bugün

evet canım kardeşlerim bu öğretmenler resmen camış gibi yatması yetmiyormuş gibi birde durumumuz iyileştirilsin zam yapılsın diye utanmazca isteklerde bulunmaları insanı çıldırtmıyor değil. haftanın 2 günü bazıları daha da fazla tatilde yapıyor artı bayram tatilleri yarı yıl tatili ve yaz tatili. ve ardından istenen zam.
(bkz: hassiktir diyorum)
böyle bir gerçeklik yoktur. yatmıyordur, yatsa bile bu yangelip yatışı bir nebze haketmiştir.
doğru ya, bu öğretmenler gökten zembille iniyorlar yeryüzüne. ne bir adam akıllı lise, ne bir öğretmenlik fakültesi okumadan, kpss'ye girmeden, hiç bi s*k yapmadan yan gelip yatıyorlar.
*
bir kişininde çıkıp hayır o şöyle değil diyememesiyle bir nevi doğrulanan önerme.
camış gibi yatarak eğitilebileceğini sananların gerçeğidir.

bu millet ne riyakar yahu! hafta sonu tatili yapan bi' tek öğretmenler var sanki.
ulan doktorlar her gün 3'e kadar çalışıyor, memurlar hiçbir halt yapmadan akşama kadar oturuyorlar, vs vs.
bi' ton örneğin içinde göze batan bi' tek öğretmenler.

böyle düşünenler keşke yoksun kalsalardı onları eğitenlerden.
o zaman görürdük kim camış kim manda!
dil bölümüne giren ingilizce öğretmenlerini gördükten sonra yalan olduğunu anladığım tespit.
camış işe yarıyor. etinden, sütünden vs yararlanılıyor. bunlarda ise faidelenmeden eser yok. hem de faydasızlar yani. tam-camış öğretmenler.
hakikaten bsgçk. askerlere ne diyeceksin o zaman. bana da onlar sürekli yatıyorlarmış gibi geliyor. bünye erken yatıp erken kalkmaya alışıyor. kalk-iştimaya topla-çayiç-iştimaya topla-çayiç vb şeyler. doğuda hakikaten savaşıyorlar birşey demem. mesela adapazarı'nda alayda bir komutan... ya da bursa'da bir komutan... ya da düzce'de bir komutan... bunların yanında öğretmenler başa taçtır taç...
haklı bir önermedir. adam 40 yılda doğru bir şey söyledi helal olsun.
ankaradan gönderilen mektubun içindeki tek soruya cevap yazıp göndermekle bu ülkede binlerce insan öğretmen olmuştur ve nesil emanet edilmiştir ki bu tarzda çapsız ve eğitimsiz kişilerdende vatan aşkıyla yanıp-tutuşup işine adamakıllı sarılması beklenemez.hatta o kadar işsiz-güçsüz ve devlet tarafından kontrolsüzlerdir ki heryıl yılın pekçok günü zamda zam diye eylem yaparlar.bazılarının hiç işi yoktu tekel işçilerine eylemde yardıma bile gitti.tabikide genellememek lazım benim ilkokul hocam mükemmeldi.keşke hepsi benim hocam gibi olsa.
öğretmen olmamın vermiş olduğu savunma mekanizmasından olacak gayr-i ihtiyarı ''höt lan noluyo burda!'' çıkışını yapma isteğinin ardından aslında haklı taraflarının da olduğunu anlayıp eksi düşüncelerimin artı bakış açısıyla yok olmasıyla zuhur bulun nötr durumumla şunu söyleyebilirm ki:
63 tane ortalama 7 yaşında çocuk suretli canavarlarla göreve başlayıp hepsine okuma yazma öğretmek ne kadar yatmaksa ben ve bir çokları en az o kadar yatmıştır arkadaş!
değil öğretmenler, hiç bir meslek gurubu için bu tür genellemeler yapmanın doğru olmayacağını düşünüyorum. Evde bazen, en küçük bir yanlışına tahammül edemediğimiz, terslediğimiz çocuklarımıza,hem de ortalama kırkına birden, saatlerce bıkmadan, usanmadan birşeyler öğretmeye gayret eden, hatalarını, kusurlarını yüzlerine vurmadan, incitmeden düzeltmeye gayret eden öğretmenlerimiz, her türlü saygıyı hak ediyorlar.
Haksız bir önermedir.
Eğer çeşitli tatilleri kıskanıyorsan, o senin sorunundu canım kardeşim.
Sende olsaydn öğretmen.
Ve de
camışların da yavrusuna bir şeyler öğrettiğini varsayarsak doğrudur.
Bu önermeyi doğru sayarsak,
kendine neden ben camışın öğrencisiyim diye eziyorsun.
genelleme yapmak doğru değil,ama geçen seneki çalıştığım iki okulda gördüm ki,evet böyle öğretmenler var!gazetesinin kolunun altına kıstırıp ders boyunca gazetesini okuyan mı istersiniz,bunlar nasıl olsa susmuyor diye şöyle bir konunun üstünden geçiverip 45 dakikayı masasında boş boş oturarak dolduranı da var.matematik öğretmeni olduğu için yan dalı fen ve teknoloji olduğundan fen derslerine girip hiç bir şey anlatamayanı da var!biliyorlar işlerinin kaybetme korkularının olmadığını çünkü.
müdür beyin yarın okulda deneme sınavı yapacağız,tüm branş öğretmenleri 15 tane test sorusu hazırlayıp geritsin dediğinde kadroluların bir kaçının soru hazırlaması,ama tüm ücretli öğretmenlerin tam kadro hazır olmasının sebebi de bu! büyük çoğunluğu idealizm duygusunu kaybetmiş.biliyorum konuyu maaşşa getireceksiniz,ama türkiye şartlarını ve öğretmenlerin çalışma şartlarını göze aldığımızda bence çok da iyi durumdalar.
elbetteki aralarında çocukları tiyatroya,müzeye götürmek isteyen.çğrencisini yeteneğini keşfedip onaa göre yönlendiren,boğazı patlayıncaya kadar ders anlatan,çocukların dikkatini çekmek adına yaratıcı fikirleri ders müfredatına sokmayı başarabilmiş olanları da var.
ama anladığım kadarıyla eğitim sistemimiz çürümüş bir düzen içinde.camış gibi yatmak çok kaba bir tabir olsa da bir kısmı için geçerli olsa gerek.
... nın / ın / ı gerçeği şeklinde açılan başlıklar nasıl tanımlanır bilmiyorum.

tanım : kişilerin yaptığı hataların genele uyarlandığı cümledir. ( öyle başlığa böyle tanım ulu mod )

türkiye nin doğusunda görev yapıyorum. camış gibi yattığımız günlerden birinde yine söğüt gölgesindeyiz. maaşımızdan artan parayla cezveyi ısıtıp kahvemizi içmek üzereydik. o da ne ?
- okulumuzun kız öğrencilerine laf attığı için uyarılan şerefsiz tayfasını toplamış sallamalarla, bıçaklarla bize saldırdı. çocuğu maalesef haşat etmek zorunda kaldık. hamdolsun camış gibi güçlüyüz. yedik semirdik allah ın izniyle.
-öğrencilerimizi ailelerinden daha çok düşünüyoruz. kız öğrencilerimizi kışın kısa günlerinde evlerine tek tek bırakıyoruz.
- devamsızlık yapan öğrenciyi sınıfta bırakamıyoruz.
- kız arkadaşlarına sarkan öğrenciyi okuldan gönderemiyoruz.
- 8. sınıf öğrencilerimizden okuma yazma bilmeyenler var.
- çocuğunun kaçıncı sınıfta okuduğunu bilmeyen velilere sahibiz.
- veli toplantısına tenezzül edip gelmeyen veliler öğrenci başarısı bekliyor.
- okulumuzun camları her gün kırılıyor.
- ailelere 2 liralık yardımı çok görüyor.
- müfettişler ; dövmeyin, ceza vermeyin, okuldan atmayın, ödev vermeyin ama hepsi başarılı olsunlar diyor.
-yetim öğrencilerimizn cebine bir hayırsever bursu adı altında harçlık koyuyoruz.
-maaşımızdan fazlasıyla artan parayla yaptırdığımız oturaklar bir gece ansızın parçaparça edildi. allah tan söğütlüğümüze bir şey olmadı.
- başbakanımızı cumhurbaşkanımızı tanımayan öğrencilerimiz var.
- yazılı kağıtlarına resim çizen seçkin öğrencilere sahibiz.
- türkiye haritasında italya yı aratıyorum. buluyorlar yeminle. ben de anlamadım bu başarının sırrını.
- yazdıkça sinirim tepeme çıkıyor, bir camış yüzünden çaylak olmak gereksiz diye düşünüyorum.

her öğretmenin bir hatası vardır meslek hayatında. tesadüfe bak ki o hata da yazar adı altında vücut buluyor, gelip sözlükte öğretmenlerini eleştiriyor.

öğretmenler ne yuvalar yapar söğüt dallarına da bin bir emekle, işte bir camış gelir yer ile yeksan eder o yuvayı.

40 yıl kölem olmayın sevgili çiçeklerim, köleniz olayım koyun olup güdülmeyin.

hepinizi çok seviyorum !

camışlar ahıra öğretmeler kahıra.
öğretmenler sahidende camış gibi yatıyor mu? anne babasının okula bıraktığı, 60-70 kişilik sınıflardaki çocuk ve ergenlerle, o maaşa, öğretmenlerden başka kim ilgilenir allah aşkına. anne babalar bir iki tane "ev ergeni"ile uğraşamazken 60-70 tanesiyle koca gün uğraşmak amanın. uyuz ergenler öğretmen ders anlatırken akıllarınca dalga geçerler, hertürlü saygısızlığı yaparlar, saldırırlar bile bazıları. sonra velileri gelir onlarda "hoca napıyorsun sen ne hakla benim çocuğuma..." ile başlayan cümleler savuttururlar. başka mesleklerdekilerin hiç değilse bir tane müdürü, patronu vardır. öğretmene herkes patronluk taslar, herkes işini öğretmeye çalışır, herkes herşeyi ondan çok bilir. doğuda görev yapan fedakar öğretmenlerden bahsetmedim bile....
birileri öğretmenler camış gibi yatıyor mu dedi....

NOT: bu yazdıklarım "öğretmenlik" mesleğinin hakkını verenler içindir.
bir öğretmene ''en son ne zaman tatil yaptınız?'' sorduğunuzda aldığınız cevaba hazırlıklı olun. çünkü milenyuma kadar gidebilirsiniz. doğrudur.
ha birde şu da var tabi. sen binbir güçlükle öğretmen oluyorsun o sefayıda misler gibi çekeceksin arkadaş.helali hoş olsun. yapanlar az bile yapıyorlar. yapamayanlar umarım tadarlar.
öğretmenlerin camış gibi yattığını önesüren adam haklıdır .
çünkü kendisi cern de bilimsel uğraşlarla günde en fazla dört ya da beş saat uyku ile çalışır , hergün o deneyden bu deneye heba olur ama gıkını bile çıkarmaz .
bildiği herşey onun zihninde doğuştan vardır , hiç kimseden birşey öğrenmemiştir , ilkokula , ortaokula gitmemiştir . lise mi ? üniversite mi ? ne gerek var ; dedik ya o dünyaya herşeyi bilerek gelmiştir , yaptığı herşey muhakkak topluma fayda sağlamıştır , zaten sözlüğe sırf öğretmenlerin camış gibi yattığını söyleyebilmek için gelmiştir , bunu yazıp çıkacaktır ; belki de çıkmıştır şu an atomları parçalıyordur .

- sait abi iran uranyum zenginleştiriyormuş .
- uranyum ne lan ?
- abi hiç duymadın mı ?
- yoo ....
- atomları parçalıyolarmış .
- atom karınca mı ? heee öyle desene .
- yok be abi ne atom karıncası . okula falan gitmedin mi sen hiç , fen , edebiyat , matematik ???
- boşver be olm , okulda ne öğreneceksin , öğretmenler camış gibi yatıyormuş orda , öyle diyolla .
şu ana kadar ki tarih öğretmenlerim için doğrulayacağım önermedir. ama her genelleme gibi bu da yanlıştır tabi.
birinci sınıfa giden çocuklara (kızım) anlatamadıklarını ya da yarım bıraktıklarını evlere ebeveynlere sayfalarca ders olarak gönderdikleri ve ebeveynlerin öğretmen olmasını istedikleri için doğru bir önermedir.
lan o zaman ben işe niye gideyim? geleyim sizin okula öğretmenlik yapayım ne olacak, ben de yabancı dil öğretmenliği mezunuyum olur biter valla! diploma evde kapı gibi!
ve bunu bir baba olarak görünce vay bizim eğitim sistemimizin haline diyorum tekrar tekrar. haa bir de şöyle olanları var bunların çocuk az buçuk takılmaya görsün, birinci sınıf öğrencisini de rehberlik öğretmenine yönlendirebiliyorlar. ee tabi evde anne ve baba kıçını yırtıp kendisinden 2 kat daha fazla iş yapıp ders öğretince bunlar da insanın başına filozof kesilip "ahkam" da kesebiliyorlar.
ama veli toplantısında sıçtım ağzına tabi, o ayrı! gıkı çıkmadı!
sonra biz şahane nesiller yetiştireceğiz bunlarla! gel sen külahıma anlat benim!
gerçekten idealist olan öğretmenleri tenzih ederim, çünkü bu tip bir örneği de oğlum ilk 5 yılı bitirdiğin de gördüm.
editasyon: imla.
genelleme yapmak yanlıştır. her kurumun içinden çürüklerin çıkacağı gibi burda da çürük elmalar mutlaka vardır.

lise de 4 sene boyunca dersimize giren, ama 4 sene boyunca hiç bir şey anlatmayan bir dil anlatım dersi öğretmenine sahiptim.
hayır sayısal sınıfı falan olsak neyse diyeceğim ama alan dersimizdi dil anlatım. yazılıdan önce 100 tane soru verirdi ve ondan sorardı.
şimdi bu adamın aldığı maaşı hakedip haketmediği de ayrı bir sorundur.
sadece öğretmenlerin değil, tüm devlet memurlarının kadrolu olduktan sonra, yüz kızartıcı bir suç işlemediği sürece ömür boyu maaşı garantilemesi, bu yüzden kendini yenileme ve geliştirme ihtiyacı duymamasıdır sorun.
rekabetin ve performansı somut verilerle ölçerek değerlendiren bir sistemin olmadığı yerde, personelin veriminin düşmesi kaçınılmazdır.
Özel okulların ve dersanelerin önünü açmak için milli eğitimin bizzat ülkeyi yönetenlerce baltalanmasının sonucudur.
Ders kitaplarının ve sınav sisteminin, hatta tüm eğitim sisteminin her yıl, bazen yılda birkaç kere sil baştan değiştirilmesinin sonucudur.
Köy enstitüleri gibi, hayat için gerekli olan teorik ve pratik bilgiyi hayatın içinde uygulamalı olarak veren bir sistemi, eski adalet partililerin "köy enstitüleri komünist yuvası oldu" diyerek kapatması sonucu gelişen durumdur.
yeni neslin troll olmasında katkısı olan öğretmenlerin yaptığı eylemdir.
öğretmenleri savunan tüm entrylere baktım da türkiye'deki öğretmenlerin bir kısmının bu koşullarda çalıştığını biliyorum.ama hepsi böyle değil.mesleğini kötü yapan ve az para alıyorum diye hala şikayetçi olanları da gayet fazla.

açtığı kursa katılsın diye öğrenciyi notla korkutan ve kursuna katılan öğrenciye sınav sorularını veren, dersi kitaptan okuyup sorulara cevap veremeyen öğretmenler de tanıyorum ama bu örnekler tüm öğretmenleri yansıtmıyor.

sonuç olarak yatmayan ,çalışan ve emek veren öğretmenlerin ellerinden öperiz.
Hakkını verene bir şey diyemem ama bir Türkçe öğretmenim vardı dillere destan, konu başlığına da uygundur kendileri.
Akşam içer içer uykusuz bir vaziyette gelirdi. Hiç abartısız bir şekilde söylüyorum masanın üstüne kafasını koyardı. Yazın ormanın faydaları nelerdir? kompozisyon. Ders bitince hocayı kaldırırdık bir kıza sen topla bunları ben kontrol ederim derdi. Hiç kontrol etmezdi ve her Türkçe dersinde ormanın faydalarını yazardık.

Ormanın faydalarını 20 defa kompozisyon şeklinde yazdım burada bu konu da benimle atışabilecek kişi yoktur. Yani o derece verimli geçerdi Türkçe derslerimiz.

Edit: imla Hatası
(bkz: #12127443)