bugün

testislere, kibarlık olsun diye "billur" diyorlarmış, yeni öğrendim daha.
nejat işlerin rte nin yiğeni olmaması.
bir bitki olduğu düşünülen şehriyenin, 25 yaşında iken bildiğin buğdaydan(un) üretildiğini öğrenmek. 25 yaştan bahsediyoruz.
ziraat bankası logosunda Z ve B'nin gizlenmiş olması. (pardon ben görene kadar gizliydi.)
iron maidenın türkçesinin demir bakire olması.
insanın depresyona girmesinin en büyük sebebi uykusuzluktur.
duymak istiyorum'un bir emre aydın şarkısı değil cemali şarkısı olduğunu öğrenmek. çok kızdım kendime çok.
(#19128264)

gerçekten hiç böyle düşünmemiştim. tebrik ediyorum.
kezban kelimesinin anlamının aslında yalancı değil de nişanlı ya da evli evine bağlı kadın anlamına geliyor olması.
tweety nin erkek olması. hayır hala inanmıyorum.
(bkz: macchiavelli nin commodus a verdiği ayar/#11560152)
angutun bir kuş türü olduğu gerçeği.
filin parmak uçlarında yürüdüğü gerçeği.
filin hayatının dişlerine bağlı olduğu.

timsahların renk körü olduğu

sümüklü böceklerin 3 burnu olduğu...

yer yüzünde bulunmuş ne kadar altın var ise 200 kat fazlasının okyanuslarda bulunması.
gibi gibi gibi...
tarihin en kısa savaşı Birleşik Krallık ve Zanzibar arasında 45 dakikadan az sürmüştür. bir arkadaşa bakıp çıktılar herhalde savaş meydanından.
temmuz ve ağustos aylarının hikayesinin eksik kalan kısmını tamamlamak gerekirse daha da şaşırtıcı olmaktadır. şubat ayının iki günü bu imparator müsvettelerinin egoları yüzünden yitip gitmiştir. nitekim iki imparatorda isimlerini taşıyan ayları 31 gün yapmak için o zamanlar 30 gün olan şubatın 2 gününü hunharca gasp etmişlerdir.
herhalde en ilginç bilgi emperyalistlerin askerleri için dua eden ve musanın soyundan gelen birinin başbakan olması.ee ne derler her halk layık olduğu gibi yönetilir.
öpüşürken tükürüğünüz doğal bir antibiyotik salgılar. bu salgı aynı zamanda ağrı kesmede yardım olan doğal anestezik içerir.
yıkılmadım ayaktayım isimli mahsun parçasının sözlerinin mustafa topaloğluna ait olduğu bilgisi.

(bkz: mahsun alişan özcan) benlen polemiğe girmeyin arkadaşım.
şile ile şili'nin farklı yerler olduğu. küçükken şok olmuştum elbette, bir aydınlanma yaşamıştım.
ama benim izimden giden bir kardeşim var. bana sürekli "abi, azerbaycan'ın başkenti küba mıydı, bakü müydü?", "abi, küba mıydı ülke olan, bakü mü? hep karıştırıyorum bunları." diyor, küçüklüğüm aklıma geliyor.
akdeniz akşamlarını yazan adamın o esnada erzurumda askerlik yaparken götünün donduğu bilgisi.
youtube de şarkı dinlerken url kısmındaki youtube nin tube kısmını silip yerine repeat yazıp yenileyince replay tuşuna gerek kalmadan ardarda istediğiniz kadar dinleyebilirsiniz...
damacanaların aslında 5 galon olduğu ve bunun da 19 litreye tekabül ettiği. yoksa fantezi olsun diye 19 yapmamışlar.
çocuğun nasıl olduğu.

ilkokul bitmiş, kendimi bir akraba köyüne atmıştım. benden üç yaş büyük olan akraba çocuğuyla köyün tozlu yollarında dolaşıyor, konuşuyorduk. üzüm bağlarının yanına geldiğimizde bağdan bir salkım koparıp bana ikram etmişti. çok lezzetliydi lan bu. sonra köyün eşekleri geçti önümüzden. arkalarında da köyün küçük veletleri vardı. ellerindeki sopalarla onların Kaba etlerini dürtüyorlardı. eşeklerin kimi yellene yelllene koşarken kimisi anırmayı tercih ediyordu.

arkadaş tam olarak nasıl başladı bilmiyorum. olayı ayrıntısına Kadar anlattı. elimdeki taneleri bitmemiş üzüm salkımını tarlaya fırlattım. sen nereden biliyorsun dedim. biliyorum işte dedi. hassiktir, şimdi bizi leylekler getirmedi mi dedim. maalesef dedi. tamam leylek de çok mantıklı değildi ama yeni bilgi resmen felaketti.

şehre dönüp araştırmalarımı yoğunlaştırınca bilgiyi doğruladım. artık öndeki ufaklığın misyonunun farkındaydım. üç yıl sonra biladere de ben anlattım. o da bir süre kendine gelememişti.

düzeltme: ilk cümle. çocuğun nasıl doğduğu değil 'olduğu' daha mantıklı.
yakşamlar aslinda iyi akşamlarmiş. duydugumda cok sasirmistim.