ilgili eleştirilerinde de epeyce haklılık payı var. hele filmin ilk yarısında bazı sahne ve diyaloglar var ki yapaylıkta benim üniversite'de çektiğim boktan kısa filmlerle yarışırdı.

- velhasıl kelam filmin eksilerini konunun uzmanı olanlara bırakıp filmin yüreklerde bıraktığı o acıtan duygudan bahsetmek istiyorum. bunu çağan bey çok güzel yakalıyor, yansıtıyor.

" pişmanlık "

hangimiz bu iğrenç histen yakamızı kurtarabildik. bir ömür boyu peşimizden gölgemiz misalı takip eden bu kalp yakan acıdan ?

film aşk, meşk değil, pişmanlık üzerine kurulmuş.

ve eğer içinizde bir yerlerde patlamaya hazır bir pişmanlık bombası bulunuyorsa işte bu film herhangi bir saniyesinde o bombanın pimini çekebilir.
gittiğim en güzel türk filmlerinde top 10'a girebilecek nitelikte bir film.
(bkz: top 10)
film ile ilgili farklı ama katıldıgım, kızları kızdıracak bir bakıs acısı icin:
(bkz: http://www.sabah.com.tr/2...49BDB327F96CCC1FBC69.html)
bugün sol frame'de göremeyince kesin kalktı artık sinemalardan diye düşündüğüm film. hala kalkmamış, sol frame'de görünce anladım.
hıncal uluç'un harikulade özetlediği filmdir. başka kelam etmiyorum.

---spoiler---

yani tamam film kötü değil ama milletin bu kadar abartması nedir yani. kulaktan kulağa yayıldı..fragman yapılmayıp "oovv çok güzel, herkes gitsin görsün" olayı yarattılar.. millette "ayöl çok güzel çok duygusal, kesin ağlarsın kızımm" "erkekler tü kaka, hepiniz aynısınız" olayına vurdular.. gereksiz bi abartma ve ağlamalıyım evet kesin ağlamalıyım psikolojisiyle gidilen bir film yani. olay artık baba beni ıssız adama gönder olmuş. haydi hayırlısı.

---spoiler---